Bugün Şaban Ayının 15. Günüdür. Dün gece Berat gecesiydi. Bugün de Berat günüdür. Rahmetli Üstat Bediüzzaman zindanda dahi olsa dostlarını unutmazmış. İşte kandil gecesi dostlarına gönderdiği kısa mektubu: ‘Aziz sıddık kardeşlerim; evvela sizin Leyle-i Beratinizi ve gelecek Ramazan Ayınızı tebrik eder ve bu gelecek Leyl-i Kadiri hakkınızda ve hakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i a’malimize böyle geçmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.’
Emma ba’d (Bundan sonra): 27 Aralık 2019’da Çin’de görülen, ardından tüm dünyayı saran bu salgın hastalık; tüm insanları etkisi altına aldı. Bu hastalığın laboratuvarda mı üretilmiş, Çinlilerin haram et yemelerinden dolayı mı ortaya çıkmış kesin olarak bilinmiyor.
Amerikan’da çıkan The Economist dergisinin bu ayki kapak resminde; kendisine ve köpeğine maske takmış bir adam var. Bu adam, elindeki iple köpeğini tutuyor. Bu adamı da arkasındaki kocaman bir sol el, iple tutuyor. Bu karikatürün üstünde de İngilizce şöyle yazmışlar: ‘Everythig’s under control yani her şey kontrol altında’ anlamına geliyor. Bu yazının hemen altında ‘Big government, liberty and the virus yani Büyük hükümet, özgürlük ve virüs’ yazıyor. Birileri bu virüsü kendilerinin çıkardığını veya bu olaydan sonra yeni bir düzenin kurulacağının sinyallerini tüm dünyaya veriyor.
Bu tür salgın hastalıklarla ilgili geçmişte de bu tür söylemler olmuş. Ama bu tür olayların faili varsa bile genellikle gizli kalmış. Yeni bir dünya düzeninin kurulacağını artık herkes biliyor. Avrupa Birliği büyük ihtimalle yıkılacak. Bu yıkıntının üzerine daha küresel bir organizasyon kurmak istedikleri kesin. Peki, İslam ülkelerine bu süreçte ne düşecek? 1. Dünya Savaşından beri payımıza hep savaş düştü. Kan, işgal, sömürü düştü. Bu Yeni Dünya düzeninde ne düşer? Bazıları bu Yeni Dünya Düzenini kurgulayan şeytani akılın İslam dinini kendi emelleri için kullanacağını söylüyor. Nasıl mı? Aynen Tevrat’ı ve İncil’i bozdukları gibi İslam’ın da özünü unutturup istedikleri bir İslam düşüncesi üretecekler. İsmi, kılıfı İslam olacak; ama Allah’ın Kitabı ve O’nun Resulüne muhalif bir din üretecekler. Yeni Dünya düzeninde içi boşaltılmış bir İslam’ı insanlara din olarak tavsiye edecekler. Tabi bunların hepsi bir iddiadır. İspatı, kanıtı yok!
Ama Müslümanların şunu çok iyi bilmesi gerekir ki: ’Şeytan ve taraftarları çok büyük bir sistem kurmuşlar. Teknolojik gelişmenin şeytani akıllarca sağlanmış olması bu nimeti kötüye kullanmalarına ve insanlık için bir silaha dönüştürmelerine neden oldu. Teknoloji insanlığın ortak mirasıdır. Bu mirası ele geçirip kötü emellerine alet edenler ise ne yazık ki Şeytan ve dostları oldu. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra gözünü açamayan Müslümanlar, tamamen kuşatıldılar. Bu süreçte insanoğlu çok acımasız kirli sol ellerin eline kaldı.
Olumsuzlukları betimlemek çok kolay… Zaten ortada olan bir durumdur. Birçok kötülük ve zulüm de açık açık yapılıyor. Kötülüğü işleyenlerin kimseden pervaları olmadığı için gizleme gereği de duymuyorlar. Ama bu olumsuzluklara çare üretmek, kötülükleri etkisiz hale getirmek için çözüm sunmak zor. Ortada bir salgın var! Kesin olan bu! İnsanlar tedirgindir. Evlerinden çıkamıyorlar. Bu süreç ekonomiyi çok olumsuz etkileyecek. Birçok devlet, şimdiden iflas bayrağını çekti bile! Üretimin durması, gelirin olmayıp sürekli tüketimin olması; tüm evleri korkutan bir durumdur. Şu an tüm dünyadaki insanlar çalışmıyorlar; ama tüketiyorlar. Bu süreç uzarsa çok ciddi ekonomik sıkıntılar olacak. İşte olumsuzlukları betimlemek kolay ama çözüm önerisi sunmanın zor olduğunu belirtirken bunu kast ediyoruz. Müslümanlar, ülkemiz, mazlum insanlık nasıl bu süreçten kurtulabilir? Kıtlık olmadan, fakirlik gelmeden ne gibi çareler üretebiliriz. Evlerimizde üretime destek verebilir miyiz? Veya köyümüze gidip bir keçi, bir koyun veya bir inek alıp çiftçilik mi yapsak? Veya soğan, sarımsak, nohut gibi köyde yetiştirebileceğimiz sebze ve meyveler mi ekip diksek? Bu süreçte boş durmak olmaz! Bir şeyler üretmeliyiz. Eli kalem tutanlar, bu süreçte halkımızın bir şeyler üretmesine vesile olacak fikirler neşretmelidir.
Özellikle Cumhurbaşkanı’nın ‘Ekilmedik bir karış toprak kalmasın!’ sözü önemlidir. Yine HÜDA PAR’ın Genel Başkanı İshak Sağlam’ın Ekonomi ile ilgili önerilerini selametimiz için önemsemeliyiz. Bilim Kuruluna benzer bir de ekonomik süreci halkla beraber yönetmek için bir kurul oluşturulsa faydalı olur inşallah. Hâsılı, Allah boş duranları sevmez kaidesince rabbim bu süreçten selametle çıkmayı nasip etsin.