Bukalemun, ortama ve şartlara göre renk değiştirme özelliğiyle tanınan bir tür sürüngendir. Bukalemun çok acayip bir hayvandır. İsminin açılımı iki şekilde yapılır,
Birincisi “ebu kalemun” yani “kalemin babası” şeklindedir.
İkincisi “ebu lukamun” yani “lokmanın babası” şeklindedir.
Hani bukalemunun vasıfları dikkate alındığında iki isim de ona çok güzel uyuyor. Örneğin bukalemunların dilleri boylarının yaklaşık 1-1,5 katı uzunluğunda, çok hızlı, çok hareketli ve yapışkandır.
Gözler bağımsız hareket eder, biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilir.
Kolaylıkla renk değiştirirler. Derilerini sarı, yeşil tonlara, kırmızı tonlara, kestane rengi ve siyaha çevirebilirler, benekler, çizgiler oluşturabilirler.
Dil uzunluğu, hız, yapışkanlık, renk değiştirme, göz hareketleri v.s yani hem lokmacı hem kalemci sonuçta ikisi de dille alakalıdır.
Bukalemun, Aslı “E-bu-kalem-un” olan bu isim bukalemun şeklinde telaffuz edilmiştir. Demek ki kalem erbabının bukalemun olma riskleri vardır. İlkelere, hakikate göre değil de ortama ve şartlara göre kalem oynatma durumu olan herkes “bukalemun” olma riskiyle karşı karşıyadır. Örneğin referandum sonuçlarından sonra bakarsınız “ebu kalemler” yani kalem babaları, bukalemun olmaya başlarlar. Ortama, havaya, toprağa, ışığa hâsılı hâkim renge göre kalem oynatacaklar. Oysa asıl olan “ebu kalemin” havaya, ortama, zemine kendi rengini vermesidir. Yapamadığı zaman “ebu kalem” bukalemnunluk yapacak; ama bu da hikmet ehli olmak zorundadır. Bunu hikmete ve siyasete binaen yapacaktır. Yani bunu “ebu lokma” olmak için yapmayacaktır. Evet, renk değiştirme ve renk verme halleri görecelidir. Şartlara göre renk verilir ve alınır. Çünkü bütün renkler Allah'ındır. Fakat asıl olan “ebu lukamun” olmamaktır.
Bulukamun, Aslı “E-bu-lukamun” dur. Evet, her iktidarın çevresinde ebu lokmalar vardır. Lokma için renk değiştiren, her renge giren kimseler vardır. Fakat bunlar asla yol gösteremez, fikir oluşturamazlar. Yol açamazlar. Sadece lokmayı yutup yerlerine sinerler. Bunların susması ve durması yeterlidir. Ama onurlu kalem erbabı “ebulukamun” yani lokmaların babası olamaz. O zaman bunların sözünün fikirlerinin hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz. Bunlara uyan kimse renksizleşir. Kişiliğini yitirir. Rengini ve hüviyetini kaybeder.
Evet, hikmet ve marifet sahibi kalem erbabı bazen bukalemunluk yapar. İlkeleri, onurları sabit olarak farklı renklerde tezahür edebilir. Onlar her zaman ortama göre “sıbgatullahı” (Allah'ın boyası) yansıtır. Her rengi hakkın adına canlandırır, her canlıya hak ettiği renkte görünürler; ama asla lokmalarına göre renk almazlar.
Bukalemunun gözleri bağımsız hareket eder, biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilir. Evet, bunun gibi hakiki kalem babası da gözünün birini Hakka birini halka çevirecektir. Birini lidere diğerini topluma yöneltecektir. İki gözü dengeli ve basiretli olacak, alt ile üst arasında denge sağlayacaktır. Herkesin hakkını teslim edecek Hak ve adalet dışında tercihte bulunmayacaktır. Bu iki gözünü “hangi lokma daha büyük ve daha yağlı onu seçsin” diye hareket ettirmeyecektir. O zaman iki gözü de doymaz olur. Hep rezil ve kişiliksiz bir konumda olur.
Referandumdan sonra yine bukalemunlar ortaya çıkacak, uzun ve yağlı dilleriyle ahkâm kesecekler. Ama o yağlı dilleri, yemek istedikleri lokmanın tesiriyle hareket edecektir.
Ser-reis, bu kalemun ile bu lukamun arasında ayırımı iyi yapmalıdır. Renk değiştirenler gerçekten hikmetin bu kalemunu mudur, yoksa ebu lokamun mudur bunu iyi bilmelidir. Yoksa ebu lukamuna güvenmek o yağlı dile mahkûm olmaktır. Ser-reisler yağlı urgandan korkmasın; ama yağlı dillerden korksun…