Söz konusu savaşın siyonist işgal rejiminin lehine olmayacağını ifade eden Bukeyrat, baskınların ve dini ayinlerin tarihi statüyü değiştirmeyi, Mescid-i Aksa'nın enkazı üzerine inşa edilecek sözde mabedin merkezinde olacağı yeni bir Yahudi kenti oluşturmayı hedeflediğini açıkladı.
Yahudi işgalcilerin Mescid-i Aksa'ya düzenledikleri baskınların sistematik olduğuna dikkat çeken Bukeyrat, baskınların 1967 yılında başladığını ve o dönemde baskınlara katılanların sayısının 10'u geçmediğini hatırlattı.
İşgal rejiminin özellikle Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskının ardından baskınları planlı bir şekilde yoğunlaştırdığına işaret eden Bukeyrat, El-Mağaribe Kapısı'nın işgal polisinin kontrolünde olduğunu ve 2015 yılına kadar daha kalabalık grupların Mescid-i Aksa'ya girmeye başladığını, Knesset üyelerinin ve fanatik Yahudi cemaatlerinin liderlerinin de baskınlara katıldığını ifade etti.
Mescid-i Aksa'ya bazı günlerde binlerce Yahudi işgalcinin baskın düzenlediğini kaydeden Bukeyrat, Kudüs halkının baskınlara çok ciddi direniş gösterdiğini, binlerce kişinin gözaltına alındığını, şehit olduğunu veya Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırıldığını belirtti.