Buluşalım, konuşalım, anlaşalım

Abdullah ASLAN

İslam dünyasının içinde bulunduğu hal gerçekten içler acısıdır. Her biri diğerinden korunmak için didinmeye çalışırken kıtalar ötesi emperyalist güçlerden destek almaya çalışıyor.

Bu sorunu, sadece ülkeler yaşamıyor. İdlib gibi şehirlerin içerisindeki her bir grubun, dışardan bağımlısı olduğu bir gücün veya devletin olması, hali pürmelalimizi yansıtması açısından çarpıcı bir örnek olsa gerek.

Böyle olunca da problem içteki sorunların giderilmesiyle bitmiyor, destek veren her bir ülkenin kendine göre kaprisleri ve çıkarları söz konusu ve bunların da tatmin edilmesi gerekiyor.

Onun için Suriye'de sorun bitmiyor, Yemen'de sorun bitmiyor, Irak'ta sorun bitmiyor ve en-nihaye şu an İdlib'te sorun bitmiyor.

Hele şu Katar'la ilgili çıkarılan krizle ilgili BAE'den gelen son açıklamayla, sorunların nasıl da yapay, dayanaksız, komik ve akla ziyan gerekçelere dayandığını bir kez daha öğrenmiş olduk. Birleşmiş Arap Emirlikleri'nden üst düzey bir emniyet yetkilisi, Katar'ın 2022 Dünya Kupası'nın ev sahipliğinden vazgeçmesi durumunda krizin son bulacağını söyledi. Bu kadar kriz ve İslam ülkelerinin emperyal güçlerden milyar dolar silah almalarını sağlayan sorunun gerekçesine bakar mısınız?

Hangi bölgede sorun olduysa oradaki ülkelerin ayrım gözetmeksizin fitne ateşini körükleyenlerin kapısına, 2020'lerde teslim alınmak üzere esasta kendilerine fayda sağlamayacak silahlar için dizildiklerini görürsün.

Paralar peşin ancak teslimat 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonraya. Bugün lazım diye 3 yıl sonraya niye anlaşılıyor onu da anlamak zor. Dünyadaki savaş ve katliamlardan sorumlu silah baronları imalatta mı yetersiz kalıyor acaba? diye de sorulabilir. Veya demode olmuş şekliyle vermek istediklerinden mi, bu yaptıkları?

 Mesela şimdi Rusya hem Türkiye'ye hem de Suudi Arabistan'a S-400'leri vereceğini söylüyor. Nisan 2017'de denemelerine başlanacağı duyurulan ve menzili 400-600 kilometreye varan S-500'ler kıtalararası balistik füzelerin yanı sıra hipersonik kruz füzeleri ve hava araçlarını imha edebilecek.

S-500'ler yeni ürün olduğundan Rusya onu kendine saklıyor. Yani parası önceden, teslimatı sonradan yapılan silahların aslında satıcılar nezdinde üstü var ve dolayısıyla vakıadan bu silahları hiçbir gün onların aleyhine kullanamayacağın anlamı da çıkıyor. O zaman İslam dünyası bu silahları niye alıyor, diye sormak gerekmez mi?

Rus askeri uzman Igor Korotçenko, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi alması durumunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'bölgenin reisi' olacağını ifade etmişti. Bölgedeki aşırı silahlanmanın dünyamız dışındaki vampirlere yönelik bir caydırıcılığı olmadığı müddetçe kendi dünyamıza, coğrafyamıza ve İslam ülkelerine hep zararı olmuştur. Şu an ki aşırı silahlanma ülke insanının ekonomik dünyasını olumsuz etkilediği gibi bizim İslam ülkeleri olarak dış dünyaya yönelik bir üstünlüğümüzü de maalesef sağlamıyor.

Onun için diyoruz ki, kendi aramızdaki yaraları deşecek yolları kullanmak yerine birbirimize kulak verelim. Birbirimizi anlamanın yollarını arayalım. Gerek İdlib'te, gerek Irak Kürdistanı'nda, gerek Yemen'de, gerekse de bütün şu huzura hasret İslam ülkelerinde silah ve bomba sesinden çok birbirimizin sesine kulak verelim. Buluşalım, konuşalım anlaşalım. Şu zalimlerin ses duvarını aşan hoyratlıklarına son vermek için gerekli güç, alet ve edevatı peyda etmek için uğraşalım, onun için çaba harcayalım.

Selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.