HAYASIZLIK VE KÖTÜ YOL: ZİNA-2
Geçen ayki yazımızda zina konusunu ele almış ve bu yazımızda da bu konuya devam edeceğimizi dile getirmiştik. Geçmiş kavimlerin helak olmasına sebebiyet veren ve günümüz toplumlarının mübtelası olduğu bu büyük günah, insanların şahsi, ailevi, toplumsal, dünyevi ve uhrevi hayatlarını mahvetmektedir. Zina ateş çukurudur, Allah Teala, insanların bu ateşe düşmemeleri için çukurun yakınında dahi dolaşmamalarını istiyor.
“Zinaya da yaklaşmayınız. Çünkü o bir hayasızlıktır ve kötü bir yoldur.” (İsra:32)
Müfessirler “zinaya yaklaşmayınız” ibaresinin, zina etmeyiniz emrinden çok daha beliğ ve manidar olduğunu ifade etmişler. Bu ibare ile Allah Teala, zinayı netice veren hallerin de haramlılığını ifade etmiştir: Bakış, dokunuş, açılıp saçılma, şehveti harekete geçiren konuşma, süslenme, boyanma, kadının koku sürünmesi, kadın-erkeğin yalnız bir arada bulunmaları…vs.
Allah Teala, cennete ve cehenneme giden yolları tek tek gösteriyor ve şeytanın hilelerine karşı bizleri uyarıyor. İbret almamızı ve şeytana uymamamızı istiyor. “Ey Ademoğulları! (Ben) size: ‘Şeytana kulluk etmeyin! Çünkü o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye ahdetmedim mi?”(Yasin: 60, 61) Şeytan kendi taifesini, kendisi ile beraber cehenneme sürüklemek amacında. Allah’a asi oluşunun sebebi olarak Hz. Adem’i görüyor. Hz. Adem ve Hz. Havva’yı aldatarak avret yerlerini açığa vurdurup cennetten sürülmelerine vesile olup intikam aldı. Anne-babalarına uyguladığı yöntemi tüm insanlara da uygulayarak, avret yerlerini soyup toplumda çıplaklığı artırmak suretiyle onları cennetten uzaklaştırmaya çalışıyor. Böylece tüm insanlıktan intikamını alma gayretinde. Bugün çarşı-pazarlarımızın, sokaklarımızın, okullarımızın, ekranlarımızın, gazete-dergilerimizin hali, şeytanın bu amacına ne kadar ulaştığını göstermektedir. İman ehline dünya daralmış; sokağa çıkamamakta, rahat dolaşamamakta, rahat yaşayamamakta, Allah’ın bahşettiği yaşamdan tam olarak nasiplenememektedir. Çünkü Allah’ın yarattığı güzellikleri, insanoğlunun çirkinlikleri örtmüş ve kirletmiş durumda.
Şeytan ve avanesi, günümüzde olduğu gibi, tarih boyunca insanları saptırmak için en fazla kadınları kullanmıştır. Resulullah (sav) da bu tehlikeyi asırlar öncesinden haber vermiş, insanları bu fitneden sakındırmıştır: “Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, İbn Mace)
Üstad Bediüzzaman da bu konuda şu tespitte bulunuyor:
“Sefih olan erkekler heva ve heveslerine uyarak kadınlaştıkları zaman, geçimsiz/huysuz olan kadınlar da hayasızlaşarak erkekleşirler”
Mimsiz medeniyet, taife-i nisayı yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metaı yapmış. Şer’i İslam, onları rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayat-ı ailede… Bir meclis-i ihvanda, güzel karı girdikçe riya ile rekabet, hased ile hodgamlık debretir damarları! Yatmış olan hevesat birdenbire uyanır. Taife-i nisada serbesti inkişafı, sebep olmuş beşerde ahlak-ı seyyienin birdenbire inkişafı…” (Sözler)
Eski cahiliye karanlığı, kadınlara hayat hakkı tanımaz ve insan yerine koymazken, çağımız medeniyet cahiliyesi ise, kadınları bir ticaret ve şehvet metaı haline getirip insanlıktan çıkarmış ve ahlak-ı rezilenin ayakları altında ezmektedir.
Şeytanın fuhşiyata bulaştırdığı habis ruhlar, her türlü çirkeflikleri işleyip meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Eşcinsellik (livata) ve lezbiyenlik, zinanın sapıkça işlenen şekilleridir ki, mevcut beşeri sistemler ve suri medeniliğin perdesi altında, hayvani bir yaşama sahip kimseler, bu çarpık ilişkileri kanun dairesine sokup teşvik etmektedir. Avrupa’nın bazı ülkelerinde varolan ve son olarak da İngiltere’de erkeğin erkekle evliliğine izin veren yasanın kabulünden sonra, bunun mücadelesini veren sanatçı (!) güruhun, sevinç partileriyle bunu kutlamaları, insanlığın medeniyet adı altında ne tür deniyyet sapıklığına sürüklendiğini göstermektedir.
Kötülük ve günahların azaltılması, iyiliğin mücadelesinin verilmesine ve İslam’ın toplumda hakim kılınmasına bağlıdır. Bir toplumda, bir dünyada kötülüğün mücadelesini verenlerin gayreti, iyiliği savunanların gayretinden daha çok ise, o toplumda ve o dünyada kötülük ve günahların yaygınlaşması kaçınılmaz olur. Sadece şekva etmek, sadece teşhis koymak yetmiyor. İstediğimiz hayatın yaşanmasını, hakimiyetini arzuluyorsak onun gayretinde olmalıyız. Bunun için de gönüllere İslam’ı götürmeli ve gönülleri ıslah etmeliyiz.
İmam Ahmed’in rivayet ettiği bir hadiste; gencin biri Resulullah’a (sav) gelerek: “Ey Allah’ın Peygamberi! Zina konusunda bana izin verir misin?” dedi. İnsanlar gence “sus” diye bağırdılar. Resulullah (sav): “Onu bana yaklaştırın” dedi. Yaklaştırıp Resulullah’ın (sav) önüne oturttular. Resulullah (sav) o gence: “Annen ile zina edilmesini ister misin?” diye sordu. Genç: “Canım sana feda olsun. Allah göstermesin! İstemem” deyince, Resulullah (sav) ona: “İşte halk da kendi anneleri için bunu istemiyor. Sen kızın ile zina edilmesini ister misin?” dedi. Genç: “Canım sana feda olsun. Allah göstermesin! İstemem” deyince, Resulullah (sav) ona: “İşte halk da kendi kızları için bunu istemiyor.” dedi. İbn Avf der ki, Resulullah (sav) gencin kız kardeşi, teyze ve halasını da bu şekilde zikretti ve genç, her defasında Resulullah’a (sav): “Canım sana feda olsun. Allah göstermesin! İstemem” diye cevap veriyor, Resulullah (sav) da: “İşte halk da senin gibi istemiyor ve hoşlanmıyor” diye ekliyordu. Daha sonra Resulullah (sav) mübarek elini gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti: “Allah’ım! Kalbini temizle, günahını bağışla, fercini haramdan koru.” Bu hadiseden sonra, o gencin zinadan daha fazla bir şeyden nefret etmediği rivayet edilmiştir.
İşte! Allah’ın Resulü (sav) insanları ve toplumu bu şekilde şefkatle ve etkileyici bir metotla terbiye ediyordu. Islahiyet, İslam davetçilerinin ve eğitimcilerinin bu metodu pratize edip uygulamasındadır.
İslam, zinayı ve zinaya götüren her şeyi haram kılarken, toplumları ifsat eden bu fuhşiyatı işleyenleri, cezalandırma yolunu da engelleyici bir metot olarak kullanır. Bekâr erkek ve kadınların zina etmesi halinde kendilerine ceza olarak yüzer sopa vurulur. “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın.” (Nur: 2)
Zina eden evlilerin cezası ise recm(taşlayarak öldürmek)dir. Recmi, Resulullah uygulamış ve hadisleri ile recm cezasını hükmetmiştir: “Müslümanın kanı ancak üç şeyden birisi ile helal olur: Zina eden evli, cana karşılık can, dinini terk eden ve İslam toplumundan ayrılan kimse.” (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi) Resulullah’ın (sav) uyguladığı recm haddi çok azdır. Bunun sebebi de recmin, ancak kesin delil (gebelik), dört şahit veya zina eden şahısların itirafları neticesinde uygulanır olmasındandır. Resulullah’ın uyguladığı recm cezaları, zina eden erkek veya kadının işlediği günahtan pişmanlık duyarak gelip Resulullah’a (sav) zina suçunu itiraf edip, recm ile temizlenmek istemeleri üzerine gerçekleşmiştir. Resulullah’ın (sav) dört şahit ile uyguladığı recm cezası yoktur. İslam recm cezasını hükmetmiş fakat uygulanışını çok zorlaştırmıştır. Öyle ki insanların aralarındaki hased, kin ve adavetten dolayı birbirlerine iftira etmeleriyle bir kimse haksızca recmedilmesin. Hatta bu şekilde iftiraların önünü almak için de Kur’an hükmüyle kazf cezası uygulanmıştır. Kazf, iffetli kadın ve erkeklere zina iftirasında bulunmaktır. Bir kimseye zina isnadında bulunan bir insan, dört şahit getirmeyince kendisine seksen sopa vurulur. “Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun. Ve onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar. Ancak bundan sonra tövbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.” (Nur:4, 5) Koca, karısı hakkında zina isnadında bulunur ve dört şahit getiremezse, koca dört defa Allah adına yemin ederek doğru söyleyenlerden olduğunu ve beşincisinde de eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lanetinin kendisi üzerine olmasını diler. Kadın da dört defa, kocasının yalancı olduğuna dair Allah adına yemin etmesi, beşincisinde ise eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diler. Bu şekilde kadından recm haddi, kocasından da kazf haddi düşer. (Nur: 6-9)
Mümin erkek ve kadınların, zinakar erkek ve kadınlarla evlenmesi haramdır. “Zina eden bir erkek, zina eden veya müşrik bir kadından başkası ile evlenemez. Zina eden bir kadınla da, zina eden veya müşrik bir erkek evlenir. Bu müminlere haram kılınmıştır.” (Nur:3)
Son olarak deriz ki, hepimizin üzerine düşen sorumluluk kendi aile ve dostlarımızın kurtuluşu ve kız çocuklarımızın Allah’ın azabına düçar olmamamaları için kız çocuklarımıza İslam’ın örf ve adetlerine uygun giyim tarzlarını tercih etmeleri için teşviklerde bulunmak durumundayız.
Allah’ın razı olduğu bir kul olma duası ile…