İslam Uleması, şeytanları “insi ve cini” diye ikiye ayırır. Meslekleri, imar değil harab etmektir. Hizbu'şşeytan da diyebileceğimiz güruhun baş koordinatörü de -şeksiz- hala ABD'dir.
Sanayinin bacalarından tüten “kir ve günah ateşinin dumanı” Şeytan'ın son neslini doğurdu; post-modern şirk diyebileceğimiz “kapitalizm, komünizm ve gayrimeşru çocukları faşizm.” Eğitimli, donanımlı, sahtekâr ve vahşi.
Bunlar, kaba kuvvetle insan öldürmeyi zaman kaybı ve maliyetli buldular. Japonya'yı kavuran atom bombaları bu vampir zihniyetin eseriydi. Rus ve Amerika'dan oluşan çifte vampirler dünya halklarını da ikiye bölmüştü..
SSCB'nin Afganistan kayasında dağılmasıyla beraber, meydan neredeyse tamamen Amerika'ya kaldı. Böylelikle, Şeytan'ın siyasal alandaki tüm görevleri, özellikle de “uluslararası terörizm” Amerika'ya kaldı.
O, artık Büyük Şeytan!
Siyonizm gözlüğünden bakıyor; yakıyor ve yıkıyor; inletiyor.
İnsanlığa ve tüm değerlerine saldırıyor. Pençeleri kanlı, ağzı kanlı! Devlet Terörizmi uygulayıp mazlum canlarla besleniyor.
Mazlum coğrafyaların en büyük suçları çaresizlikleridir. “Demokrasi, adalet, inkilaplar(!) adına” öz kaynakları gasp edilmiş..!
Üstad'ın deyimiyle; “Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; /Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. /Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa; /…Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; /Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap.”
Yerliler; kendi evlatlarıyla savaştırılıyor. Silah yabancı; vuran da vurulan da aynı maraba.
*Büyük Şeytan makamındaki George, Obama veya Trump farketmez. Marabalar; gidene kınama, gelene methiye dizer ama düzen ve çark bozulmuyor.
Kral öldü, yaşasın yeni kral. Gelen, gideni aratır. “Kefen-dîz”(Kefen Soyucu) meselesi gibi. “Adam, ölenlerin mezarını kazıp kefen çalarmış. Ahali; “ölür de kurtuluruz” derken babasının oğlu; “kefeni aldığı gibi, ölüyü de kazığa çakıyormuş.” Yani –hırsızlıkta babasını geçerek- babasına “rahmet” okutmuş.
ABD'de olan da bu.
Trump; nitelikli dolandırıcılıkla zengin olmuş bir pul-perest. Artık dünya devi ABD'nin gücünü arkasına alarak çalacaktır. Yani daha gerilimli, kavgalı, kanlı-canlı, ağıtlı bir dünya isteyecektir. E Tabi ki “demokrasi, barış, insan hakları” ve elbette ki “İslami Terörle(!?) savaşmak(!?)” için!
*Astana Görüşmeleri; “İran ve Rusya…” ile yoğunlaşacak diyalog ve istişareler çok önemli.
Müslüman liderlerin iman ve gururu; ırk ve mezhep faşizminin ötesine geçip kuracakları “diyalog ve tevhitten” geçmektedir.
ABD'nin kafası karışık. Rusya'yla uzlaşıp, daha acımasız sömürme hesabında. Hala şartlı diyaloglarla Türkiye'ye yanaşan İran'nın kulakları çınlasın!
ABD'de sömürü kalesini şahıslar değil, kurumlar yönetiyor. Kurumları da “para, güç ve siyaset” yönetir. Buna rağmen, ABD de biliyor; yerlilere artık kabadayılık sökmüyor. Dünyayı dolaşmak, görmek, uzlaşmak zorundadırlar.
Çaremiz: Halka rağmen var olunmaz. Dahilde, yabani yasaların evcilleştirilmesi ve adalet; hariçte de “bölgesel ve küresel diyalogları” önemlidir.
Paralellerin pişkin yalanlarına kanmayalım. Türkiye, zor bir süreçten geçiyor ama zora da kök söktürüyor.
Gereken: Rabbimiz, “dost ve düşmanımızı” belirtmiştir. Ayıdan dost, domuzdan post olmaz. Savaşa hazır ol isterisen sulh u salah! Selam ve dua ile.