Aynı durum Suriye'de değil de dünyanın başka bir yerinde olsaydı, mesela Bolivya'da, Angola'da çıkar savaşı, yıkım, işgal vs. bu kadar uzun sürer miydi, bu kadar dallanıp budaklanır mıydı, katliamlar, soygunlar, yıkımlar türlü türlü yalan, entrika ve şeytanlıkla bu kadar çeşitlenir miydi?
Ve sorun yeni bir aşamaya gelmiş gözüküyor. Mevzunun adı artık Suriye olmaktan bile çıkacak gibi.
Mesele, diplomasinin, sözün, fikrin, siyasetin yani bölge ve dünya ülkeleri arasında çıkması muhtemel savaşı önleme aparatlarının artık işe yaramadığı bir noktaya çok yakın. Çünkü amcalarının bölgede yüz yıl önce parça parça bölüp taksim ettiği haritayı beğenmeyen şımarık kovboylar, yeni bir dünya savaşı çıkarmaya çok istekli.
Daha dört ay önce 666 milyar dolar bütçe açığı açıklayan karton kaplan ABD, adeta israil ile aynı coğrafyada ölüp aynı mezara birlikte gömülmek istiyor. Tabi ölürken de kendisiyle beraber birçok kişinin de boğulması için 7 trilyon dolar masraf ediyor.
Dev örümceğin kafasında ne tür ağ planları olduğu az çok belli. Çağın hakikatleri ile kendini güncelleyen İslami yükselişi oryantalist birikimin sağladığı tüm imkanları kullanarak sulandırmaya çalışmaktan tutun, farklılıklarını birbirlerine karşı husumet aracı gören bölge ülkelerinin zihinde, sahada ve kalpte bölünüp birbirlerini yemesi ve dolayısıyla daha güvenli bir siyonist şebekeye ve yeni petrol ve gaz boru hatlarına varıncaya kadar bir çok planlarını zaten ilan ediyorlar.
“Veriyorum, vuruyorum, çalıyorum, yakıyorum, yıkıyorum, kuruyorum, erkekseniz karşıma çıkın” diye de bas bas bağırıyorlar.
ABD temsilcilerinin son zamanlarda sık sık bu taraflara gelip gitmeleri de tabi ki hiç mi hiç hayra alamet değil.
Bildik numaralarını tekrar sergiliyorlar. Yarın girişecekleri bir müdahale için yeryüzü kamuoyuna şu mesajı veriyorlar: “Biz elimizden geleni yaptık.”
ABD'ye karşı yoğunlaştırılan bir nefret gazı var. Ancak bu gazla ocak tutuştursanız bir yumurtayı bile pişiremezsiniz.
Neden? Çünkü bu öfke, şeytanın sadece bir yerde, belli bir zamanda, belli bir konuda, malum ısrarına karşı köpürtülüyor.
ABD'nin son zamanlardaki açık tavrına sadece ve sadece hedefe konulan yapıya siyasi ve askeri destek verdiği için kızmak, ona olan tepkiyi bununla sınırlamak, diplomatik teamüllerde bir seviyeyi anlatabilir ama dostluk ve düşmanlık tariflerinde önce ilkeler sonra da ülkeler büyük zarar görür.
Büyük şeytanın, bölgeye yıllardır yığmakta olduğu silahlarla romantik bir havai fişek gösterisine hazırlanmadığını bilen en avam insan aklının ulaşacağı netice, bölgede yaklaşan büyük bir savaştan başka bir şey değildir.
Bunun için, “Dünya beşten büyüktür” gibi adı konulmuş çok açık ve net ilkelerin şimdiden ezberletilmesine ihtiyaç var. Ne gibi? Mesela, “ABD yönetiminin iyiliği başına çalınsın, Pentagon insanlığın düşmanıdır..”
Büyük şeytana abdestsiz karşı durulmaz. Bu abdest kardeşlik suyu ile alınır. Dua zırhı olmadan İblisle baş edilmez. Ona karşı en makbul dua ise vahdettir, ittihaddır, ittifaktır.
Ve şeytanın taraftarlarına ise tanktan, toptan önce menfi milliyet asabiyetiyle değil, ancak İman, İslam, Ümmet asabiyetiyle mücadele edilebilir.
Ortak düşmana karşı safları seyreltecek her türlü adım, geleceğin alnına hüsran olarak yazılacaktır.
Uzak ufuk çok açık. Biliyoruz ki, kendisinden zerre kadar hayır gelmeyecek bütün batıl güçler yıkılıp yok olmaya mahkumdur.
Yakınlar ise maalesef karanlık. Allah hayreylesin.
Görüş ve Önerileriniz için... oyaman@dogruhaber.com.tr