Başlık kulağa hoş geliyor. Ancak kulağa hoş gelmesi için değil bir realiteyi hatırlatmak istedim… Bu realite ise; dünyanın jandarmalığını yapmaya çalışan ABD'nin gittikçe borçlanması ve bu borcunu diş geçirdiği devletlere ödetmeye çalışan politikasıyla ilgilidir. Kendi geleceğini kurtarmak adına adeta herkesle düşman olan ABD'nin akıbeti pek de iyi görünmüyor. Kendi çıkarları uğruna sadece İslam ümmeti değil kendi hamlelerine çomak sokmaya aday her ülkeye düşmanlık yapıyor. Gittikçe yalnızlaşan bir ABD'ye doğru gidiliyor. Bugün dünyanın pek çok ülkesi için en önemli sorun, ABD'nin saldırganlığı ve vurdumduymaz tavırlarıdır. Soğuk Savaş sonrasında kendini tek süper devlet olarak gören ve tüm dünyaya her isteğini dikte eden Amerika ille de bir düşman üretme alışkanlığı yüzünden, Rusya'yı kuşatmış ve sonuçta yeniden süper güç olmaya zorlamıştır. Aynı şekilde kendi hesapları doğrultusunda müttefiki! Türkiye'yi de hem FETÖ'ye sahiplik etmesi hem de PYD'yi silahlandırması ile karşısına almıştır.
Sadece Türkiye ve Rusya'yı değil aynı zamanda İran'ı, kuzey Kore'yi de hedef alan yaptırımlar yüzünden araları açılmıştır. Dışarıdan pek görünmese de Amerika'nın başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği üyeleri ile de arası iyi değildir. Diğer taraftan Trump'ın “kuzey Kore'ye saldıracağız” açıklamaları yeni bir cephenin açılmasıdır. ABD'nin bu gidişatıyla “herkes düşman” mantığı çökmeye mahkûmdur. Dünyanın fiziki kurallarına aykırı olduğu gibi yüce olan Allah'ın sünnetine de aykırıdır.
Bugünlerde ABD'nin PYD'yi silahlandırarak Türkiye'yi gözden çıkararak karşısına alması bu fitilin küçük bir parçasıdır. Yine bu günlerde attığı her adımda başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelerin tepkileri ile karşılaşıyor. Örneğin Rus diplomatlarına Amerika'da uygulanan baskılara karşı Rusya, 755 Amerikalı personelini Moskova'dan geri çekmesini istedi. Ama sadece Rusya değil Filipinler ve Venezuela gibi ülkeler de Amerika'ya karşı konuma geçmekteler. Şunu net olarak ifade edelim ki; dışarıdan süper güç olarak kabul edilse de ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD öncülüğünde kurulan uluslararası düzen zayıflıyor, hatta yıkılıyor. Ve ABD bu düzen içerisindeki liderliğini kaybediyor. Yani Amerikan imparatorluğu çökmeye doğru gidiyor. Ve bu mukadderatı sağlayan sebepleri ortaya koyan ilahi bir iradenin devreye girdiğine inanıyorum.
Tam bu noktada; İslam ümmetine düşen görev “büyük şeytanın” dünyaya uyguladığı politikaları okumak ve oluşan bu zeminde birlikteliği sağlamaktır. Eğer bir şekilde bu birliktelik sağlanırsa diğer karşıt devletler de İslam ümmetinin arkasına düşebilirler. Müslüman ülkelerin liderleri ABD'nin bu paronayaklığını ve dünyaya dayattığı zoraki sistemi kendi lehine çevirmelidirler. Bu konuda devlet liderleri, ABD'nin dost olmadığını ve kendi çıkarları doğrultusunda hamleler ettiklerini anlamışlardır. Son yüz yılda İslam ümmetinin içine koymuş olduğu fitne ve savaşlara şahitlik ediyorlar. Bu gördükleri doğrultusunda “kral çıplaktır” diyecek birkaç tane cesaretli devlet liderlerine ihtiyaç vardır. Bana sorarsanız bunun başını çekebilecek iki ülke vardır. Türkiye ve İran… Diğerleri arkalarından gelecektir…