Kudüs özelinde Müslüman halklar ile siyonist Yahudiler ve haçlı zihniyetine sahip Hıristiyan emperyalistlerin arasındaki sürtüşme, gerginlik, düşmanlık tırmanarak devam ediyor. Amerika, israil, onların güdümündeki sömürge yönetimler mukaddes Kudüs'ü Yahudileştirme, siyonizmin başkenti yapma sevdasından vazgeçmiyorlar.
İslami Direniş Hareketi Hamas'ın Gazze'deki lideri İsmail Heniyye, büyük şeytan Amerika'nın İslam Ümmetine yönelik saldırganlığını daha da ileriye götürerek israil çetesini yahudilerin devleti ilan etmeyi düşündüğünü belirtti. Bundan da anlıyoruz ki Amerika'nın Kudüs kararı, üzerinde ciddi anlamda düşünülmüş, planlı bir projenin ilk basamağı. Amaç, İslam ümmetinin, İslam dünyasının kalbinde büyük yahudi devletini kurmak… Bu devlet kurulduğu takdirde Türkiye'nin de içinde olmak üzere birçok İslam toprağı işgal edilecek. Bu topraklar Yahudi devletinin sınırları içine dâhil edilecek.
İslam toprakları üzerinde kurulmuş, haçlı istilacıları için ileri karakol ve karargâh görevi görecek büyük yahudi devleti… Korkunç bir proje değil mi? Ama Amerika, sahip olduğu süper imkânları ve İslam dünyasındaki Suudi gibi hain yönetimleri kullanarak, İslam âlemini karşısına alma pahasına bu alçakça projeyi hayata geçirme mücadelesi veriyor. Ve eğer İslam dünyası, Müslüman halklar bu projeye karşı topyekûn bir direniş gösteremezlerse ümmeti kan banyosuna boğacak bu şeytani planın gerçekleşme tehlikesi daha da yakın hale gelecek.
Amerika ve israille mücadelede diplomatik girişimler, sert açıklamalar, mitingler, yürüyüşler elbette önemsenmeli. Bu anlamda Birleşmiş Milletler'deki karar Müslümanlar için önemli bir başarıdır. Ama şurası da unutulmamalı ki Amerika ve israil, hukuk, kanun tanımayan haydut yapılardır. Bu şeytani güçler şimdiye kadar Birleşmiş Milletler'in hangi kararını önemsemişler ki bunu önemsesinler. Ayrıca birçoğu Batıya göbek bağıyla bağlı, Batının sömürgesi konumundaki, kendi çıkarları için her türlü zillete razı olacak yönetimlere güvenmek, umut bağlamak hüsrana yol açabilir.
Rusya ve Çin gibi ülkelere de güvenmemek lazım. Bu ülkelerin geçmişi de parlak değildir. Rusya zulüm ve sömürüde Amerika'dan aşağı kalmaz. Şu an çıkarları için Müslümanlara yakın gibi dursa da yarın Müslümanların başına ikinci bir Amerika kesilmeyeceği ne malum? Rusya'nın Afganistan ve Kafkaslardaki işgal ve vahşetlerini unutmak mümkün mü?
Müslümanlar, büyük yahudi devleti projesiyle mücadele edebilmek için çok daha ciddi adımlar atmalıdırlar. Bu adımların ilki ve en önemlisi İslam dünyasının, Müslüman halkların mezhepleri, milliyetleri ne olursa olsun aralarındaki ihtilaf ve sorunları bir kenara itip gerçek anlamda birliğe gitmeleri, vahdet ipine sarılmalarıdır.
Müslümanların Müslümanlardan başka dostu olmadığını anlamamız lazım artık. Müslüman halklar ve devletler bir araya gelerek, güç birliği yaparak sorunlarına çözüm bulmaya çalışmalıdırlar. Kendi göbeklerini kendileri kesmelidirler. İslam düşmanı şeytani güçlere güvenme gafletinden vazgeçmeliler artık.
Diğer bir ciddi adım Amerika ve israil karşıtı söylem ve sloganların karşılığının olmasıdır. Amerika ve siyonist çeteyle mücadelede bedel ödemeyi göze almalı, bu haydut güçlere ekonomik, siyasi, hatta askeri anlamda darbe vurmaya çalışmalıdır Müslümanlar. Bu haydutlar Müslümanların sadece bağırıp çağırmadıklarını, kutsallarını, varlıklarını savunmak için canlarından ve mallarından seve seve vazgeçebildiklerini anlamalıdırlar. Müslümanlara düşmanlığın bedelinin ağır olduğunu, bunun ekonomik, siyasi, hatta askeri karşılığının olduğunu bilmeliler.