“Kalplerinizin arasını birleştirdi. Eğer yeryüzünde olan her şeyi harcasaydın yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah, onların arasını birleştirmiştir. Şüphesiz O güçlüdür, hakimdir.”(Enfal 63)
“Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!” (Hadis-i Şerif,Hakim)
Maddi imkânları olanlara, sorunları para ile halletmek ya da bir takım hedefler için maaş vermek en kestirme ve en pratik çözüm gibi gözükür.
Güçlünün haklı sayıldığı, her şeyin madde ile ölçüldüğü helaketler asrında, bilerek ya da bilmeyerek, buna o kadar sağlam tutunmuşuz ki, ‘parayı veren düdüğü çalar' gibi basit metaforları da bol bol işleyerek inşa ettiğimiz nesil; sıla-yı rahmin, fedakârlığın, hayrın, bereketin, sadakanın, infakın, hediyenin, içtenliğin, dua almanın, hizmetin, kadirşinaslığın, diğergâmlığın, aşkınlığın, adanmanın kısaca manevi değerlerin fukarası haline gelince, bütün suçu, sosyal medya gibi popüler kültürün araçlarına atarız.
Evet para ile düdük alırsınız da merhamet de alabilir misiniz?
Ödenecek hangi maaş, size şefkati sağlayabilir.
Kalıbı satın almakla kalbi almanın aynı şey olduğunu zanneden kimsenin lügatinde; gönül alma, gönle girme, gönüller yapma, gönlü zenginleştirme değil ancak gönül kırma vardır..
Çalışan annenin çocuğuna bakması için büyükanneye verilecek maaşla ilgili rekor başvuru olmuş. 10 ilde 6 bin aile ile yapılacak pilot uygulama için yaklaşık 105 bin kişi başvurmuş ve 27 bin 30'u bakanlığın şartlarına uygun bulunmuş.
Uzun süredir tartışılan projenin amacını aile ve sosyal politikalar bakanlığı; ‘kadın istihdamını desteklemek ve çocuklara büyük anneleri ile birlikte büyüme imkânı sağlayarak kültür aktarımına destek olmak' şeklinde özetliyor.
Kadın istihdamının doğurduğu sorunu, kadın istihdamını destekleyerek çözme garabeti bir yana amaçtaki ikinci kısım kulağa hoş geliyor. ‘büyük anne, torunuyla birlikte olacak, ikisi de yalnızlığa itilmediği gibi, çocuk da ninesinin özel ilgisi ile desteklenmiş olacak filan.'
Hâlbuki anne olan kadına; “ey memleketin geleceği, senin en kıymetli vazifen zaten anneliktir. Hiçbir iş, mal, makam bu vazifeden daha değerli değildir” denilmesi gerekirken, “çocuğun mu oldu, sen bunu problem etme, dışardaki işini aksatma, çalış üret, biz büyükanneyle filan sorunu çözeceğiz” deniyor. Hatta Çalışma Bakanı'nın söylediğine göre ilerde, dayı, teyze ve dede de düşünülebilirmiş. Ancak ilerde oluşacak yan etkileri ile ilgili en ufak bir ihtimalden bile söz edilmiyor.
Evet torun sevmekle torun bakmak birbirinden belki ayrı şeylerdir ve yerine göre değişebilir ama, büyükanne ile torun arasındaki sevgi ve bağlılık ilahi bir kanundur. “Allah, size kendi cinsinizden eşler, o eşlerinizden de oğullar ve torunlar yarattı. Sizi helal ve güzel gıdalarla rızıklandırdı. Onlar, hâlâ batıla mı inanıyorlar? ve Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”(Nahl 72)
Şimdi merak ediyorum, bu proje uygulanmaya başladığında detaylardaki sorunlar için de sürekli yeni uygulamalar mı konacak. Mesela, ‘büyükannesi maaş aldığı halde, çocuğuma yemeğini yedirmiyor, onunla oynamıyor' diyen bir annenin şikâyeti üzerine; ‘Büyükannenin torununa gereği gibi ilgi göstermemesi halinde maaşı düşecek' gibi kriterler mi getirilecek?
Ha diyeceksiniz ki, bu kadar abartmaya gerek yok, kaç senedir, hasta ve özürlü bakan anneye zaten maaş veriliyor, sorun çıkmıyor, bu da onun gibi bir şey, maksat tamamen rehabilite ve maddi katkıdan ibaret. Doğrudur biraz mübalağa gelebilir fakat bu konu öncekinden biraz farklı ve sanki hiçbir olumsuzluğa yol açmayacak rahatlığı var.
Dikkat çekmek istediğim konu tam olarak şudur: Boşanmaların tavan yaptığı, evliliklerin zorlaştığı ve ileri yaşlara ertelendiği, gayrimeşru birlikteliklerdeki artışı kimsenin umursamadığı bir tabloda, elde kalan birkaç karşılıksız iyiliğe de para vermeye başladığınız an, bir süre sonra, parasız olduğu için selam bile vermeyen çağdaş, modern ve çok gelişmiş(!) pragmatist ve narsist bir naylon toplum üretmiş olabilirsiniz.
Eskiden de insanlar böyle miydi büyükanne?