Büyüyünce bazı kapılardan geçemezsin

Sezgin ÖZBAY

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasûlüne olsun.

Çocuktum. Bir derneğin sanatsal faaliyetleri adına, her hafta bir lisede toplanılırdı. Ben de babamla giderdim. Yine bir hafta o okula gittik ve ilginçtir ki anahtarı olan herkes, getirmeyi unutmuştu. Onca yolu geri mi dönecektik? O zamanlar dokuz yaşında cılız, zayıf bir çocuktum. “Tuvaletin penceresinden okula girip açar mısın?” dediler. Kabul etmedim. Koca koca adamlar, zayıf ve küçük bir kızın insafına kalmıştı. Ben kabul etmezsem kapı açılmayacaktı. Demek ki büyük olmak bazı yerlerde işe yaramıyordu. Yarım saat dil döktüler, kabul etmedim. Benden biraz büyük bir çocuğu zorla girdirdiler o küçücük pencereden.

Bazı kapıların anahtarı yoktur ve bazen küçük bir pencereden girmeniz gerekir. Bazı kapılar da küçücüktür ve büyüyünce o kapılardan geçemezsiniz. Halbuki onların ardında ne makamlar, ne haller, ne güzellikler vardır. İblis, Hakk'ın katında büyük bir makama sahipken kibirlendi ve kapı dışarı edildi. Sonra da o kapıdan bir daha geçemedi.

Rasûlullâh(asv)'ın şeytanı dahi iman ettiği halde O(asv), hakkaniyet namına kendisini öven bir söz söylediğinde ‘Bunda övünme yoktur.' diye açıklama yapıyordu. Şimdi birçokları kibirden bile kibirleniyor, kibirlenebildiği için bile kibirleniyor. Mahlukat için kibir, Kur'an-ı Kerim'de iyi bir varlık için söz konusu olmamıştır. Rabbimiz Yahudilere sesleniyor: ‘Yeryüzünde iki defa fesat çıkaracak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz.' (İsra, 43'ten) Kur'an Yahudilere inmediğine göre alev alev kibirlenenler kimlerdir?

Minik bir kedi yavrusunun girebildiği yere, koca bir aslan giremez. Bir karıncanın rahatlıkla geçebildiği kapıdan, fil canını da verse geçemez.

Bazen bilir insan bazı kapılardan büyükken geçemeyeceğini ama nefsi, kibri bırakmasına da müsaade etmez. Hep bir avuntu ile geçer ömrü kibirlinin, ‘bir gün geçerim o kapıdan' der durur. Ama bazı kapılar sabit değildir. Tren/metro harekete başladıktan sonra kapısından giremezsiniz.

Saklanmak, korunmak için de en güzel siperdir tevazu. Büyük olan, her yere sığamaz ve gelen tehlike oklarından kendini koruyamaz. Ama küçük olan saklanıverir bir ağacın, bir sütunun arkasına. Haddini bilmek ve edeb, en güzel hicabdır. Ahvâlini, makamını, mevkiini, mevzîni ağyardan gizleyecek en güzel perdedir.

Davasını Hakk'ın rengine bürüyüp edeple ve vakarla taşıyanlara ne mutlu! Davasını kibrinin oyuncağı haline getirip, hâl ve makam ehlini kendinden uzaklaştıranlara ne yazık!

Aziz İslam'ın derdini yanık bir Arakanlı çocuk gibi ruhunda ve bedeninde taşıyan aziz ve azizelere selam olsun! Aziz İslam'ın derdini, kibrine alet etmeye çalışan zelillere, -hâşâ- benliğine basamak yapan rezillere yazıklar olsun.

Allah'ım! Bizi kapından ayırma! Bizi kapına layık hâle getir. Bizi kapısız, yersiz, yurtsuz, evsiz, yuvasız, halsiz, makamsız bırakma!

Allah'ım! Ateşimizi aşk, muhabbet ve marifet ateşi kıl; kibir ateşi kılma. Âmin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.