Kalpte çarpıntı hissi, nefes darlığı, çabuk yorulma, bacaklarda şişlik, felç ve ritim problemleriyle kendini belli eden kalp kapak hastalıkları, koruyucu önlemler alınmadığında hayati tehlike oluşturabiliyor. Ancak erken teşhis ve doğru tedavi uygulamaları sayesinde başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.
Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu, kalp kapak hastalıklarının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler hakkında bilgi verdi.
“Doğuştan olabildiği gibi sonradan da ortaya çıkabiliyor”
Prof. Dr.Yorgancıoğlu, “Kalp kapak hastalıkları, doğumsal olarak veya çeşitli nedenlerle sonradan ortaya çıkabilmektedir. Kalp kapağında görülen fonksiyon bozuklukları; kapağın daralması, tam kapanamaması sonucunda yetmezlik ya da her iki durumun birlikte olduğu rahatsızlıklardır. Sonradan gelişen hastalıklar, sıklıkla çocukluk veya gençlikte geçirilmiş kalp romatizması, ileri yaşa bağlı kireçlenmeler veya koroner arter hastalıklarına bağlıdır. Kalp kapak hastalıklarının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler, kapağın tamiri veya kapağın değiştirilmesidir.” bilgilerini paylaştı.
“Destek halkası ile onarım yapılabiliyor”
“Kalp kapağındaki rahatsızlık çok ilerlememiş hastalarda kapak onarımı (plasti) yönteminin başarılı olma şansı daha fazladır.” diyen Prof. Dr.Yorgancıoğlu, “Hem kapak darlıklarında hem de yetmezliklerde kapak onarımı uygulanabilir. Genellikle mitral ve triküspid kapağı onarımları aort kapağına oranla daha kolay ve başarılı olmaktadır. Triküspid kapağa yapılacak girişimlerde öncelik büyük oranda onarımına yönelik olmaktadır. Mitral kapak girişimlerinde de onarım genellikle önceliklidir. Bu konuda deneyimi olan cerrahlar ilk olarak onarımı tercih etmekle birlikte her kapağın onarılamayabileceğini de unutmamak gerekir. Onarım genellikle bir ‘destek halkası’ kullanımı ile tamamlanır.” şeklinde konuştu.
“Kalp kapak değişiminde uygun kapak seçimine dikkat edilmeli”
Kalp kapak hastalığı olan bazı vakalarda kapağın yeni bir protez kapakla değiştirilmesinin en uygun seçenek olduğunu belirten Prof. Dr.Yorgancıoğlu, “Değişimde, “biyolojik kapak” ve “mekanik kapak” olmak üzere iki tür kapak kullanılabilir. Biyolojik kapağın en büyük avantajı, ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanımı gerektirmemesidir. Buna karşılık ortalama ömürleri 7-15 sene arasında sınırlıdır. Mekanik kapaklar ise çok uzun ömürlüdür. Ancak metal ve karbondan yapıldıkları için üzerlerinde pıhtı oluşmasını engelleyebilmek adına hayat boyu kan sulandırıcı ilaç kullanılmasını gerektirirler. Uygun olan kapağı seçmeden önce hastanın yaşı, kapağın mevcut durumu, kan sulandırıcı ilaç kullanıp kullanamayacağı, çocuk sahibi olmak istemesi gibi birçok etken göz önünde bulundurulmalıdır.” İfadelerini kullandı. (İLKHA)