Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O'nun pak Rasûlüne olsun.
Bulmaca çözmeyi sever misiniz? Eskiden eve bir bulmaca dergisi girdi mi hemen bir çekişme başlardı: “Çengel benim!”, “Lotus benim!”, “Kare bulmaca benim!” diye. Bu nostaljik giriş umarım sizi hayatın yoruculuğundan geçmişin güzel yıllarına götürmüştür. Bulmacalarda hep çıkardı ‘namaz çağrısı'. Ezan diye yapıştırırdık cevabı. Sahi ezan okunduktan sonra ne olur? O çağrıya icabet edilir değil mi?
Namaz çağrısı gibi, bir sürü şeyin çağrısı var artık. Sağduyu çağrısı, kardeşlik çağrısı, itidal çağrısı vs. Bu çağrıların en çok İslam ümmetini ilgilendiriyor olması çok acı… Bu çağrıların en ağırı da Vahdet Çağrısı... Bugüne kadar ‘Birlik olmalıyız.' demeyen bir tane bile hoca bulamazsınız. Hani bir şeye çağrı yapıldıktan sonra o şey için toplanılırdı? Ezan okununca namaza durulur gibi, vahdet çağrısından sonra neden vahdet gerçekleşmiyor yüz yıla yakındır? Yemen'e Müslüman kardeşimiz dediklerimiz kast etmiş, bebekler bile açlıktan ölüyor. Tutup da elini “Dur kardeşim!” diyemiyoruz. Suriye'de kardeşlerimiz birbirini yiyor. “Yapmayın, kardeşsiniz!” diyemiyoruz. Myanmar'da olanları seyrediyor, birkaç da vahdet çağrısı yapıyoruz. Kimsenin birlik olup da zalimlerin karşısına dikilmeye cesareti ya da özgüveni yok.
Vahdet çağrısını yapıyorsunuz iyi hoş da, bu çağrıya icabet edecek olan Müslümanlar nereye gidecek? Bazen diyorum ki ‘Şu vahdet çağrısına katıl!' Ama katılacak bir topluluk, bir araya gelecek insanlar ve toplanma mekanı vallahi bulamıyorum. Hocalar! Hocaefendiler! Allah rızası için, yaptığınız çağrı için bir araya gelinecek birimler oluşturun. Gereksiz tevazudan Allah'a sığının.
Ümmet paramparça olmuş, canlı canlı yakılıyor, doğranıyor, gömülüyor, derisi yüzülüyor. Değerli hocalar! Sizler daha ne zamana kadar ‘Ümmeti toparlamaya ben layık değilim!' diyerek kenarda oturacaksınız? Acaba ümmet bizim hayırlı niyetlerimiz ve Allah rızası için bir araya gelmemizle mi kurtulacak yoksa falanca büyük hocaların başkanlığında toplanmamızla mı? Allah belki de bizden bir adım bekliyor.
Allah rızası için içinizden biri çıksın, dünyanın her yerindeki âlimleri çağırsın ve meseleleri etraflıca konuşsun. “Vahdet çağrısı bitsin artık, vahdet başlasın yoksa kardeşlerimizin ölümlerine ağlamaya bile hakkımız olmayacak.” desin. Bu öyle kuru kuru teşkilat toplantıları gibi falan da olmasın lütfen; samimi olsun. Yoksa domuz eti bile yedirirler adama.
Başkalarının adına utandığınız olur mu hiç? Vallahi billahi birtakım saygıdeğer hocalar vahdet çağrısı yapınca ben hem insanlığımdan, hem Müslümanlığımdan utanıyorum. Yemen ölüyor, Mescid-i Aksa yıkılıyor, Myanmar yanıyor, Doğu Türkistan kan ağlıyor, Suriye inim inim inliyor. Kendinizi küçük görmeyin ve Allah için şu çağrılarınızı fiiliyata geçirmek için somut ve ümmetin göreceği adımlar atın. Çok önemli işlerdir elbette ama devir su kuyuları açıp, fakir ülkelere yardım götürüp, okul veya hastane yapıp sevinme devri değildir. Vahdet sağlanıp da kurtuluşa erince herkes kendi işini kendi yapar zaten. Vesselam.