ABD, küresel çapta estirdiği terör ve oluşturduğu kaos dalgası ile "en büyük terörist" sıfatını fazlasıyla hak ediyor. Hiçbir kutsal tanımayan, uluslararası hukuku ayakları dibinde paspas yapan bu zihniyetin başını çektiği blok, adeta gezegenimizi yaşanmaz hale getirdi. En fazla silah satan ve en fazla insan kıyımı yapan ülkeler, BM Genel Kurulu'nun daimi üyeleri olarak, barışın ve küresel istikrarın teminatı olma iddiasındalar. Suyun başını eşkıyalar tutmaktadır. Suyun başında eşkıyalar olduğu ve durmadan suyu bulandırdıkları için, daha aşağıdakiler birbirlerini suçlamaktadırlar. Oysa asıl suçlu, suyun başını tutan eşkıya düzeninin aktörleridir. Yani kümes, tilkilere emanet edilmiş. Kümeste adaleti sağlama vazifesinin tilkiye verildiği bir dünyada asla barış ve istikrar olmaz. Şer ekseninin beşlisi, İslam coğrafyasında oluk oluk Müslüman kanı akıtmaktadır.
Hele Amerika, güç sarhoşluğu ve kimsenin kendisinden hesap soramamasının firavunluğu ile adeta Müslüman kanı ile vaftiz oluyor. Gelen her ABD yönetimi, gideni aratıyor. Camiler, hastaneler, okullar, taziye evleri, düğün konvoyları gibi sivil olan ve uluslararası hukuka göre vurulmaları yasak olan her hedefi vurmayı artık rutine dönüştürmüştür. Terör bahanesi ile İslam topraklarının her yanında katliam operasyonları düzenlemektedir. Yemen, Afganistan, Somali, Suriye, Irak, hangi coğrafya olduğu fark etmez; her yerde Müslümanlar hedef alınmaktadır. ABD, tüm bu vahşetlere imza atarken, "sarı öküz sendromu"na yakalanmış İslam ümmetine bahane göstermekte hiç zorlanmamaktadır. Hatta bazen bahane göstermeye bile tenezzül etmemektedir.
Geçenlerde Suriye'de camide ibadet eden insanları uçaklarla vuran ABD, bu sefer de mültecilerin sığındığı bir okulu vurdu ve çok sayıda mazlum insanı katletti. Tüm evrensel insanlık için tehdit olan ABD, insanlığı felakete sürüklemektedir. ABD, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir tehdittir. Müslümanlar da eğer kendilerine bir düşman arıyorsa, bütün sorunların temelinde ABD ve müttefiklerinin İslam dünyasına yönelik politikalarının olduğunu bilmelidir. Tüm Müslümanların düşmanı, ABD ve ABD konsepti ile hareket eden küresel şer güçlerdir. Okullar ve camiler vurulduğu halde, uluslararası savaş hukukuna göre de bu durum suç teşkil ettiği halde, gereken tepki gösterilmiyor. Sembolik de olsa İslam ülkelerinin üye olduğu kurumlar acil toplantı çağrısı yapmıyor. Kurumsal olarak bir karar alınıp bu karar BM'nin gündemine getirilmiyor.
Bunu yapmak yerine, emperyalist terörün yeni kurbanının kim olacağı ve terörist bombaların hangi mazlumların canını alacağı bekleniyor. Herkeste, bu serseri terör dalgasının yeni kurbanlarının kim olacağı endişesi hâkimdir. Bu gün başkasının başına düşen bombalara sevinenler, yarın aynı meşum bombaların kendi tepelerine yağacağını bilmelidirler. Tablo bu iken, hala emperyalistlerden medet uman ve birbirlerinin yakasını yırtarken, kâfirleri yardıma çağıran gafiller vardır. Başka bir Müslümanın boynuna geçirilen kemendi sıkmak için İslam düşmanı ABD ve Rusya'yı yardıma çağıranlar, yarın o kemendin kendi boyunlarına geçeceğini ve kafasını kopardığı Müslüman ile aynı akıbeti paylaşacağını bilmelidir. Seninle beraber kardeşinin kafasını koparanlar, bir yandan kardeşinin kafasını koparırken, diğer yandan senin şah damarını nasıl keseceğinin hesaplarını yapmaktadır.
O halde istikbalini İslam'ın ve Müslümanların yok oluşu üzerine kuran küresel teröristlerle ittifak yapmak yerine, Müslüman ülkelerle ittifak kapılarını ne kadar zorladık? Bu ittifak için ne kadar fedakârlık yaptık? Herkes bu soruyu kendisine sormalı ve vicdanına müracaat edip kendi notunu kendisi vermelidir. Camilerimizi ve okullarımız bombalayan, çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürenler en büyük teröristlerdir. Terörist aranacaksa, bütün insani ve evrensel değerleri ayaklar altına alanlar en büyük teröristlerdir.