MERSİN - Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadında yapılacak olan programa katılmak amacı ile Mersin'e gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, burada yaptığı açıklamada, camilerin namaz öncesinde açılıp, sonrasında kapanan mekanlar olmaması gerektiğine vurgu yaptı.
50'li yıllardan itibaren ülke olarak gelişim ile birlikte, camilerin ihmal edildiğini belirten Başkan Prof. Dr. Mehmet Görmez sözlerini şu şekilde sürdürdü: "1950'li yıllardan itibaren ülkemiz sürekli gelişirken, bu esnada millet olarak bir şeyi ihmal ettik. 100 binlerin yaşadığı şehirleri kurarken ibadet mekanlarını ihmal ettik. Anadolu'nun bağrından kopup gelen insanlar, dernek oluşturarak ve şehir içlerinde buldukları her arsayı değerlendirerek bizlere sayısız camiler kazandırdılar. Camilerimizi yaptırmak için seferber olarak ahrete intikal edenlere Allah'tan rahmet yaşayanlara da sağlık diliyorum" dedi.
"Müminin Nefes Alacağı Yer Camilerdir"
Gelişen şehir yapılanmaları ile birlikte nefes alınacak yerler olan camilerin düşünülmesi gerektiği söyleyen Başkan Görmez, şunları söyledi: "Şehirlerimizi kurarken önce nefes alınacak yerleri düşünmeliyiz. Apartmanları dikerken çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın, erkeklerimizin, ailelerimizin nefes alacağı yerleri düşünmeliyiz. Müminin nefes alacağı en güzel yer Allah'ın evi camilerdir. Resulü Ekreme de izafe edilen bir sözde denildiği gibi; 'Camiye giren mümin karadaki balığın denize bırakılması gibidir. Camiye giren münafık ise kafese giren kuş gibidir.' İbadet mabetlerimiz aynı zamanda şehirlerimizin emme basma tulumbasıdır. Şehrin içerisinden her gün yüzlerce insanı alan camilerimiz, bu insanlarımızı arındırarak tekrar toplumun içerisine gönderir ve toplumun arınmasına vesile olur" diye konuştu.
"Camiler Namazdan Önce Açılıp Sonrasında Kapanan Mekanlar Olmamalıdır"
Camiiler konusunda geçmişten bugüne yanlışlar yapıldığına dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, camilerin namaz öncesinde açılıp sonrasında kapanan mekanlar olmaması gerektiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Camilerimizin bu şekilde kullanılması takdirde israfın en büyüğünü yaptığımız anlamına gelir. Gençlerimizin, çocuklarımızın ailelerimizin sadece namaz vaktinde değil, namaz dışında da Kur'an okuyup dua edebildikleri mekanlar olan camilerimiz sadece ibadet değil aynı zamanda da birlik mekanımızdır. Camilerimizde yüreklerimizi birleştirmeyi, Peygamberimizi ve Kur'an-ı Kerim'i öğreniriz. Tüm bunların yanında engelli kardeşlerimizin karşısındaki en büyük engel bizleriz. Camilerimizi inşa ederken engelli kardeşlerimizi hiç düşünmemiş, onlar için rampa, asansör gibi kolaylık sağlayacak detayları unutmuşuz. Bu nedenle gelecek asrın camilerini farklı düşünmeli, camilerimiz ailelerin sürekli başvurdukları birer mekana dönüştürmeliyiz. Bizlere düşen herkesin camisiyle tanışması ve gelip kendi camilerinde nefes alarak Allah'ın huzurunda secde etmenin hazzına varmasının sağlanmasıdır" dedi. (A.Hakim Kurt - İLKHA)