Diyanet işleri Başkanlığı tarafından her yıl düzenlenen ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ bu yıl da çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Her yıl farklı bir temanın işlendiği bu haftada düzenlenen değişik programlarla seçilen belli konularda, farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor.
‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ nedeniyle camilerin toplumsal hayattaki önemi konusunda İlke Haber Ajansına (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (Din-Bir-Sen) Şanlıurfa Şube Başkanı Ramazan İçen, camilerin toplumsal hayatın merkezine alınması gerektiğini söyledi.
Peygamber in (sav) Mekke'den hicret ederken, Medine'ye birkaç kilometre kala bir mescit inşa ettiğine dikkat çeken İçen, “Bu mescidin yanı sıra, Mescid-i Nebevi’de insanlığın eğitim ve öğretimi için, bu günkü tabirimizle bir külliye, bir üniversite kuruyor. Bu o zaman, suffa mektebi, mescidi ya da okulu olarak geçiyor. 400'ün üzerinde başka yerlerden gelip orada sürekli yatılı olarak kalan öğrenciler, gençler sahabe olarak kalıyor. Bu şunu gösteriyor; Her dönemde camiler toplumların beynidir, kalbidir, atar damarıdır. Dolayısıyla bu külliyelerin etrafında her türlü eğitim yuvalarının olması gerekiyor. Bu gerçekten İslam toplumu açısından çok önemlidir.”
Camilerin toplumsal hayatın içinde yer alması gerektiğini söyleyen İçen, “O yüzden camilerimizi toplumsal hayatın merkezi yapmalıyız. Düğünlerimizi, sünnetlerimizi, mevlitlerimizi, nikâhlarımızı burada yaparak buraları cazibe merkezi haline getirmeliyiz. Biz Müslümanlar camilerimizi, Kur’an merkezli olarak okuma salonu, buluşma yeri, dinlenme yeri hatta gerekirse misafirlerin bile ağırlandığı bir yer olarak kullanmamız gerekiyor ki bu, bizim geleceğimiz açısından bu çok önemlidir. Bakın günümüzde kıraathane dediğimiz yerler dolu iken, camilerimiz ise bugün boştur. O açıdan camilerimizi gençliğe hitap edebilecek sosyal aktivitelerin yapıldığı mekânlar haline getirmeliyiz.”
“Çocukların camiden kovulması doğru değildir”
Cami cemaatinin, camiye gelen çocukları kovmasının yanlış olduğuna dikkat çeken İçen, Hz. Ömer’in küçük çocukların camiye gelmesi için, cami bahçesine kum döktürdüğünü söyledi.
Halifeliğin kaldırılmasının ardından İslam’ın şiarları olan cami ve ezanın hedef alındığını hatırlatan İçen, birçok caminin ahır ve kışlalara çevrilerek, asıl fonksiyonundan uzaklaştırıldığını, ezanın da yıllarca aslına uygun okunmasının yasaklandığını söyledi.
“Günümüzde kadınlar camiden uzaklaştırılmış”
Kadınların camiye gelmeleri konusuna da değinen İçen şöyle devam etti:
“Kadın İslam’ın içerisinde külliyelerde etkin rol alması gerekiyor. Toplumun içerisinde özellikle kadının rolüne İslam gerçekten önem veriyor. Kuran-ı Kerim’de de bunu görebiliyoruz. Nur, Ahzab, Nisa, Mücadele ve Meryem sureleri kadınlardan bahsediyor. Onların mücadelelerini önemsiyor, değer veriyor ve onları da aynen erkekler gibi merkeze oturtuyor. Her nedense günümüze geldiğimizde kadınlar hep itilmiş, camilerden uzaklaştırılmıştır. Bu da hem cahil kalmalarına, hem dinden ibadetten uzaklaşmalarına, hem de çocukların eğitimi noktasından uzaklaşmalarına sebep oluyor. Ama Allah'a şükür Diyanet İşleri Başkanı şu anda bu çalışmalara önem veriyor. Bir şeyler yapılmaya çalışılıyor.”
“Toplum mescit ihtiyacının karşılanması için hakkını ısrarla talep etmeli”
Yeni inşa edilen kamu kuruluşlarında mescitlerin de yapılması için yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirten İçen, toplumun mescit talebini sıklıkla dile getirmesi gerektiğini söyledi.
İçen, konuşmasına şöyle devam etti:
“ Daha önceleri kamu kuruluşları ve benzeri yerlerde mescitlere izin verilmiyordu. Toplum bunu talep ettikçe her kurum, kendi bünyesinde bir yer açmak zorunda kaldı. Tabi bazı yerlerde merdiven altı, köhnemiş, kullanılmayan yerler mescit yapılmış. Bu konuda halkımız gerekli taleplerini sıklıkla dile getirmeli, bunu basına yansıtmalı, hatta dilekçeler yazarak hakkını istemelidir. Eğer böyle yapılırsa şu anki ortamda çok güzel gelişmelerin olacağını düşünüyoruz. Ama dediğim gibi burada en büyük görev bize düşüyor.” (Osman Gülebak/Mustafa Bikeç-İLKHA)