BİTLİS - Bitlis İl Müftülüğü tarafından "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" münasebetiyle düzenlenen programda konuşan İrşat Hizmetleri Daire Başkanı Dr. Dursun Aygün, camilerin birlik, beraberlik ve vahdetin sağlandığı mekânlar olduğunu vurguladı.
Camiler Kâbe-i Muazzama'nın birer şubeleridir
Camilerin yeryüzünde Allah'ın evleri olduğunu belirten Aygün, "Camiler yeryüzünde Allah'ın evleri konumundadır. Yeryüzündeki her bir mescit Kâbe-i Muazzama'nın birer şubesidirler. Camiler bütün Müslüman toplumların ve bizim milletimizin temel taşı ve yapılarıdır…
Camiler birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin tesis edildiği mekânlardır
Bu itibarla cami sosyal hayatın tam merkezinde olan son derece hayati müesseselerdir. Camilerimiz bizim tevhidin, tek vücut olmanın en büyük simalarından, şiarlarından ve mekânlarından biridir. Bizler camilerde görev yapıyoruz, yüzlerce insan, binlerce insan camilere geliyor ve orada aynı Rabbimize secde ediyoruz. Ama hiçbir ayrılık, makam ve mevki farkı bulunmuyor. Herkes oraya girerken bunları dışarıda bırakarak giriyor, ya da öyle girmesi gerekiyor. Bu Müslümanların birliğine, beraberliğine, dirliğine ve vahdetine işaret eden son derece önemli bir anlayıştır.
Saflarda hiç kimseye ayrı bir makam ve mevki verilmiyor. Bunun içindir ki camiler birliğimizi ve beraberliğimizi doya doya yaşadığımız, birbirimizin halını hatırını sorduğumuz müstesna mekânlardır. Camiler huzur bulduğumuz mekânlardır. Camiler arınma mekânlarıdır. Namazlarımızı ve ibadetlerimizi huzur içinde ve huşu içinde eda ettiğimiz mekânlardır. Camiler sokaklardaki insanları içine alarak manevi olarak pırıl pırıl edip tekrar sokağa gönderdiği mekânlardır." dedi.
Hicrete ilk yapılan iş caminin inşa edilmesidir
Hz. Peygamberin hicret ederken ilk konakladığı yerde cami yaptığına değinen Aygün, "Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye hicret ederken konakladığı ilk yerde hemen bir cami inşa etmiştir. Ve inşa ettiği Küba camisinde ashabını toplayarak onlara İslam'ın şiarlarını ve İslam'ın gerekliliğini anlatmış, İslam kardeşliğinin önemini onlara aşılamıştır. Medine'ye vardığında da ilk yaptığı iş bir camiyi inşa etmesidir.
Hz. Peygamberin sünneti olan ve İslam toplumlarının beraberliğinin tesis edildiği mekânlar olan camilerimize mutlak surete sahip çıkmalıyız. İslam orduları fethettiği her yerde İslam şiarı olan bir cami ve mescit inşa etmişlerdir. Ve inşa edilen bu yerlerde yapılan ibadetler dışında kardeşliğin temelleri tesis edilmiştir. Bizler camiye bu kadar değer veren bir peygamberin ümmetiyiz." diye konuştu.
Camiler sadece yaşlıların ibadet ettiği mekânlar olmamalıdır
Milyarlarca lira harcanarak yapılan camilerin sadece namaz vakitlerinde açık bırakıldığına dikkat çeken Aygün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oysa bu durum Avrupa'da böyle değildir. Orada camiler vatandaşımızın ikinci adresidir. Vaazlarla, hutbelerle, kermeslerle, çeşitli etkinliklerle, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, dernekleriyle, bilgisayar salonlarıyla ve derslikleriyle aktif bir şekilde çalışılıyor. Bizim camilerimiz neden böyle olmasın. Maalesef camilerimiz artık yaşlı fertlerimize hizmet edecek noktaya gelmiş durumdadır. Çünkü cami cemaatlerine baktığımızda belirli bir yaşı temsil eden insanlar bulunmaktadır.
Peki, gençlerimiz, çocuklarımız ve kadınlarımız nerede? Onlar neden camilere gelmiyor? Bu kesimlere yönelik camilerimizde neden faaliyetler yapılmıyor? Bunları kendimize sormalıyız. Bu görev bizlere düşmektedir. Mutlak surete yaşayan bir cami projesini hayata geçirmeliyiz. Tüm imamlarımız bulunduğu mahallede, köyde ve kasabada bulunan gençleri, çocukları ve kadınları camiye teşvik etmekle mükelleftir. Çünkü camilerimiz ne sadece namaz kılınan mekânlar ne de ihtiyarların uğradığı yerler değildi. Camilerimiz toplumun ıslah edildiği, kardeşliğin ve beraberliğin tesis edildiği mekânlardır." diye ifade etti.
Son olarak diyanet başkanlığının camilerin fonksiyonlarını artırmak için bazı genelgeleri yayınladığına vurgu yapan Aygün, "Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından camilerin sürekli açık tutulması için bir genelge yayınladı. Bunun yanında camilerde din görevlilerinin kendilerini daha yetiştirmek ve bulunduğu yerdeki halkın sorunlarına çözüm olmak için vaazlarını kendileri vermeleri için genelge yayınladı. Artık bundan sonra imamlarımızın hutbelerini kendileri tarafından hazırlamaları için çalışma başlattık." şeklinde konuştu. (Şükrü Tontaş - İLKHA)