Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, seçim kampanyasında önemli bir tarih yaşandığını belirterek, "İsmi cemaat olarak değerlendirilen bir yapı yok oldu. Sosyolojik bir olgu bu, gelecekte tarih kaydedecek. Kendileri tabii bu yapı içinde özeleştiriye başlarlar eminim, daha pek başlanmadı. Orada tespitler olacak ama artık o yapı yok oldu" dedi.
KAMPANYALARIN BAŞINDA BAŞBAKAN VAR
Atalay, Habertürk televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. "Yerel seçimler için nasıl bir strateji uygulandı, sonuçları nasıl okumamız lazım" şeklindeki soru üzerine Atalay, stratejilerinin, kampanyalarının başında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.
"Uluslararası mukayeselere, Türkiye'deki seçim sonuçlarına bakarsanız, liderliğin en fazla rolünün olduğu bir seçim sonucu bu" ifadesini kullanan Atalay, seçim başarısında reklam kampanyasından miting alanının organizasyonuna, sloganların tespitinden şarkılara kadar tüm çalışmaları hesaba katmak gerektiğini bildirdi.
Seçimde yüzde 90'a varan katılımla rekor kırıldığını ifade eden Atalay, "Kazananı kaybedeni şundan mutlu olsun, millet demokrasinin tam farkında, seçimin değerini biliyor ve herkes sandığa gidiyor" diye konuştu.
"Bu defa 38,5 almadık, 45'in üzerinde aldık"
Atalay, "öngördükleri sonuçta sapma olup olmadığına" ilişkin genel ve yerel seçimin farklı olduğunu, yerel seçimde yerel faktörlerin çok fazla etkisinin bulunduğunu söyledi. Genel seçimler için oy oranlarının yüzde 50 civarında olacağını anlatan Atalay, oylarında bir düşme yaşanmadığını vurguladı.
"Oyları yüzde 50'nin üzerindeydi, yerel seçimde 45'e kadar düştü" değerlendirmesinin çok yanlış olduğunu ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
"Genel seçimde, 2007'deki oyumuz yüzde 47 idi. Ama 2009'daki yerel seçim oyumuz yüzde 38,5 idi. Yani yerel seçimler düşürür. Ama bu defa yerel seçimde de 38,5 almadık, 45'in üzerinde aldık. Yani yerel seçimde bizim şu andaki başarımız çok yüksek. Biz doğrusu ne tahmin ediyorduk, önceleri biz yerel seçim şartlarında 43-44 tahmin ediyorduk. Ama seçimin gelişen dönemlerinde yapılan araştırmalarda kesin olarak şu kanaate vardık, yüzde 45 ile 50 arasında bir yerde olacağız. Ağırlıklı tahminimiz de yüzde 47 civarındaydı. Bizim oyumuzda şu anda genel seçim şartlarına göre hiçbir düşme yok. Bugün genel seçim yapılsa biz yine yüzde 50 bandında oy alırız. Biz bunları çok iyi analiz ediyoruz."
Atalay, "Özellikle birileri şuna da yatkın, 'Cemaat faktörü oy düşürdü' falan. Hiç bir etkisi, hiç bir rolü olmadı" dedi.
"Cemaat faktörünün referandumda etkisi olduğuna" ilişkin iddiaların sorulması üzerine de Atalay, "Referandum genel seçim gibi değildir. Sivil toplum kuruluşları falan hepsi rol alır. Yani 'Referandumda cemaat çalıştı da şöyle oldu, böyle oldu' gibi bu değerlendirme de yanlış" ifadesini kullandı.
"17 Aralık operasyonu ve devam eden şeyler, vatandaş şöyle algıladı..."
"Kasetler, tapeler, özel hayata dair bilgilerin karşısında yürüttüğünüz net strateji nasıl yüzde 5 daha fazla oyu sağladı, vatandaş bunu kabul etmedi mi?" sorusunu yanıtlarken Atalay, vatandaşın, bunları inandırıcı bulmadığını söyledi.
Bir yanlışlık yapan olması durumunda AK Parti'nin mutlaka bunun hesabını soracağını, yargıya götüreceğini ve cezasının verilmesini sağlayacağını, partilerine ve hükümetlerine karşı böyle bir inanç olduğunu dile getiren Atalay, "17 Aralık operasyonu ve sonrası devam eden şeyler, seçime yakın, vatandaş şöyle algıladı, 'Türkiye'nin bir gidişi var, iyi bir gidiş, pozitif bir gidiş, yükselen bir trend. Birileri bunu durdurmak istiyor. Burada bir risk var.' Risk gördüğünde millet destek verdi" değerlendirmesinde bulundu.
Atalay, dün seçim sonuçlarına ilişkin Başbakan Erdoğan başkanlığında genel merkezde bir değerlendirme yapıldığını, strateji ekibinin çalıştığını ve çok iyi bir analiz çıkaracaklarını söyledi.
"Başbakanın seçim sonuçlarından memnun olup olmadığına" ilişkin soruyu Atalay, "Biz çok teşekkür ediyoruz, milletin değerlendirmesi, öpüp başımıza koyuyoruz. Başbakanımızın da yöntemi budur" dedi.
CEMAAT YOK OLDU
Atalay, "Burada önemli bir tarih yaşandı, bu kampanyada. İsmi cemaat olarak değerlendirilen bir yapı yok oldu. Sosyolojik bir olgu bu, gelecekte tarih kaydedecek. Kendileri tabii bu yapı içinde eleştiriler, kendileri de özeleştiriye başlarlar eminim, daha pek başlanmadı. Bir iki şey duyuluyor. Orada tespitler olacak ama artık o yapı yok oldu. Bu böyledir, öyle başlar sonra yok oluşa doğru gider. Yani bunu tarih not edecek" değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefet partilerinin paralel yapıdan medet umduğunu ancak kimseye bir faydasının olmadığını belirten Atalay, siyasette ve toplumsal olaylarda kararlı duruş ve risk almanın daima kazanacağını vurguladı. Atalay, Başbakan Erdoğan'ın müthiş bir liderlik sergilediğini, kararlı durduğunu ve risk aldığını söyledi.
Muhalefet partilerinin "paralel yapının oyunu nasıl alırız" telaşına düştüğünü anlatan Atalay, "İlkesizlik siyasette fayda getirmez" diye konuştu. Atalay, negatif kampanyanın hiç kimseyi iktidar yapmayacağını vurguladı.
"Aile olarak bir mutluluk yaşadılar"
Atalay, "Başbakan Erdoğan'ın balkon konuşmasında ailesinin de orada olması, bir mesajı net şekilde verdiği şeklinde yorumlandı. O tabloyu nasıl özetleyebiliriz, Başbakan ne demek istedi?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Başbakanımızın ailesini çok mağdur ettiler, kolay değil. 17 Aralık'tan özellikle başlayan, ailesine, çocuklarına karşı. Herkes her şeyden önce insan, başbakan da olsa genel başkan da olsa neticede bir insan, bir aile babası, bir torun sahibi. Çocuklarının o hale düşmesini düşünün bir ailenin, bu kolay bir şey değil. O adeta bir linç ortamıydı. Bütün bunlardan sonra milletimizin verdiği bir mesaj var, o da ailesine bir destek verdi, öyle görmek lazım. Onu çok da ön plana çıkaracak bir şey görmüyorum ben. Aile olarak bir mutluluk yaşadılar, onu birlikte paylaştılar."
"Dosyalar olgunlaştıkça yargıya devredilecek"
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cemaat ile hükümet arasındaki gerginliğin hukuk içinde devam edeceğini söyledi. Hukuk içinde neler yapılacak?" sorusu üzerine Atalay, bu konuda devletin kararlılığı olduğunu söyledi.
"Paralel devlet" diye bir olgu bulunduğunu ve devletin bununla ilgili bir tespiti olduğunu dile getiren Atalay, devletin konuyla ilgili hassasiyetini sürdüreceğini belirtti.
Atalay, daima hukuk içerisinde hareket ettiklerine, terörle mücadelenin bile bu çerçevede yürütüldüğüne işaret ederek, "Hem emniyette hem yargıda hem TİB'de, değişik kurumlarda bu konularda çalışmalar var. Bunun en somut unsuru bu kurumlarda. Oralarda farklı bir gruplaşma olmuş. Bunlar esas devlet politikasının ötesinde. Kendileri paralel, ayrı bir politika, ayrı izleme mekanizmaları vs. kurmuşlar. Bunların üzerine gidilecek. Oralarda bunlar ayrıntılı şekilde çalışılıyor, dosyalar olgunlaşıyor. Dosyalar olgunlaştıkça bunlar tabii yargıya devredilecek" şeklinde konuştu.
Yasa dışı dinlemeler
Toplumdaki dinleme kaygısıyla ilgili soru üzerine Atalay, Türkiye'yi, çok yaygın şekilde dinleme ve dinlenme endişesinin sardığını ifade etti.
Atalay, toplumu ve bireyi dinlenme kaygısından kurtarmak için düzenleme yaptıklarını ve yasa çıkardıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"İllegal dinlemelerde eskisi kadar yoğunluk olacağını sanmıyorum. Çok geniş bir denetim var. Ama şunu da biliyoruz. Çözülme zamanlarında, dağılma zamanlarında gevşeme olmaz. Aksine daha fazla çılgınlıklar yaparlar. Her yerde öyledir. Yok olmaya doğru giderken daha ileri adımlar atarlar. Dolayısıyla ileri çılgınlıklar Dışişleri Bakanlığında olduğu gibi yaparlar. Onlar da çok aleyhlerinde olur. Çok fazla gelişme ve artış olacağını düşünmemek lazım."
Özerklik iddiaları
"Çözüm süreci kapsamında demokratik özerklik olur mu?" sorusu üzerine Atalay, bazı bölgelerde yaşanan seçim gerginliklerini anımsattı. BDP'nin bunlara "dur" demesi gerektiğini ifade eden Atalay, "BDP, 'demokrasi, demokrasi' diyor ama çok da şiddetten ve şiddet dilinden kendini kurtaramıyor. Hala şiddetin gölgesinde ve şiddetle birlikte siyaset yapmaya devam ediyor" dedi.
Bölgede insanların şiddetsiz, terörsüz bir hayat yaşadığını ve bunun kadrini bildiğini vurgulayan Atalay, "Dolayısıyla biz o konuda ilerleyeceğiz ama BDP'nin demokratik özerklik falan sözü bunlar seçimin ortamının romantik söylemleridir. Hiçbir karşılığı yoktur. Bunu kendileri de biliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, konuyla ilgili henüz kararın verilmediğini söyledi.
Seçimin 10 Ağustos'ta yapılacağını, kampanyanın en geç temmuzun başında başlaması gerektiğini dile getiren Atalay, şöyle konuştu:
"Çok vakit yok. Artık bunlar düşünülmeye ve konuşulmaya başlar. Bu, Başbakanımız için güçlü bir millet desteği, kendisinin karar vermesini kolaylaştırıcı bir sonuçtur. Bu konular ciddi istişareler ister. Rahatlıkla çözülür, yeter ki milletin desteği olsun. Bizim cumhurbaşkanlığı konusunda yolumuzun açık olduğunu, burada zorluk olmadığını, kolay mesafe alınacağını göstermiştir. Her tür aday alternatifi için bunu ifade ediyorum. Dolayısıyla bizi rahatlatmıştır."
Erken seçim
"Erken seçim gündemde mi?" sorusu üzerine Atalay, "Gündemimizde öyle bir şey yok. Hiçbir zaman erken seçimi düşünmedik" dedi.
Atalay, Twitter ve Youtube'a erişiminin engellenmesine ilişkin soru üzerine, bu şirketlerin yargı kararlarına saygılı olması durumunda yasakların kalkacağını söyledi.