Namazın rükünlarından birini ihlal etmediği sürece imama tabi olmak farzdır. Efendimiz (aleyhisalatu vesselâm) şöyle buyurur: İmam, ancak kendisine uyulması için vardır. Bundan dolayı o tekbir getirdiğinde siz de tekbir getirin. O tekbir getirmedikçe siz de tekbir getirmeyin. O rükû'a vardığında siz de rükû'a varın. O rükû'a varmadıkça siz de rükû'a varmayın. O ‘Semiallâhu limen hamideh’ dediğinde siz de ‘Rabbenâ leke’l-hamd’ deyin. O secde ettiğinde siz de secde edin. O secde etmedikçe siz de secde etmeyin (Buhârî, Ezân 51, No: 679; Müslim, Salât 82, No: 412; Ebu Dâvud, Salât 181, No: 972).
İmam selam verdikten sonra cemaat ile kendisi arasındaki irtibat sonlanır. İmamla birlikte selam vermek daha iyi olmakla birlikte, kalan duaları tamamlamak için cemaatin selamı geciktirmesinde bir sakınca yoktur. İmam teşehhüdü erkenden bitirip selam verirse cemaat salli-bârik ve me’sur duaları tamamlayıp daha sonra selam verebilir (Nevevî, Minhâcu't-Talibin s.97).