ABD destekli 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin hemen ardından bazı kesimlerin bilinçli bir şekilde İslami cemaatleri ve tarikatları hedef almasına STK temsilcilerinden tepki geldi.
FETÖ ve benzeri oluşumlar üzerinden İslami camiaların ve cemaatlerin hedef haline getirilmesinin ve saldırılmasının asla kabul edilemez olduğunu belirten Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep Şube Başkanı Ekrem Kaplan, bunun, üzerinde çalışılmış ve planlanmış bir proje olduğunu söyledi.
Kendisini dini bir oluşum kisvesi altında gösteren FETÖ üzerinden İslami cemaatlerin ve tarikatların hedef alınmasının kimseye bir faydasının olmayacağının altını çizen Kaplan, FETÖ gibi bir örgüt ile cemaat ve tarikatları aynı kefeye konulmasının dahi doğru olmadığının altını çizdi.
Konu ile ilgili olarak İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan Kaplan, 15 Temmuz'un toplum üzerinde yaşattığı bu psikolojik travmanın etkisiyle bütün cemaatlerin ve tarikatların FETÖ ile eş değer tutulmasının yanlış ve kabul edilemez olduğunu söyledi.
“İslam’a olan düşmanlıkları üzerinden cemaatlere ve tarikatlara saldırıyorlar”
FETÖ bahanesiyle cemaatleri ve tarikatları bilinçli bir şekilde hedef alanların, Türkiye toplumunun dinamiklerini ve çekirdeğini oluşturan İslami cemaatler ve tarikatların farkında olduğunu belirten Kaplan, “Bu yüzyıllardır böyledir. Kurtuluş savaşından tutunda Çanakkale savaşına ve yine 15 Temmuz darbe girişimine kadar; bu menfur olaylar karşısında durma eylemlerinde en ön cephede hep cemaatler, tarikatlar bulunmuştur. Çünkü cemaatler ve tarikatların İslami hassasiyeti, vatan sevgisi en ön safta yer almalarını sağlamıştır. Bunu, aslında iyi biliyorlar. Fakat İslam’a olan hazımsızlıkları, düşmanlıkları üzerinden cemaatlere ve tarikatlara saldırıyorlar. Kendilerinin ürettiği bazı grupları şu anda kendileri ‘cemaat’ ve ‘tarikat’ diye bize yutturmaya çalışıyorlar. Fakat İslam, Kur’an ve sünnet ortadadır. Kur’an ve sünnete uymayan insanları, Kur’an ve sünnet dışı yayınlar yapanların İslam ve İslami cemaat ile uzaktan ve yakından bir alakası yoktur. Bunlar kasıtlı ve bilinçli bir şekilde İslami cemaat ve tarikatlara saldırmak için sadece kendilerine malzeme çıkarıyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Bu saldırılar çok öncelere dayanan hazırlanmış bir projedir”
Bu saldırıların, aslında çok öncelere dayanan hazırlanmış bir proje olduğunun altını çizen Kaplan, şunları söyledi:
“Yani ümmetin başsız kalmasını sağlamak için hilafetin kaldırılması ile beraber başlatılan bir süreçtir, bir projedir. Çünkü öncelikle İslam düşmanları kendilerinin dünyaya egemen olmalarının önündeki engel olarak Kur’an’i bir yaşam tarzını gördüler. Önce halifeliği kaldırdılar. Sonra Kur’an-ı, Arapçayı kaldırdılar yani dilimiz değişti. İnsanlar cahil bırakıldı. Kur’an anlaşılamaz oldu. Bizim, İslami olan bütün değerlerimiz yavaş yavaş elimizden alınmaya başladı. Fakat Allah-u Teâlâ’ya hamdolsun, o günden bu güne Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Şeyh Said Hazretleri gibi gerek cemaatler ve tarikatlar gerek önder şahsiyetler bunların oyunlarını ve planlarını hep bozmuşlardır. Bundan dolayı onlar zindanlara atılmış, darağaçlarında asılmış, muhacerata zorlanmıştır. Müslümanlara karşı son olarak 28 Şubat’ta bir cadı avı başlatarak topyekûn bir saldırı ve imha hareketine giriştiler. Yüzbinlerce Müslüman bir gecede hedef haline geldi, binlercesi zindanlara tıkıldı ve İslami hassasiyetinden dolayı cezaevlerine atılan ve halen zindanlara olan insanlarımız var.”
“Kendi kokuşmuş düzenlerini yeryüzüne hâkim kılmak istiyorlar”
Doğu Perinçek'in cezaevinden çıktığı günü hatırlatan Kaplan, Perinçek’in “Cemaatlerin ve tarikatların kökünü kazıyacağız” sözünün arka planı olan bir söz olduğunu şimdilerde ortaya çıktığını söyledi.
Kaplan, “İşte Doğu Perinçek ve o fikirde olanlar bu insanları cezaevinde tutuyor. Doğu Perinçek cezaevinden çıkar çıkmaz ‘Biz cemaatleri tasfiye edeceğiz’ demişti. Bunun bir tek sebebi var. Bu ülkede İslam düşmanlığını kendisi için amaç haline getirmiş bu kokuşmuş zihniyet, önündeki en büyük engelin Müslümanlar olduğunu biliyor. Onların fitne ve oyunlarına gelmeyen cemaatleri kendileri için engel olarak görüyor. Dolayısıyla bu cemaatleri ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapmaktan da imtina etmeyeceklerdir.”
“Bu düşünce bizi daha çok üzmektedir”
İslami cemaatlerin bu ülkede tarih boyunca her zaman İslam düşmanlarının plan ve projelerinin önündeki en büyük engel olduğunu belirten Kaplan, devlet içerisinde özellikle 15 Temmuz sonrası daha etkin hale gelen İslam düşmanı zihniyetin bunu bildiği için ısrarla cemaatlere saldırdığını söyledi.
Kaplan, “Fakat içimizde daha muhafazakâr, daha İslami bildiğimiz insanların, yazarların, çizerlerin, bürokratların bu işe kanıp ‘bütün cemaatlerin tasfiye edilmesi gerekiyor’ demesi bu İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir. Bu düşünce bizi daha çok üzmektedir.” şeklinde konuştu.
“15 Temmuz’da topun ve tankın altına yatanlar cemaat ehli insanlardı”
15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı ilk sokağa çıkanların cemaatler ve tarikatlar olduğunu, hatta şehitlerinin çoğunluğunun cemaate ve tarikata bağlı insanlardan olduğunu vurgulayan Kaplan, “15 Temmuz’un 250 şehidini araştırın. Neredeyse birçoğunun ya bir cemaatin veya bir tarikatın bağlısı olduğunu göreceksiniz. Bunu biliyoruz. 15 Temmuz’da topun, tankın ve tüfeğin önüne yatanlar iman ve cemaat ehli insanlardı. Ama siz bugün kalkıp da şehit olanların cemaatlerini ve tarikatlarını ‘tasfiye edelim’ derseniz 15 Temmuz’un ruhuna da aykırı davranmış olursunuz. Bu tavır 15 Temmuz şehitlerinin kemiklerini sızlatmaktır.” diye konuştu.
“FETÖ, İslam’a saldırmak için bir bahanedir”
FETÖ'nün, Adnan Oktar ve grubunun asla bir cemaat olmadığını ve darbe girişiminin ardında olduğu gibi özellikle son günlerde belli çevrelerin bilinçli bir şekilde bütün cemaatlere yönelik bir düşmanlık başlatmasının asla doğru olmadığını belirten Kaplan, şöyle konuştu:
“FETÖ, İslam’a saldırmak için bir bahanedir. Gerek FETÖ gerekse de benzeri yapılar, İslami bir kaygı taşıyarak, İslami bir düşünceyle hareket eden yapılar değil. Bunu kendileri de çok biliyor. Ama İslam’a saldırmak için ‘Fethullah Gülen Cemaati, Adnan Oktar Cemaati’ gibi kavramlar kullanıyorlar. Bu söylem, İslami cemaatlere saldırmak için uydurulmuş bir projedir. İnşallah kendilerinin uydurduğu bu helvayı da kendileri yiyeceklerdir.”
“Cemaatler ve tarikatlar yüzyıllardır bu ülkenin manevi değerleridir”
Cemaatler ve tarikatların yüzyıllardır bu coğrafyanın ve ülkenin manevi değerleri ve dinamiklerinden olduğunu vurgulayan Kaplan, “Halkı ayakta tutan, bu ülkede insanların dini değerleri yasaklanırken, insanlar inançlarından dolayı hedef haline getirilip zindanlara tıkılırken canı pahasına dahi olsa toplumun ayrışmasını, toplumda fitne çıkmasını engelleyen ve manevi değerlerin yaşatılarak bu günlere gelmesini sağlayan bir noktada dahi olsa, dinin daha fazla istismar edilmesinin önüne geçen yine cemaatler olmuştur. O yüzden bu ülkede İslam’ın halen konuşuluyor ve yaşanıyor olması, yine Kur’an’ın, ezanların okunuyor olmasının arkasındaki en büyük güç cemaatler ve tarikatlardır.” dedi.
İLKHA