Cemaat uzun bir süredir İngilizce gazeteleri Today's Zaman üzerinden sert muhalefet yapıyor. Zaman'ın İngilizce eki Todays Zaman'ın yazarı Orhan Kemal Cengiz, Gezi olayları ve son TÜPRAŞ baskınını ele aldığı yazısında Başbakan Erdoğan’ın iktidardan nasıl düşeceğinin taktiklerini verdi.
TÜPRAŞ DENETİMİNE ELEŞTİRİ
“Erdoğan iktidardan nasıl düşer?” başlıklı yazıda, Gezi olaylarını değerlendiren Cengiz, Gezi olaylarında Divan Oteli'ni Gezicilere açan Koç’a ait TÜPRAŞ’a düzenlenen baskın ve yapılan denetimi eleştirdi.
"HERKES BU DENETİMİN NEDENİNİ İYİ BİLİYOR"
Erdoğan’ın Divan Otel sebebiyle otelin sahibi olan Koç Holding’e çok kızdığını ileri süren Cengiz yazısında; “Zira otel Gezi Parkı olayları sırasında protestoculara kapısını açmış ve onlara tıbbi yardımda bulunmuştu. Denildi ki bir ihbar mektubu üzerine grupa ait şirketlerden bazılarına vergi denetimlerine başlandı. Ancak herkes bu denetimlerin asıl sebebini çok iyi bilmektedir. Denetimle ilgili haberler medyaya yansır yansımaz şirketin borsadaki hisseleri milyonlarca değer kaybetti. Bence bu tarz bir gözdağı hiçbir şartta açık bir toplumda, hiçbir demokraside ve serbest piyasanın teşvik edildiği hiçbir sistemde kabul edilemez.” ifadesini kullandı.
ERDOĞAN'I DÜŞÜRMENİN FORMÜLÜ
Cengiz yazısının devamında ise seçimlere değinerek Başbakan Erdoğan’ın iktidardan nasıl düşeceğini anlattı. Buna göre Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirler AK Parti elinden çıkarsa Erdoğan'ın devrilmesinin önü açılacak.
TODAY'S ZAMAN'DA YAYINLANAN O YAZI:
Erdoğan iktidardan nasıl düşer?
Bütün bu sayacaklarım için yeni bir konsept geliştirmemiz gerekiyor: Başbakan Erdoğan Gezi Parkı protestolarındaki sözümona rolü dolayısıyla Türkiye’deki en büyük holdinge öfke duyuyor. Bu öfkesini de halka açık toplantılarda açıkça ifade etti ve şimdi de bu şirketler vergi denetmenleri tarafından soruşturuluyor.
Başbakan Erdoğan Divan Otel sebebiyle bu otelin sahibi olan Koç Holding’e çok kızdı. Zira otel Gezi Parkı olayları sırasında protestoculara kapısını açmış ve onlara tıbbi yardımda bulunmuştu. Denildi ki bir ihbar mektubu üzerine grupa ait şirketlerden bazılarına vergi denetimlerine başlandı. Ancak herkes bu denetimlerin asıl sebebini çok iyi bilmektedir. Denetimle ilgili haberler medyaya yansır yansımaz şirketin borsadaki hisseleri milyonlarca değer kaybetti.
Bence bu tarz bir gözdağı hiçbir şartta açık bir toplumda, hiçbir demokraside ve serbest piyasanın teşvik edildiği hiçbir sistemde kabul edilemez. Hemen her gün medyanın hükümet tarafından nasıl kuşatıldığını bu sütunlarda yazmaktayız. Bu, son güç gösterisinden sonra ise, Erdoğan’ın kendi gücü karşısında sadece medyaya diz çöktürmeyi istemekle kalmayacağı fakat diğer herkesi de kontrol altına almak istediği anlaşılıyor. Koç Holding tek başına Türk ekonomisinin yüzde 10′unu teşkil ediyor. Böylesi büyük bir şirkete yönelik bu gözdağı girişiminin açık bir şekilde kamuoyu önünde yapılması sonrasında, ülke genelindeki iş çevrelerinde yayılacak şok dalgasını tahmin etmek zor değil.
Bütün bu yapılanlara rağmen, Erdoğan’ın partisinde kendisine karşı hiçbir güçlü muhalefet emaresi görünmemekte… Bu çok enteresan zira ben Ak Parti’deki herkesin veya bu partiyi destekleyen bütün insanların Erdoğan’ın Gezi olayları sonrasındaki bu tavrını tasvip ettiğini düşünmüyorum. Bu tarz davranışlar ve buna benzer yaklaşımlar Türk ekonomisine ciddi zararlar verebilir. Yabancı yatırımlar ülkeyi terk etmeye başlayabilir. Bazı ekonomistler daha şimdiden “ani durgunluk sendromundan” bahsetmeye başladı ki bu AK Parti’yi ve Erdoğan’ı destekleyen iş çevrelerinde ciddi endişelere sebep olabilir. Ancak dediğimiz gibi buna rağmen bu çevrelerden de herhangi bir eleştiri duyamadık.
Bence küçük bir hareket büyük bir fırtınaya sebep olabilir. Sözgelimi AK Parti içinde muhalif kanatta bulunan biri İstanbul Belediye Başkanı olursa o zaman zincirleme bir tepki reaksiyonu başlayacaktır. Yani parti içindeki muhalefet İstanbul’da seçilebilir bir aday arkasında birleşirse, böylece Erdoğan’ın düşürülmesi için hızlı bir yol açılmış olabilir.
Erdoğan bütün bu sert ve keskin politikasıyla birlikte bu ihtimali de görüyordur. Bu arada Ak Parti’nin yerel ve genel seçimleri bir arada yapması da sürpriz olmayacaktır.
Her ne yapılırsa yapılsın eğer AK Parti Ankara'yı ve İstanbul’u alamazsa ya da oylarından büyük bir kısmını kaybederse Erdoğan bizzat kendi partisi içinde büyük bir muhalefet ile karşılaşacaktır ve biz de hep beraber şu anki birliktelik görüntülerinin gerçekten aldatıcı olduğuna şahit olabiliriz.