Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlarla ilgili uzlaşıya varmaya çalışıyor.
Bu kapsamda İsviçre'nin Cenevre kentinde her iki ülkenin dışişleri bakanları iki gün boyunca görüşmelerde bulunacak.
Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, kimyasal silah planının bir zaman kazanma taktiği olarak kullanılmasına izin verilmeyeceği belirtildi.
Amerikan ve Rus Dışişleri Bakanları İsviçre’nin Cenevre kentinde en az iki gün sürmesi beklenen Suriye görüşmeleri öncesinde kameraların karşısına geçti.
Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry, bu noktaya Şam rejimi üzerindeki askeri baskıyla ulaşıldığını, rejim üzerindeki baskının devam etmesi gerektiğini söyledi.
Beşar Esed gün içinde, Suriye'nin kimyasal silah antlaşmasına dahil olmasından bir ay sonra rejimin söz konusu silahlarla ilgili bilgi vereceğini söylemişti.
Kerry, Esed'in 30 günü bir standart olarak ortaya koyduğunu ancak süreçte böyle bir standart bulunmadığını söyledi.
Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar konusunda bir uzlaşıya varılması halinde, Şam yönetimine karşı düzenlenecek bir Amerikan saldırısına gerek kalmayacağını savundu.
John Kerry, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Cenevre’de basının karşısına geçtiği saatlerde, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf'da, Washington'da basın toplantısı düzenledi.
Bakanlık sözcüsü Harf, Türkiye ile hemfikir olduklarını, kimyasal silahların imhasının bölgedeki sorunları bitirmeyeceğini ifade etti.
Sözcü Harf, Amerikan yönetiminin Suriye’nin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne dahil olma sürecini zaman kazanma taktiği olarak kullanmasına izin vermeyeceğini de söyledi.
Marie Harf, "kimyasal silahlarla ilgili mesele oldukça karmaşık bir mesele ve bu sürecin zaman alacağını kabul ediyoruz" dedi ancak, Suriye ya da Rusya’nın oyalama taktikleri konusunda dikkatli olunacağını belirtti.
Marie Harf’in açıklamasında Washington yönetiminin Suriye ile ilgili duruşunu değiştirmediği, Beşar Esed’in ülkenin siyasi geleceğinin bir parçası olmaması gerektiği de vurgulandı.