Binali Bey ve İmamoğlu’nun televizyon programı üzerine yapılan yorumlar ve sonrasında gelişen Küçükkaya ve İmamoğlu’nun görüşmeleri çerçevesindeki gelişmeler, gündeme bomba gibi düştü.
Binali Bey, hatırlanırsa Uğur Dündar’ı tercih ettiğini söylediğinde gerekçesini de yani karşı tarafın eline koz vermemeyi dile getirmişti. AK Parti tabanı ise bu durumdan memnun değildi. Zira bu tavır duyarlılık demekse, neden İmamoğlu buna ihtiyaç duymuyordu. Yine de kraldan fazla kralcı olanlar, Binali Bey’in gerekçesini tevil etmekten geri kalmadılar.
Sonrasında Uğur Dündar’ın, basiretle mi yoksa farklı yaklaşımların etkisiyle mi olacakların kendisini yıpratmasına izin vermeyen ret tavrı, ihaleyi İsmail Küçükkaya’ya yığdı.
Bu Moderatör seçiminde de Binali Bey her zamanki siyasi centilmenliğini göstererek kabul etti. Tabi ki karşı cenah, Binali Bey kadar centilmen değildi. Çünkü yine kendi mahallesinden birini öne sürmüştü.
Ne diyebilirlerdi ki? Binali Bey’in yaptığı gibi onlar da karşı mahalleden bir Moderatör teklif ederek centilmenlik yapabilirlerdi diye düşünebiliriz. Yapmadılar. Neden? Çünkü Binali Bey centilmen! Kendi tabanını ret etme pahasına da olsa karşı mahallenin sahasında top koşturabilen, korkmadığını söyleyebilen biri! Her nedense İmamoğlu cenahının bu centilmenlik yarışında yeri yok. Bir türlü Binali Bey kadar centilmenlik sergileyemiyor da.
Hal böyle olunca golü yiyen AK Parti cenahı oluyor. Çok güvenilen Küçükkaya, İmamoğlu’yla görüşerek Binali Bey’le görüşmüyor. Şayet her ikisiyle beraber görüşüp program hakkında bilgi verseydi adilane olacaktı. Ama İmamoğlu’yla görüşüp Binali Bey’le görüşmemesi Binali Bey’in centilmenliğinin sonucudur. İnsan bu kadar centilmen olursa elbette bir yerden gol yer.
Her ne kadar Küçükkaya, Binali Bey’le telefonla görüştüğünü söylese ve Binali Bey de bunu red etse AK Parti ve Binali Bey, tabanının sesine kulak vermemekle büyük bir siyasi basiretsizlik gösterdiler. Bundan sonra tabanının ve cenahlarının sesine de kulak vermeleri menfaatlerine olsa gerek.
Aklıma ehliyet alırken kur hocamızın söyledikleri geldi: Siz çok iyi bir sürücü olabilirsiniz. Fakat karşınızdaki sürücüyü her zaman bir acemi olarak kabul edin. Ona göre davranın.
Böylesi programlar centilmenlik yeri değil, fırsatlar yeridir. Uygun bir şekilde değerlendirilmeliydi.
***
Mursi’nin kukla Sisi tarafından asılması gerçekleşmiş olsaydı, beklenti halkın tepkisini beraberinde getireceğini gösteriyordu. Normal bir ölüm gibi olması işine oldukça gelecekti. Nitekim öyle de oldu. Bir insanı asmak yerine şeytanca yavaş yavaş zehirlemek, yavaş yavaş öldürmek demektir. İlacından mahrum etmek, yemekten mahrum bırakmak ve zorlu sağlık sorunları olduğu halde bir an önce kriz geçirsin diye zorlamak, asmaktan beterdir.
Tarih; Mursi’yi rahmetle yad edecekken Sisi ve avenelerini zilletle kayda geçirecektir. Hep böyle olmuş, hep böyle süregelmiştir.
Umudumuz ve imanımız bizi sabırla yol almaya sevk ederken Firavunlar hep korku içinde yaşadılar. Ölmek kaybetmek değildir. Kazanmanın diğer adı olsa gerek.