Kısa sürede tüm dünyaya yayılan ve Türkiye’de de halen etkisini sürdüren Coronavirus salgını, hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Pandemi sonrasında her sektörde olduğu gibi çeyizlik ürünler satan esnaf da işleri düştüğü için zor günler geçiriyor.
Diyarbakırlı 30 yıllık çeyizci esnafı Hanifi Durmuş, özellikle hafta sonu kısıtlamalarından olumsuz etkilendiklerini belirtti:
Durmuş "Özellikle cumartesi ve pazar günleri memurlar ve hafta içi mesaisi bulunanlar alışverişe çıkıyordu. Fakat özellikle küçük esnafa uygulanan kısıtlamalar nedeniyle bayağı olumsuz etkileniyoruz. Kurumsal marketler ve alışveriş merkezleri gibi işletmelerin faydasına olan bu uygulama haksızlıktır." dedi.
Geçimlerini sürdürmekte güçlük çektiklerini ifade eden Durmuş, "Salgın nedeniyle düğünlerin ertelenmesi ve evliliklerin azalması nedeniyle çeyiz ürünlerine olan talep yüzde 80 düştü. Bizler vergi, kira ve çalışanlara yaptığımız ödemelerin yanında bakmakla yükümlü olduğumuz bir evimiz, ailemiz var." diye konuştu.
Fabrikalarda üretim kısıtlı olduğu için mal tedarik edemediklerini söyleyen Durmuş, "Tedarik ettiğimiz ürünler için önceden borçla çalışırken şimdi nakit ödeme yapmak zorunda kalıyoruz. Nakit sıkıntısı yaşadığımızdan dolayı da ürün alamıyoruz. Ben Ecevit dönemindeki krizi de yaşadım. Böylesi etkilenmemiştik o zamanlar. İşveren işçinin aylık ücretini ödeyemiyor ve aynı zamanda çalışanı çıkartması da yasaklanmış. O zaman devlet bu çalışanların maaşını ödesin. İşverenin buna takati yetmiyor." dedi.
"Yetkililer sadece zengine yardım etmesinler, küçük esnafı da görsünler"
Tüm ürün fiyatlarında ortalama yüzde 50 civarında artış olduğunu ifade eden Durmuş, asgari ücrete gelen zamla birlikte firma ve fabrikaların fiyatları arttırdığını vurguladı.
Durmuş, "Şu anda toptancı ve perakendeci esnafı arasındaki borç alışverişi kilitlenmiş durumda. Esnaf nerdeyse birbiriyle kavga edecek. Çoğu esnaf mahkemelik ya da icralık durumda. Bazen haftalarca siftah yapamıyoruz. Bizim elimizden bir şey gelmiyor. Yetkililerin bir an önce yardım etmesini bekliyoruz. Ama sadece zengine değil, fakire de yardım etsinler. Devlet zengini daha da zengin etme gayretindeyken bütün yük küçük esnafın üzerinde. Küçük esnaf kimsenin umurunda değil." ifadelerini kullandı.
Büyük işletme veya holdinglerin yıllarca ödemediği vergilerinin affedilip borçlarının silindiğini dile getiren Durmuş, küçük esnafın bir yıl ödemediği vergisi nedeniyle banka hesaplarının bloke edildiğini söyledi.
"Bu mağduriyetler 500 TL ile çözülmez"
Verilen kira yardımlarının yetersiz olduğuna dikkat çeken Durmuş sözlerine şöyle devam etti:
Şimdi kira yardımı adı altında 500 TL'lik destek sağlanıyor. Bu miktar neye yetecek ki? Bu ücreti hiç vermeseler de değişen bir şey olmaz. Bu mağduriyetler 500 TL ile çözülmez. Ayrıca bu küçük miktarı alabilmek için de şartlar koşuyorlar. Verilen destek kredilerini sonradan faiziyle birlikte tekrar geri alıyorlar. Borçları faizle birlikte erteletiyorlar. Esnaf iş yapamadıktan sonra faizle geri alınan bu borçların ne anlamı var ki?
Alışveriş için kurumsal marketlerin ön plana çıkarılmaya çalışıldığını iddia eden Durmuş, "Onlar hafta sonu kısıtlamasından muaf tutuluyor. Küçük esnaf sadece hafta içi kepenk açıyor. Kurumsal mağazalar gıdadan züccaciyeye ya da çeyize kadar her türlü ürünü sattığı için insanlar kısıtlama zamanında tüm ihtiyaçlarını buralardan alıyor. Böylelikle bize müşteri kalmıyor. Halbuki kısıtlamalarda bütün esnaf ya kepenk kapatmalı ya da hep beraber açmalı. Sonuçta 'Virüs küçük işletmelerde yayılıyor' diye bir kaide yok. Virüs mağaza ve alışveriş marketlerinde de yayılıyor." dedi.
Salgın sürecinde siyasi parti teşkilatlarının toplantı ve kongrelerine göndermede bulunan Durmuş, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
"Siyasi partiler kongrelerini kapalı ya da açık salonlarda yapabiliyorken halk düğünlerini aynı yerlerde bile yapamıyor. Bu durumda da birçok sektör olumsuz etkileniyor. Hükümetin tüm esnafa KOSGEB gibi kurumlar üzerinden destek vermesi lazım."