“Affeden ve afiyet veren” anlamına gelen “El-Afuv” Allah'ın güzel ismidir. Peygamber (sav) hadiste “Allah'tan affı ve afiyeti isteyin”(Tirmizi) buyurmuştur.
Af, bir şeyin izinin görülmemek üzere silinmesidir. Afiyet ise bunun yerine güzel olanın ikame edilmesi, kişinin sağlığına kavuşmasıdır.
Af denince akla daha çok suç ve kusur, afiyet denilince de genellikle sağlık akla gelir. Evet, insan hem affa hem de afiyete muhtaçtır. Af ve afiyet aynı bağlantıya sahiptir.
Görevinden “istifa etti” denir. Buna göre istifa eden biri hem af hem de afiyet istiyor demektir. Görevdeyken hata ve yanlışları varsa suçları affedilsin, yıpranmışlığı morali de afiyet bulsun diye görevinden ayrılmaz istifa eder.
Şimdi Türkiye'de af gündemdedir. Af, Allah'ın bir isminin tecellisidir. Elbette her zaman af olacaktır. Kapsamı, yetkisi, mahiyeti ayrı bir tartışma konusudur. Ama af her zaman yürürlüktedir.
Bir suçlu kendini affetmedikçe affedilmiş olmuyor. Dışarıdan suça getirilen af kişiyi zahiri manada ve nisbi olarak özgür bırakır ama insan kendini affetmedikçe vicdanen rahatlamadıkça afiyet bulmaz. Afiyet bulmadıkça da af edilmiş olmaz. Dolayısıyla gerçek manada özgürlüğe kavuşamaz. Bu nedenle insan kendini affetmeye çalışmalıdır. Bunun için vicdanını/gönlünü rahatlatmalıdır. Vicdanın rahatlaması için de tövbe etmesi, mağdur ettiklerine bir şekilde kendisini affettirmesi gerekir.(Bakara:178).
Hükümlü ve tutukluların bulunduğu yerlere “ceza ve tevkif evi” adı verilir. Aslında kısaca bunlara “afiyet evleri” denilmelidir. Çünkü suç bireyin, toplumun afiyetini bozar. Bu nedenle kişinin cezasını bulması afiyet bulmasına bağlıdır.
Herkes aslında afiyete muhtaçtır. Hele ki yargılama, hukuk sistemi adil değilse o zaman önce hukuk ve yargı afiyet bulmaya çalışmalı vicdanını rahatlatmak için önce kendini affetmelidir. Bu manada Türkiye'de sadece hükümlü ve tutuklular değil yargı sistemi yargı mensupları da af-iyete muhtaçtır.
Türkiye'de af gündemde ama afiyet gündemde değildir. Oysa afiyet her alanda olmalıdır. Mesela iktisadın da acilen af-iyete ihtiyacı vardır. Diyeceksiniz “ekonomik af-iyet” diye bir terim var mı? evet vardır.
Allah (c.c) “neyi infak edeceklerini soruyorlar, de ki affı infak edin”(Bakara: 219) buyurur. Burada af maldaki fazlalıktır. Ama insanlar sürekli fazla olsun daha fazla olsun diye çaba sarf ediyor. Demek ki insanın afiyeti bir yerde cömert olmasına bağlıdır. Ekonominin afiyeti almakla değil vermekle ölçülür. İnsanlar ne kadar alıyorsa o kadar afiyette olduklarını zannediyorlar oysa ilahi yasa tam tersini söylüyor. Affı verin ki afiyet bulasınız. Nitekim ekonomik sıkıntılar krizler alma hırsından, alamama endişesinden kaynaklanıyor. İnsanlar verme duygusuna sahip oldukça afiyet buluyor. Sıkıntılar sorunlar çözülüyor.
Siyasi-idari af yöneticilerin kendilerini vicdanen rahat görmeleridir.
Elhasıl sadece cezaevlerindekiler değil her kademede, yetkili yetkisiz herkes affa ve afiyete muhtaçtır.