Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce polemiğinden ziyade AK Parti ve CHP seçim stratejilerindeki tutumlarına dikkat çekmek istiyorum. CHP'den başlayalım: CHP-HDP paslaşmasının en somut örneği olması hasebiyle Hatay üzerinden baktığımızda HDP'nin buradan milletvekili çıkarmasını iyi okumak gerekir. Aslında sadece burada değil, 81 ilin aritmetiğine tek tek bakınca, çok daha fazla yerde bu paslaşmanın izlerini net bir şekilde görebiliyorsunuz. CHP seçmeninin bir bölümünde “Aman HDP barajı geçsin, biz üç beş vekil az çıkaralım, değilse Tayyip Erdoğan'ı cezalandıramayız” duygusuna sahip olanların bir refleks gösterdiği anlaşılıyor.
Yazının giriş bölümünün satır arasından şu manşeti çıkartabiliriz: HDP'yi Kürtler değil, Tayyip Erdoğan'ı devirmeyi, Mustafa Kemal'in askeri olmaktan daha önemli gören CHP seçmeni baraj üstüne çıkardı. Varsayılan bir denklem uğruna sivilleri öldüren, terör üreten, Türkiye'nin ve özelde bölgenin normalleşmesine engel olanlarla paslaştılar…
Diğer taraftan AK Parti, MHP etkisiyle de bölgede normalleşmenin tek aracı olan HÜDA PAR'a ittifak yolunu kapattı. Oysa HÜDA PAR “evet-hayır” referandumunda sandıklardan kıl payı “evet” çıkmasının ve bugün Erdoğan'ın başkan olabilmesinin yolunu açan en büyük faktördü. Bu sadece sayısal çoğunlukla ilgili bir durum değildir. Özellikle bölgede HÜDA PAR üyelerinin oy kullanılan sandıklara sahip çıkması 16 Nisan referandumunda “evet” sonucunun çıkmasının en büyük nedenlerinden biriydi. Bugün de Erdoğan'ın iki puanla yüzde elliyi geçmesi bu faktörün oluşudur. Bunu yaparken de hiçbir beklenti içerisinde olmayan HÜDA PAR'ın her seferinde milletin maslahatını düşünerek ve yeni bir sivil anayasanın önünü açmak adına Erdoğan'ı desteklemesi bir erdemliktir. Bu erdemliğe karşı AK Parti'nin, özelde Erdoğan'ın tavrı, “CHP kadar da mı düşünmüyor musun?” sorusunu doğuruyor.
Bir tarafta ifsat için çalışan malum yapıyı uçuran CHP, diğer taraftan ıslahı gaye edinen HÜDA PAR'ın elindeki elması görmezden gelen AK Parti. Bırakın bu cevherin tanınması, isminin duyulmaması için her türlü gayreti gösterdiler. Havuz Medya'sının küçük hesaplar peşine takılarak HÜDA PAR'ın oy pusulalarındaki logosunu bile saklama zelilliğine düştüler. Türkiye'nin normalleşmesini sağlayabilecek ve İslami kimliği ön planda olan HÜDA PAR'ın hem bölgeye hem de tüm Türkiye'ye vereceği şifalı reçetenin saklanması için her türlü gayreti gösterdiler.
Bütün bu girişimlerle birlikte adalet ve eşit haklar noktasında HÜDA PAR seçimlere girmesi durumunda çok daha fazla oy potansiyeline sahip olduğu görülmüş oldu. Baraj sorunu gibi bir adaletsizlik ortadayken HÜDA PAR'ın Türkiye genelinde aldığı oyların derin bir anlamı vardır. Özellikle batının tüm ilerinde aldığı binlerce oy, HÜDA PAR'ın Türkiye'de ciddi bir karşılığının olduğunu gösteriyor. Her ne kadar birileri bu tılsımı halktan gizlemek istese veya anlamak istemeyip “kendinden oy koparacak” gibi küçük hesapların peşine düşse de halk 24 Haziran'da bu şifalı reçetenin alımı için ilk adımı atmıştır… Netice olarak sol bloğun tüm kirli ittifakına karşı sağ blokun HÜDA PAR gibi normalleşmeyi sağlayabilecek bir figürü görmezden gelmesi ferasetsizliktir.