CHP, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerindeki başarısızlığa rağmen seçim sürecini önümüzdeki yıllara yayarak sürdürmekten yana…
Ancak CHP, bir tıkanmışlık yaşıyor. Oy oranını bir türlü bir düzeyin üzerine çıkaramıyor. Muharrem İnce'nin ulaştığı oy oranı ise CHP'nin içinde mühim bir kesim bir başarı umudu olarak görüyor. Bu umut, CHP'yi yeni arayışlara itiyor.
HDP, esasta ulusalcı sosyalist; siyasetteki dengi Doğu Perinçek'in Vatan Partisi olan bir parti…
Ama HDP, siyasete Erdal İnönü'nün Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ile Meclis yolculuğuna girdi, kendisini baştan itibaren Vatan Partisi çizgisinde değil, CHP çizgisinde tuttu.
HDP, o çizgide ancak yüzde 6'yı yakalayabildiğini görünce muhtemelen dış yönlendirmeyle, kendisini Türk solunun öne çıktığı, Kürtçülerin kendilerine siyaset zemini buldukları ama bununla birlikte bazı “yorgun/küskün İslamcıları” içine alabildiği bir “çatı parti” olarak sundu; uluslar arası ve ulusal medyanın yoğun desteğiyle oylarını hemen hemen ikiye katladı.
Ne değişmişti HDP politikalarında?
Aslında hiçbir şey.
Yani daha önce Mardin'in bir mahallesinde HDP belediyesi tarafından açılan bir “Halk Evi”nde ateizm aşılanıyordu da Altan Tan, HDP'de milletvekili olunca o “Halk Evi”nde Allah'tan, Peygamberden mi bahsedildi?
Ya da daha önce HDP, Yüksekova'nın genç kızlarını tesettürden uzaklaştırmak için Batı'nın her tür sosyal mühendisliğini icra ederken Hüda Kaya HDP yöneticisi olunca HDP, bu programı yürütmekten vaz mı geçti?
Veya HDP mensupları bizzat taziye evlerinde “şeytan yoktur, kader uydurmadır” diye konuşurken eski Müftü Nimetullah Erdoğmuş sayesinde bunları anlatmayı mı bıraktılar?
HDP daha önce BDP olarak ne ise o kaldı.
HDP, bu isimleri aldıktan sonra sadece başörtüsünde eskiye dönüş gibi hakkından gelemeyeceği ve kısa sürede gerçekleşme ihtimali bulunmayan hususlarda susmayı tercih etti.
Bu model aslında daha Mehmet Bekaroğlu gibi isimler CHP'ye alınırken CHP'ye uygulanmaya çalışıldı. Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ise başka bir boyuta geçti.
CHP, bundan sonra özde bir değişim geçirmeden ama “titizce planlanmış söylem”de kısa sürede başarılı olamayacağı ve dillendirdiğinde dindar seçmeni kendisinden uzaklaştıracak hususları dillendirmeyecek. Sembolik düzeyde kimi eski “yorgun İslamcı” ve milliyetçi isimleri çatısı altına almaya çalışacak. Bunun yanında Solun en ucuna kadar her rengi için parti teşkilatında çalışma imkanı oluşturacak. Buna bir de belki bir iki Kürtçü isim ekleyecek ve “çatı parti” iddiasıyla oylarını iki katına çıkarmak için çalışacaktır.
CHP'ye HDP modeli derken eşbaşkanlık gibi şekli hususlardan öte buraya bakmak gerekir.
Bu “söylem siyaseti” tutar mı? HDP açısından bir iki dönemdir tutuyor. CHP de şansını deneyecek.
Buna karşı çözüm, CHP'nin iktidar olmasını istemeyen ana kitlenin oyunu alan partilerin artık kalıplarından sıyrılmalarıdır.
Gençler bilinçlendirilmezse ve siyasette hâlâ bazı blokeler kaldırılıp dindar kesimin bütün renklerini Meclis'te ve belediyelerde temsili sağlanmazsa CHP'nin başarılı olması mümkündür.