Devlet Su İşleri (DSİ) 10'uncu Bölge Müdürlüğü tarafından Keban Barajından getirilen 200 bin pullu sazan yavrusu Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Göksu Barajı’na bırakıldı.
Göksu Barajına balık bırakma programına; Çınar Kaymakamı Selami Kaya, Devlet Su İşleri 10'uncu Bölge Müdürü Murat Dağdeviren ve Devlet Su İşleri şube müdürleri katıldı.
Göksu Barajına balık bırakma programından baraja bırakılan yavru balıklarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Devlet Su İşleri 10'uncu Bölge Müdürü Dağdeviren, bu yılsonuna kadar 4 milyon balık yavrusunu daha bölgedeki baraj göllerine bırakacaklarını ifade etti
DSİ olarak farklı faaliyet alanlarında çalıştıklarını söyleyen Dağdeviren bu çalışma alanlarının; taşkınların kontrolü, enerji üretme amaçlı barajların inşası, taşkın kontrol amaçlı yapıların inşası, sulama faaliyetlerinin yürütülmesi ve içme suyu faaliyetlerinin yürütülmesi olduğunu belirtti.
Dağdeviren, “Tabi biz bu faaliyetleri yürütürken yapmış olduğumuz barajlarda yöredeki insanlara, hem reaktif bir alan kazandırmış oluyoruz, hem de bu barajlarda yapmış olduğumuz balıklandırma ile ülkemizde iç sulardaki balıkçılık faaliyetlerini de zenginleştirmiş oluyoruz. Bu konuda da önemli çalışmalarımız yürütülüyor. Bugün Diyarbakır ilinin Çınar ilçesindeki Göksu Barajı’nda yaklaşık 200 bin adet pullu sazan yavrusunu Keban Barajı’ndan üretme çiftliklerimizden getirerek salıverdik. Onlar tabi büyüyecekler yetişecekler bu hem bölgedeki çitçilerimiz için, hem de yöre halkı için önemli bir gelir ve protein besin kaynağı oluşturacaklar.” dedi.
“Bu çalışmalar vatandaşlarımızın da faydasına olan çalışmalardır”
Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle çevrili olmasına rağmen, halkın çok fazla deniz ürünleri ile arasının iyi olmadığını söyleyen Dağdeviren, “Ama bu alışkanlığı kazandırmak, sağlıklı nesil elde etmek için onları balıkla mutlaka tanıştırmak gerekiyor. Diyarbakır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ama burada da bu faaliyetleri sürdürüyoruz. Bu yılsonuna kadar 4 milyon balık yavrusunu bölgemizdeki baraj göllerine bırakacağız; deve geçidi barajı olsun, Karakaya Barajı olsun tabi bu balıklandırma çalışmalarını yaparken su ürünleri mühendislerimiz çalışıyorlar, gayret gösteriyorlar. Yıl boyunca üretilen balıklar, uygun koşullarda ve o bölgenin florasını, faonasını bozmayacak türler, yine aynı şekilde o bölgeye bırakılıyor, bu konuda da ayriyeten bir hassasiyet göstermekteyiz. Doğal dengeyi bozmayacak yerli ve endemik türleri yok etmeyecek onların da önünü kesmeyecek türde, oraya uygun balıklar tercih ediliyor, limnolojik gerçekleştiriliyor. Bilimsel bir şekilde devlet su işlerinin içinde işletmeye şube müdürlüklerinin bünyesinde arkadaşlarımız bu çalışmaları yürütüyorlar. Bu çalışmalar bundan sonraki yıllarda inşallah gelişerek devam edecek. Bu çalışmalar vatandaşlarımızın da faydasına olan çalışmalardır.” ifadelerini kullandı.
“Maalesef bilinçsiz avlanma olaylarını görüyoruz ve basından takip ediyoruz”
Doğal akarsularda Merkez Av Komisyonlarının olduğunu ve avlanmanın yasak olduğu dönemlerde Merkez Av Komisyon kararlarına mutlaka uyulması gerektiğini hatırlatan Dağdeviren, “Akarsularda, çaylarda ve nehirlerde balık tutarken, onların yasaklamış olduğu bazı yasak balık tutmak gereçlerinin kullanmamak gerekiyor. Örneğin; bir tırıvırı denilen bir ağ tipi kullanıldığı zaman ve bunu çektiğiniz zaman bir kayaya yapışıyor, balıkların orada yumurtalarına zarar veriyor. Balıklar takılıyor, oradaki doğal yaşamı tahrip etmiş oluyorsunuz. Zaman içerisinde de bu tip malzemeler absorblaşmış kirlenme dediğimiz nehir içerisinde ve dere içerisinde telafisi mümkün olmayan başka sürüntü maddelerinde tutan bir etmen oluşturuyor. Tabi olta balıkçılığı için merkez av komisyonlarından alınan bir ruhsat var. Bilinçsiz avlanma olaylarını maalesef görüyoruz, basından takip ediyoruz. Örneğin; bir dinamit ile avlanma orada sadece birkaç tane o günkü tutacağı balığı düşünerek geri kalan bütün balıkları heba etmek, onların yumurtalıklarına, otlaklarına ve yaşam alanlarına tecavüz etme, bunlar gerçekten insani değerlere aykırı olan bir şey, gelecek nesillere bırakacak bir kaynağımızın olmayışı, doğayı bu denli hoyratça tahrip etmek insanoğluna yakışan bir davranış değil, o yüzden de bunu ilkokul çağından başlayarak mutlaka bütün gençlerimizi ve çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmeliyiz. Ülkemizde bu şekilde yetişmiş nesillerin oluşmasını sağlamalıyız.” diyerek tavsiyelerde bulundu.
Orman Su İşleri Bakanlığının yapmış oldukları çalışmalarda emniyet, ekonomi, estetik kurallarına uygun, bir şekilde gerçekleşmesi için her türlü direktifi verdiklerini söyleyen Dağdeviren, Orman ve Su İşleri Bakanının çabaları ile rekreasyon alanlarının oluşturulduğu, bazı baraj göllerinde su sporları yapıldığını, balıklandırma ve ağaçlandırma faaliyetlerinin yanında bakanlığın, her konuda çok çeşitli faaliyetlerinin olduğunu, gelir getirici ürünlerin var olduğunu ifade etti.
“Bunların hepsi kırsal kesimde yaşayan insanların gelirlerini artırmak ve ülkemizin refah seviyesini artırmak için”
Bütün çalışmalarında tek hedeflerinin ülkedeki kaynakları en güzel şekilde kullanarak, vatandaşların hizmetine sunmak olduğunu söyleyen Dağdeviren, Orman Su İşleri Bakanlığı olarak ellerinden geldiğini yaptığını ifade ederek, “Burada balıklandırma, gelir getirici ürün ama bakanlığımıza bağlı başka bir kuruluşta bal ormanları oluşturuluyor. Gelir getirici ormanlar oluşturuluyor, vatandaşlara bitki ağaç sertifikaları veriliyor, ücretsiz fidan dağıtılıyor, bunların hepsi kırsal kesimde yaşayan insanların gelirlerini artırmak ve ülkemizin refah seviyesini artırmak için yapılan çalışmalar, bu sebeple bugün yaptığımız çalışmaları biz önemsiyoruz bugünkü aslında sembolik bir törendi. Dediğimiz gibi 4 milyon balık bırakacağız ama bu şekildeki küçük adımlar ilerde bölgenin kalkınması için de olumlu gelişmelere sebebiyet verecektir.” ifadelerini kullandı.
İLKHA