Çınar’ı Çınarlıdan hiç dinlediniz mi?
Suyundan mı, yoksa huyundan mı nedendir bilinmez ama, Çınarlının kendine has Çınar’a sevgi patenti vardır! Dolayısıyla Çınarlıyı bilenler bilir. Bilmeyenlere tavsiyemdir, gidip görmeli… Bir Çınarlıyı, bulup bu bağlılığı ve sebeplerini ondan dinlemelidirler.
Çınarlı, adeta çınar ağacı gibi başı dimdik kökleri ta derinlerde olan, sevgisiyle saygısıyla bir albenisi olan şirin bir ilçemizin, bir o kadar şirin sakinleri… Öyle bir aşkla bu güzel topraklara bağlanmışlar ki, bir geceyi bile başka yerde geçirmeleri adeta muhaldir. Onların bu bağlılıkları Leyla’nın Mecnun’a, Ferhat’ın Şirin’e bağlılığından geri durmamaktadır.
Çınarlı adeta Çınar’a, yani bu şirin ilçeye, bu bereketli topraklara adeta mıknatısın demiri çektiği gibi bağlanmıştır. Memurluk veya başka sebeplerle kısa süreliğine başka memleketlere mecburen gitseler bile gözleri hep bu diyarlardadır. Ne yapıp edip bir yolunu bulup ata diyarına geri dönme mücadelesini ve hesaplarını yaparlar.
Bırakın yaşam sürecini, adeta vefatlarından sonra bile doğdukları yerde mezarlarının bir dikili taşlarının olmasını isterler. Çınar yani Xana Axpar aslında coğrafi konumuyla da sevenlerine kendisini görüp tanıyanlara çok şey anlatıyor sanırım.
Sağına heybetli Karacadağ’ı soluna tarihi Zerzewan kalesini almış, sırtını Amed’e yaslayıp önü kıbleye bakan Çınarım…