Son zamanlarda gazetelerin ve haber ajanslarının manşetleri ile televizyon haberlerinin ilk sıralarında yer alan cinnet haberlerindeki artış toplumsal yapıyı tehdit eder hale geldi. Cinnet ve intihar vakalarındaki artışın en önemli nedenlerinden birinin manevi boşluk olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bunun önü alınmazsa toplum olarak daha vahim bir durumla karşılaşılabileceğini belirtiyor.
Ruhsal sorunların doruk noktası olan cinnet, yani akıl kaçırma, olaylarında aile facialarının yaşanmasının yanı sıra çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Türkiye'de son 10 yılda 33 bin kişinin cinnet getirdiğine dikkat çeken uzmanlar, bunun sebepleri üzerinde çalışma yapılarak, bu sorunun önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
Farklı nedenlerle yaşanan cinnet olayları incelendiğinde, cinnet getiren kişinin, başta birinci derece yakınları olmak üzere tanıdığı ve tanımadığı birçok kişiye ciddi anlamda zararlar verdiği görülüyor.
İşte, Türkiye'de son birkaç yıl içinde yaşanan yüzlerce cinnet olayından birkaçı:
Aile fertlerini öldürüp, kedinin boğazını kesti
Karaman'da cinnet geçiren 19 yaşındaki N.A, annesini, babasını, ablasını ve kız kardeşini bıçaklayarak öldürdü. Evdeki kediyi de boğazını keserek öldüren N.A, kanlı elbiselerle hiçbir şey olmamış gibi rahat tavırlar içinde fırından ekmek almaya gitti. (31 Mayıs 2013)
Hamile eşini ve kızını öldürüp intihar etti
Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde cinnet getiren 34 yaşındaki M.E, hamile eşini ve 5 yaşındaki kızını bıçakla boğazlayıp öldürdükten sonra aynı yöntemle intihar etti. (22 Şubat 2015)
Eşini ve kızını öldüren polis intihar etti
İddialara göre, Konya'nın Ereğli ilçesinde bunalım sonucu cinnet getiren polis memuru H.K (43), eşi ve çocuklarını vurduktan sonra intihar etti. H.K. ile birlikte eşi ve 7 yaşındaki kızı hayatını kaybetti, 13 yaşındaki oğlu ise ağır yaralandı. Bu olay, Eti Mahallesi Deliklitaş Caddesi üzerinde bulunan sitede meydana geldi. (4 Nisan 2016)
18 aylık bebeğini duvara vura vura öldürdü
Amasya'nın Göynücek ilçesinde 20 yaşındaki A.I, 18 günlük bebeğini uzun süre ağlaması sonucu susturamayınca cinnet getirerek duvardan duvara çarptı. Kafasına aldığı darbeler sonucu kanlar içinde hareketsiz kalan bebek, annesi ve çağırdığı yakınları tarafından hastaneye götürülürken, yapılan bütün müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. (14 Ekim 2016)
Eşi ve 2 çocuğunu bıçakla öldürdükten sonra intihar etti
Adana'nın Sarıçam ilçesinde cinnet getiren A.K (44) , eşi ve 2 çocuğunu bıçakla öldürdükten sonra kendini iple asarak intihar etti. (20 Kasım 2016)
Cinnet getiren koca, tartıştığı eşini vurup, intihar etti
İzmir'in Buca ilçesinde 53 yaşındaki eşi Z.E. ile tartışan O.E (56), kendine ait tabancayla önce eşini vurdu, sonra tabancayı kendi kafasına dayayarak intihar etti. (8 Şubat 2017)
Eşinin teyzesini öldürdükten sonra intihar etti
Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde cinnet getiren bir kişi, tartıştığı eşinin teyzesini silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. (27 Şubat 2017)
Cinnet getiren polis, anne ve babasını öldürdü
Hatay'da 33 yaşındaki polis memuru M.Ö.E, beylik tabancasıyla 60 yaşındaki babası M.E. ve 54 yaşındaki annesi F.E'yi öldürüp, kendini bıçakla yaraladı. (24 Mayıs 2017)
Cinnet getiren güvenlik görevlisi ailesinden 5 kişiyi öldürdü
Muş Şeker Fabrikası'nda özel güvenlik görevlisi olarak çalışan M.C.A, evde yaşanan tartışma üzerine cinnet getirip av tüfeğini aldı ve 1,5 yaşındaki oğlu Musab ile eşi, kız kardeşi, ağabeyinin eşi ve amcasının gelinine rastgele ateş açtı. (8 Ağustos 2017)
Eşini ve 2 kızını öldürdükten sonra intihar etti
Avusturya'nın Hohenems şehrinde yaşayan Düzce Kaynaşlı nüfusuna kayıtlı 38 yaşındaki T.H, önce 33 yaşındaki eşini, daha sonra 4 ve 7 yaşındaki kızlarını bıçaklayarak öldürdü. T.H, eşini ve kızlarını öldürdükten sonra oturduğu binanın üçüncü katından atlayarak intihar etti. (17 Eylül 2017)
Evini ateşe verip, eşini öldürdü
Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde cinnet getiren 33 yaşındaki M.Ö, evini ateşe verip, 28 yaşındaki eşini bıçaklayarak öldürdükten sonra bileklerini kesip intihara kalkıştı. Ailenin 6 ve bir yaşındaki kızları ise dumandan zehirlenip hayatını kaybetti. (27 Kasım 2017)
Bir aile yok oldu
Kayseri'de cinnet getiren baba E.A, eşi ve 3 çocuğunu öldürdükten sonra ikinci kattaki evinin balkonundan atlayarak intihar girişiminde bulundu. (13 Aralık 2017)
Fertlerin yaşadığı ağır ruhsal çöküntülerin sonucu olarak ortaya çıkan ve en yakınlarını bile gözünü kırpmadan öldürmelerine yol açan cinnet vakalarını değerlendiren uzmanlar, birey ve toplumun huzuru için gerekli çalışmaların yapılmasının önemine dikkat çekiyor.
Türkiye'de son 10 yılda 33 bin kişi cinnet getirdi
Türkiye'de son 10 yılda 33 bin kişinin, Diyarbakır'da ise 2 bin kişinin cinnet getirip, intihar ettiğini belirten Dicle Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, "Diyarbakır'da cinnet getiren ve intihar eden kişi sayısı 10 yılda 2 bin 55 kişidir. Cinnet vakasında birinci derece etkilenen en az 3 kişi vardır. Bunlar; anne, baba ve cinnet geçiren kişidir. Bunu üçle çarparsanız oldukça yüksek bir rakam çıkıyor. İnsanlar bunu görmüyor. Binlerce insan, ihmalsizlik ve onlara gerekli değer verilmemesi yüzünden ölümle pençeleşiyor. Ülkemizde 10 yılda cinnet ve intihar edenlerin sayısı 33 bin 588'dir. Birinci dereceden etkilenecek kişileri 3 ile çarparsak 100 bin 739 kişi ediyor. Korkunç bir rakam. Bu rakamın önüne geçilebilir." dedi.
"Cinnet getirmenin temel sebeplerden biri iman boşluğudur"
İslami bir yaşamın olmaması, televizyon dizileri, ergenlik dönemi ve ekonomik sıkıntıları cinnet olaylarının en önemli nedenleri arasında sayan Kula, bunun temel sebeplerden birinin de iman boşluğu olduğunu vurguladı.
TÜİK verilerine göre, her kesimden insanlar arasında cinnet getirme olaylarının yaşandığını ifade eden Kula, bazı insanların ekonomik sıkıntıya düştükleri zaman ergenlik döneminde ahlaki değerlere aykırı bir eylem yaptıkları ve bunun toplum tarafından yadırganacağını, kabul görmeyeceğini algıladıkları zaman böyle bir eyleme başvurabildiklerini belirtti.
"Cinnet geçiren kişi psikolojik açıdan yalnızdır"
Kula, cinnet getirme nedenlerine değinerek, "Cinnet geçiren kişi psikolojik açıdan yalnızdır. Ergen ise kendisi gibi düşünen insanların olmadığını zanneder. Fakir ve borcu varsa 'Ben bu borçtan kurtulamam.' der. Son dönemde moda olan eşleri aldatma veya işsiz olma durumu; ergenlik döneminde kara sevda, televizyonlarda görmüş oldukları birtakım sahnelerden etkilenmesi… İyi bir insanı kaybettiği zaman onun tekrar telafisinin olduğunu, bir daha böyle bir değerle, sevgiyle karşılaşmayacağını düşünerek, kendisini kilitlemiş olur. Onun için bu şahıslara göre tek çıkar ve kurtuluş yolu vardır, o da hayatına son verme, cinnet geçirmektir." dedi.
Gençlerde cinnet getirenlerin birçoğunun bir film oyuncusundan etkilendiğini ifade eden Kula, bu gençlerin, kendilerini kahraman zannettiğine ve bu nedenle kendilerini o mağdurun yerine koyarak böyle akıl almaz bir hareketin içine girdiklerine dikkati çekti.
Cinnet getirenlerin yaşadıkları sorunların son noktasının intihar etmek olduğunu anlatan Kula, cinnet getirmeden önceki duruma işaret ederek, "Cinnet geçiren kişilerde bir ay öncesinden artık bazı şeyler zihne oturmuştur. İşsizse, aşırı borcu varsa, yoksulluk içerisinde veya tecavüze uğramışsa bu insanlar belli bir süre düşünüyor, bir çözüm yolu aramaya çalıyor. Meseleyi başkalarıyla paylaşmadıkları için sonucu cinnet geçirmede buluyor. Cinnet, aslında bizim yaşamış olduğumuz sıkıntıların, sorunların son damlasıdır." ifadelerini kullandı.
İslam toplumunda bu vakalar yaşanıyorsa dinin hayatımızda yeri yok demektir
Cinnet ve intihar gibi vakaların yaygın olduğu toplumun değer yargılarının, örf ve adetlerinin sorgulanması gerektiğini dile getiren Kula, şunları söyledi:
"İslam gibi mükemmel bir dine sahip olmuş toplumun bireyleri bugün intihar dediğimiz bir kavramı yaşamaktan çekinmiyorlarsa söylem olarak dinin hayatımızda bir izi yok. İntihar ve cinnetlerde paylaşım yoktur. Eğer biz başta kendi çocuklarımızla, akrabalarımızla ve çevremizdeki insanlarla düzgün iletişim içerisine girmiş olursak bireylerin bu tür sıkıntılarını başlangıcından itibaren çözme imkânımız olur. Cinnet geçiren insanlar bir ay öncesinden belli olur. Tutumlarında, konuşmalarında, simalarında değişim başlamıştır. Oysaki kendi dertlerini, sorunlarını bulamadıkları için artık sıkıntı başlamış olur. Günümüzde dindarlık sadece camide ibadetlerle sınırlı hale gelmiş. Cemaatler de sadece kendi fertleriyle ilgilendikleri için diğer insanlarla fazla ilgilenmiyorlar. Bu da bireylerin sorunları çözmesinde yeterli olmuyor."
Anne ve babalara büyük sorumluluk düşüyor
Cinnet seviyesine gelen kişinin; annesi, babası ve akrabalarıyla iletişime geçmesi durumda böyle vahim bir durumla karşılaşılmayacağını vurgulayan Kula, anne ve babanın günde yarım saat çocuklarıyla ilgilenmesi gerektiğini söyledi.
Ebeveynlerin çocuklarıyla olan iletişiminin öneminin altını çizen Kula, "Çocuklarınızın yüzüne bakarak, 'Ne yaptınız, ne var ne yok?' diye sorun. İnsanları yargılamaktan, çocuklarımızı baskı altına almaktan vazgeçerek anlamaya çalışmamız gerekiyor. Çünkü 24 saat içerisinde yarım saat çocuğunla ilgilenemezsen 23,5 saatin 8 saatini çıkarırsanız, 15 saat TV'de gördükleri şeyleri, telefondan, internetten duymuş oldukları şeyleri harmanlıyor. Bu da çocuğun hayatında ışık tutmuyor ve çocuğu karamsarlığa itiyor. Anne ve baba çocukları ile ilgilenmezse intihara kadar gider. Anne ve babalara tavsiyemiz, mutlaka önce kendi çocuklarıyla sonra çevredeki çocuklarla iletişim kurarak ilgilensinler."
"Cinnetin en önemli sebeplerinden birisi de kalpte oluşan boşluktur"
Cinnetin en önemli sebeplerinden birisinin de kalpte oluşan boşluk olduğunu ifade eden Kula, sözlerine şöyle devam etti: "Gerekli dini hassasiyeti ve duyguyu vermez, her şeyi görev, para, makamla ölçmeye çalışırsanız yarın onlarda da dini boşluk devreye girerek, intihara götürebilir. Yüz binleri bulan insanımız gözümüzün önünde cinnet geçirerek hayatına son veriyorsa arkasında ağıt yakmamız veya keşke dememiz sorunu çözmüyor. Diyarbakır'da yapılan istatistiklerde bu vakalar her yıl artıyor. Bu resmi olanı, daha birçoğu söylenmiyor. Çok daha değişik sebeplerle intihar edenlerin çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz."
Son olarak Kula, televizyon filmleri, şans oyunları ve sanal âlemdeki oyunlara dikkati çekerek, "Oyun kültürü kişiyi çıkmaza sokmanın başlangıcıdır. Oyun başladıysa çocuk içkiye ve kumara başlamış gibi olur. Ne zaman karşımıza çıkar bilemeyiz. Her insan intihar eder diyemem ama bu tür yollar çıkmaz yollardır. Devletin bunlara müdahale etmesi gerekir. Seyredilen filmlerde intihar özendiriliyor, sanki bir savunma mekanizması, sorunlardan kurtuluş gibi çok önemli gibi geliyor. Bunların kesinlikle diziler vasıtasıyla, camilerdeki hocalar ve diğer yetkili kişilerce yüksek sesle ifade edilmesi gerekiyor ki insan hayatı bu tür yollarla telef edilmesin. Bu, insana yapılmış en büyük kötülüktür. Bunların önüne geçilmesi lazım." şeklinde konuştu. (Emrah Deniz, Mehmet Çelik - İLKHA)