Cizre’de 2 ayı aşkın süredir devam eden sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar nedeniyle Gaziantep’e göç eden ve burada akrabalarının yardımı ile bir eve yerleşen 8 nüfuslu aile, yaşadıkları mağduriyeti dile getirerek kendilerine uzanacak yardım elini bekliyorlar.
Yaklaşık 45 gün önce ailesi ile birlikte Cizre’deki evini ve iş yerini terk ederek yanına aldığı birkaç parça eşya ile Gaziantep’teki akrabalarının yanına sığındıklarını ve daha sonra akrabalarının yardımıyla bir ev kiraladığını belirten 8 nüfuslu Cizreli ailenin reisi Y.Ü, “Çok zor durumdayım, bulduğum ev kira, kiramı ödeyemedim. İlk ay kiramı akrabalarım ödedi. Fakat onların da maddi imkânı yok. Şu an kimse bize sahip çıkmıyor.” dedi.
Çatışmaların yoğunlaşması ve aylarca süren sokağa çıkma yasaklarından dolayı bölge halkının çareyi göç etmekte bulduğunu söyleyen Y.Ü, sözlerine şöyle devam etti: “Kurşun sesleri ve sokağa çıkma yasağından dolayı evden çıkamıyorduk. Kurşun seslerinden korkuyorduk. Acaba çocuklarımıza bir şey olur mu endişesini taşıyorduk. Mecburen çareyi kaçmakta bulduk.”
“Kendi halkına zulüm ediyorlar”
Kendi halkına zulüm edenleri Allah’a havale ettiğini ifade eden Y.Ü, “Kesinlikle bunların Kürtlükle bir alakası yoktur. Kendi halkına zulüm ediyorlar. Eğer barıştan yana olmuş olsalardı. Kim olursa olsun biz onları desteklerdik. Eğer onlar kendi halkını düşünmüş olsalardı. Biz bugün burada perişan olmazdık. Kendi topraklarımızı terk etmek zorunda kalmazdık. Kendi halkına zulüm edenleri Allah’a havale ediyorum.” diyerek sitemde bulundu.
“Zor koşullarda çocuklarımızı boş bir arabanın kasasına koyarak Cizre’den çıktık”
Çatışmaların yaratmış olduğu olumsuzlukların halka büyük mağduriyet yaşattığını belirten Y.Ü, “Biz vatandaş olarak bu çukurlara müdahale edemedik. Çünkü bizim gücümüz yoktu. Devlette gelip onlara müdahale etmedi. Sonrada olaylar oldu. Arada biz vatandaşlar ezildik. Zor bir şekilde çocuklarımızı boş bir arabanın kasasına koyarak Cizre’den çıktık. Çok zor günler yaşadık. Gece havan topları, kurşun sesleri arasında kaldık. Her iki tarafta halkı düşünmedi. Herkes kendi çıkarlarını düşünüp ortada halk ezildi. Mecburen çareyi göç etmede bulduk. Cizre’den göç ederek Antep’e sığındık. Burada da çok yere başvurduk. Fakat kimse bize yardım elini uzatmadı.” şeklinde konuştu.
“Çatışmalar başlamadan önce çukurlar kazılırken kimse müdahale etmedi”
7 Hazirandan önce ve sonra sokaklarda ve cadde girişlerinde PKK’liler tarafından kazılan çukurlara ve oluşturulan barikatlara seyirci kalındığını belirten Y.Ü, “Eğer devlet zamanında önlem alsaydı, bugün olaylar bu dereceye gelmezdi.” diyerek şunları kaydetti: “Bu çatışmalar başlamadan önce çukurlar kazılırken kimse bunlara müdahale etmedi. Halk telefonla devleti arıyordu. ‘Gelin burada çukur kazıyorlar dediğimizde, bize bunlar kaç kişi, kimlerdir diye soruyorlardı’ biz ne bilelim. Ben bir vatandaşım, sana burada çukur kazıldığını söylüyorum. Sen gelip müdahale edeceksin. Bir vatandaş olarak ben müdahale edemem. Devlet hiçbir şekilde bunlara müdahale etmiyordu.”
“Kış ayları için hazırladığımız peynirleri çocuklarımıza yediriyorduk”
Sokağa çıkma sürecinde kimsenin kendilerine yardım etmediğini belirten Y.Ü, “Elektrikler kesilmişti ve sular akmıyordu. Ancak evde kalan gıdalarla kış ayları için hazırladığımız peynirleri çocuklarımıza yediriyorduk. Evde olan unla ekmek yapmaya çalışıyorduk. Günde bir-iki defa yemek yeme fırsatı bulabiliyorduk. Gerçekten o günlerde çok zor günlerdeydik.” diyerek, sokağa çıkma yasağı süresince yaşadıkları mağduriyeti anlattı.
Bu süreçte çocuklarının eğitimden de geri kaldığını belirten Y.Ü, “Benim 4 tane çocuğum okula gidiyordu. Bu yıl eğitimlerinden geri kaldılar. Benim maddi durumum o kadar iyi değil. Ben bir baba olarak çocuklarımı okutmak istiyorum. Bu yıl eğitimden geride kaldılar. Bu çocukların eğitimi ne olacak ne olmayacak bilmiyoruz. Hiç kimse bu konuda bize bir şey söylemiyor.” dedi.
İLKHA