Işık, ebeveynlerin çocukları için rol model olduğu bu dönemlerde özellikle daha dikkatli olmaları ve çocuklarının geleceğine olumsuz etki yapabilecek bir korku psikolojisi oluşturmamaları gerektiğini vurguladı.
Okulların sıkıntılı bir dönemde açılmış olması nedeniyle daha dikkatli davranılması gerektiğini belirten Işık, "Bilindiği gibi okullarımız fiilen 21 Eylül itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar doğrultusunda ilkokul birinci sınıf ve okul öncesi düzeyinde yüz yüze eğitime başladı. Yüz yüze eğitimi bu pandemi sürecinde daha ciddi manada ele almak gerekiyordu. Bakanlığımız Bilim Kurulu'nun da tavsiyeleriyle yüz yüze eğitime hazırlık yaptı. 'Okulum Temiz' çalışmaları kapsamında her türlü hijyen, dezenfektan üzerine çalışmalarını bitirdi ve bu çalışmalar doğrultusunda öğrencileri karşılamaya hazır hale geldi. Özellikle sonbahar mevsimi ile de vakaların tekrar hızla artışa geçtiği, belki de toplumun biraz daha gevşediği ve dikkatsizlik yaşadığı bu süreçten dolayı da arttığını söyleyebiliriz." dedi.
"Çocuğun okula karşı fobik reaksiyonlar geliştirebileceği bir dönem"
Okulöncesi ve birinci sınıf öğrencileri için pandemi sürecinde açılan okulların çocuklar üzerinde korku ve endişe uyandırmaması için anne ve babaların çok dikkatli olması gerektiğini dile getiren Işık, "Bu anlamda çocuklarımız pazartesi itibarıyla birinci hafta 1 gün, daha sonraki hafta 2 gün ve üçüncü haftada kontrollü olarak yüz yüze eğitime başladı. Tabii bu Bakanlığımızın da ifade ettiği gibi zorunlu, devamı gerektirmeyen, velilerin isteğine tabii bir durum. Ancak öğrencilerimizin okula başlamaları, okulla fiziksel olarak buluşmaları, öğretmenleri ile karşılaşmaları çok önemli. Çünkü ilkokul birinci sınıf ve anaokulu dönemi aynı zamanda çocuğun okula karşı fobik reaksiyonlar geliştirebileceği bir dönem. Bu anlamda okulu sevmesi, sevmemesi, aileden kopması veya bağımsızlaşması ile ilgili de ciddi bir süreç. Bu süreci de çok doğru değerlendirmek lazım." ifadelerini kullandı.
"Pandemiden dolayı toplumda ciddi bir tepkisel reaksiyon gelişti"
Ailelerin korku ve kaygılarını çocukların yanında dile getirmemesi konusunda uyarılarda bulunan Işık, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz pandemiden dolayı toplumda ciddi bir tepkisel reaksiyon gelişti. Bu reaksiyon bireysel, toplumsal, sosyal, ortak toplu yaşam alanlarına dair gelişti. Maske kullanımı, mesafe ve hijyen şartlarının yerine getirilmesi hususunda herkes gerekli hassasiyeti göstermek zorunda. Ancak bununla beraber pandeminin oluşturduğu bir kayıp, bir sorun hastalık süreci de var. Bu süreçle ilgili geleceğe dair kaygı ve endişelerde var. Ailelerimiz bu konuda çok daha dikkatli olmalılar. Özellikle okula başlayan, evden dışarı çıkan bu çocuklarına ait kaygı ve korku durumlarını arttıracak, pekiştirecek tavır ve davranışlardan sakınmalılar. Yani kendi iç dünyalarındaki korkularını, endişelerini çocuğun yanında çok rahat konuşmak, çocuğu bu konularda korkutarak dikkat edeceğine inanmak yanlış bir tavır ve tutumdur. Çünkü çocuk kendini kontrol etmekte zorlandığı bu dönemde, korkularla beraber okula giderse çok daha tehlikeli durumlar oluşur. Kendi iç dünyasında, kişilik gelişiminde, karakter oluşumunda beklenmedik süreçler oluşur."
Çocuklar, bu dönemde özellikle öğrenmesini ve sosyalleşmesinde akranların yardım ve desteğiyle geliştirdiğine dikkat çeken Işık, bu dönemin önemli olduğuna vurgu yaptı.
Işık, "Bunu bilmek, bu anlamda destek olmak lazımdır. Çocuklarımızın okula dair çalışmalarını, ödevlendirmelerini, velilerin de bu dönemdeki az bir zamanı okulda geçiren çocuklarımızın haftanın geri kalan zamanında çocuklara destek olmaları, okulla ilgili çalışmaları birlikte yapmaları, okulla ilgili olumlu iletişim ve konuşmalar geçirmeleri yararlı bir yaklaşım olacaktır. Bu yönleriyle ele aldığımızda tedbirler konusunda anlayış ve geleceğe dair bakış konusunda büyüklerimizin çocuklarımıza model olacağını unutmamak lazım. Çocuk bu dönemde öğrenmesini kopya usulü ile modelleme ile alır. Yani öğrenmeyi içselleştirmek, hazmetmek ya da bizim anladığımız manada anlamlandırılarak ele almak süreci değildir. Çocuğun kopyalama ve modelleme döneminde, çocuğun her şeyi alabileceğini unutmamak lazım. Bu anlamda da çocukla ilişkilerimizi daha dikkatli kurmamız, onun gelecekte de oluşturacağı kişiliğini şekillendirdiğimizi de göz önünde tutmamız gerekiyor. Tavır ve davranışlarımızı buna göre şekillendireceğiz ve şunu da unutmayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Bilim Kurulu bu anlamda gerekli çalışmaları, hazırlıkları yapıyor, tedbirleri alıyor. Okullar, Bakanlığı'nda gözetimi ve denetimi altında sürekli. Herhangi bir problem anında müdahaleye açık ortamlardır."
"Çocuğumuzu sınıfına kadar götürmek alınan tedbirleri ihlal etmek demektir"
Ailelerin pandemi konusunda alınan kurallara sıkı sıkı uyması gerektiğini belirten Işık, "Gelecekte de diğer sınıflarımızın okula devam edip, etmeyeceğini yine bilimsel veriler, gelişmeler ve süreç belirleyecek. Bakanlığımızın da bu konudaki açıklamalarını ciddiye almak ve takip etmek gerekiyor. Bu anlamda birinci sınıfları tekrar bir gözden geçirecek olursak, çocuklarımızın bu dönemde akran iletişimine, öğrenme ve sosyalleşme, kişilik gelişimi açısından ciddi anlamda ihtiyacı var. İkinci bir temel şey çocuklarımızın okul fobisi geliştirmemesi için modellemeye ciddi anlamda ihtiyacı var. Bütün öğrenmelerini de model ve kopya süreciyle kazandığını unutmamak gerekir. Bir diğer hususta okulla ilk buluşmalarını daha sevimli, daha içten istenilir bir an olarak yaşatmak gerekiyor. Bu konuda velilerimize de çok önemli uyarı şu. Çocukları okula getirip götürürken, lütfen kurallara uyalım. Okul bahçesi ve okula giriş konusunda yapılan sınırlamalara, konulan kurallara, bizler öncelikle uyalım. Çocuğumuzun elinden tutup da sınıfına kadar götürmek bu konuda alınan tedbirleri ihlal etmek demektir. Çocuğumuzun aile ile ilişkilerini, okulla ilişkilerini dengeli bir şekilde ayarlamak hepimizin temel görevi olmalıdır diye düşünüyoruz." dedi.