Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Âdemoğulları olarak türlü imtihanlarla sınanırız. Bu imtihanların belki en büyüğü, canımızdan bir can yaratılmamış olmasıdır. Diğer imtihanlarda insanların pek umurunda olmazken, çocuksuzlukla sınandığımız imtihanda evlilikten birkaç ay sonra başlar “Bebek yok mu?” soruları. Herkes bu konuyla o kadar ilgilidir ki. Artık ya herkesin kalbini kırıp susturursunuz ya da kendinizi onlara havale edip yıllar boyu kahırlarını çekersiniz. “Şunu ye, bunu iç! Şurada falan doktor var…” gibisinden…
Sözümün yanlış anlaşılmasından Allah’a sığınarak soruyorum: Bu dünya, çocuğun olmadığı için üzülmeye değer mi? Daha açık bir ifadeyle bu dünya, kendisine çocuk getirmeye değer mi?
Rabbimizin bize verdiği her nimet hem imtihandır hem de ahirette sorgu sebebidir. Çocuk da imtihanların en büyüğüdür. Buzdolabını neyle sildiğini sormaz Allah… Ama çocuğunu neyle beslediğini sorar.
Görüyoruz işte, kayıp çocuk haberlerini… Tabiri caizse şeytanın bile aklına gelmeyen vahşeti yapıyor insanoğlu. Kaçırılan, öldürülen, istismar edilen, alışveriş sitelerinde satılan, kanından uyuşturucu ve gençlik iksiri yapılan, organları kullanılan çocuklar…
Çocukken bakkala biz giderdik, evin küçük alışverişini biz yapardık. Sokaklar bizim sayılırdı, akşama kadar oynardık. Yoldan geçen arabalar bile bizi beklemek zorunda kalırdı. Birkaç çocuk birlikte beş altı sokak ötedeki parka giderdik. Tek korkumuz yaşı bizden büyük çocukların, salıncağı tapulu malı gibi kullanması olurdu. Şimdi ise evimizin karşısındaki parka bile çocuklarımızı yalnız gönderemiyoruz. Her anlarında yanlarında olmak zorundayız.
Çocuğu olmadığı için üzülen kardeşim! Sahi, çocuğun olsa hangi okula göndereceksin? Nerde nasıl bir eğitim aldıracaksın? Okuldan aldıklarını, onca işinin arasında her gün nasıl temizleyeceksin? Sen “Allah’tan başkasına eğilme, namaz dışında kimsenin önünde kıyama durma!” derken okullarda kıyamdan öteye geçen öğretilerden hiç rahatsız olmayacak mısın?
Çocuğunun zihnine adeta paslı bir çivi gibi çakılan ideolojilerden, eğlencelerle, şenliklerle sevdirilmeye çalışılan kötülüklerden ve kötülerden onu nasıl koruyacaksın? Buna dair bir hazırlığın ya da en azından bir derdin var mı?
Efendimiz(sav)’in “Evleniniz, çoğalınız.” hadis-i şerifini bir manada yanlış anladığımızı düşünüyorum. Çünkü sadece sayısal olarak çoğalmak değil, bilinçli Müslümanlar olarak çoğalmak önem arz eder. Hele bu devir öyle bir devir ki, ebeveynlerin çocuklarına karşı vazifelerindeki en ufak bir zafiyet, onları kaybetmeye sebep olacaktır.. Evleniniz, çoğalınız. Bir evi daha olsun Müslümanların. Bir evden daha Kur’an sesi yükselsin. Üzerine meleklerin indiği bir ev daha olsun. Kısmetse o evden cıvıl cıvıl çocuk sesleri, dili yeni dönmeye başlamış çocukların dua sesleri de yükselsin. Ama ağır imtihandır, lütfen şu devirde çocuk meselesi yüzünden kendinizi kahretmeyin.
Rabbim çocuğu olan ve olmayan tüm Müslümanların yardımcısı olsun.