kuşların ölümünü izliyorum
sigara külüyle kirlenmiş balkondan
ceviz ağacının en sağlam dalında yapılmış
içinde üç yavrunun olduğu yuvada
bir yavruyu kardeşleri atıyor yuvadan
sarı beyaz kirli kedinin
bir lokması oluyor
sadece izliyor annesi
kursağındaki yiyeceği
diğerlerine vererek
bir yavru da zayıf kalıyor
bacağı kırılan atın
sahibi tarafından vurulması gibi
dışlanıyor annesi tarafından
kaderin acısı
ya da acının kaderi yazılıyor
doğa kanununda
gözlerim bu acı manzarayı izlerken
çocuklar çıkıyor sokağa
ellerinde mor kuyruklu uçurtmalar
ve yüzlerinde
ölümü bilmeyen gülüşler
yüzü yokluğun tersimi olan bir çocuk
dışlanıyor aralarında
yuvadan atılan kuş
kediye bir lokma olurken
dışlanan çocuk
nefrete pay oluyor sokakta
aslında
çocuklar da çok zalim olabiliyor
çocuk ölümleri izliyorum ekranlarda
hem de çeşit çeşit renk renk
kimisi derisinin renginden ölürken
kimisi ırkından dolayı ölüyor
çiçekler şahitlik ediyor ölümlere
çelenk, demet ya da tek tek
elma kokulu katliama çelenk
Filistin’de yiten canlara demet
ülkemdeki ölümlere
tek bir çiçek şahitlik ediyor
çiçek ve ölüm
ne de tuhaf duruyor aslında
yaşaması için baktığımız çiçek
ölümlerimize şahitlik ediyor
ve çiçekleri de
çocuklar öldürüyor
acımasızca kopararak
bunca zulüm
yetişmiş beyinlerden geliyor
kemale ermiş yaşlardan
oysa unuttuk mu ki
hepimiz çocuktuk bir zamanlar