Çocukların araştırmacı, eleştirel ve analitik düşünme becerisi olan, etkili iletişim kurabilen, öz güvenli, sosyal becerileri olan, üretken, etik değerleri olan, çok yönlü, kültürel farkındalığı ve donanımı yüksek bireyler olması hedeflenir.
Eğitimde yenilikçi, bilimsel ve gelişimsel çalışmalarıyla fark oluşturarak önderlik etmeyi, öğrencilere tüketmekten çok üretmenin keyfine varabildiği bir ortam oluşturmayı, çocuk gelişiminde okul-aile iş birliğini önemseyerek, eğitimin tüm aşamalarında aileyi de sürece dahil etmeyi hedeflemeliyiz.
Çocuklarda öz saygının ve öz güvenin geliştirilmesi konusunda da aile ve okulun ortak dilde ve anlayışta olması çok önemli olduğu bir prenstir.
Öz güven, pek çok diğer özellikte olduğu gibi sadece akademik alanda değil, sosyal ve duygusal alanda da mutlu ve başarılı olmak için büyük önem taşır. Öz güveni desteklerken öncelikle çocuğun mizacını anlamak, daha sonra yaşına uygun sorumluluklar vermek, kendi görüşüne ve duygularına değer vermesini sağlayarak öz değerlendirme yapması için fırsatlar vermek, bireysel geri bildirim vermek, kendini tanıması ve duygularını ifade etmesi için alan oluşturmak çok önemli.
Geri bildirim verirken de önemli nokta, ödül vermek yerine gayretini, çabasını takdir etmek gerekir. Bu noktada ailelerin şunlara dikkat etmeleri gerekir:
1. Çocuğun mizacını ve ilgi alanlarını tanımaya çalışalım: Çocuğun öz güveni öncelikle ona en yakın olan ve en çok güvendiği kişilerin onun öz kaynaklarına saygı duymasıyla başlar. Onun karakteristik özelliklerini, güçlü yönlerini, gelişim ve ilgi alanlarını tanımaya gösterdiğimiz çaba, çocukta tanınmaya ve anlaşılmaya değer görülme hissi verir. Tabii ki çocuklarımız için her zaman en iyisini istiyoruz ancak bu ‘iyilik’, iyi oluş hali ile bağlantılı olmalı. Çocuğumuza onun güçlü olduğu ve ilgi alanları keşfetmemizi sağlayacak fırsatlar verelim.
2. Yaşına uygun sorumluluklar verelim: Çocukların öz güven gelişiminde en önemli adımlardan birisi yaşına uygun sorumluluklar alarak başarma hissini tadabilmesidir. Her bireyin güçlü olduğu alanlar olduğunu ve ne kadar çeşitli fırsat oluşturup, alan verirsek, bunları keşfetmenin o denli kolay olduğunu unutmayalım. Yaş- dönem özellikleri her ne kadar genel olsa da, çocukların beceri gelişim hızı birbirinden çok farklı olabilir. Onun yapabileceğini öncelikle kendisinin hissedebilmesi için başarıyı tadabileceği fırsatlar oluşturalım. Tabii ki herkes sürekli rahatlıkla yapabildiği işlerden tatmin olamayabilir, bu sebeple sorumluluklarının zorluk derecesini onu yakından gözlemleyerek, dengeli bir ölçüde artıralım.
3. Öz değerlendirmeye fırsat verelim: Öz güvenin önemli unsurlarından biri de iç motivasyondur. Dış motivasyon itici bir güç olabilir ancak kalıcı ve sağlıklı bir öz güvenden bahsediyorsak birey önce kendi yaptığı işten memnun olmalıdır. Bunun için de düzenli bir şekilde yaptığı işleri, gününü ve kendini değerlendirmesi için fırsat verelim, onun görüşünü alalım. Bu noktada unutmayalım ki bir çocuğun bilgi ve deneyim repertuarı yaşadıkları ile sınırlıdır. Bu sebeple çocuğun bir kez deneyimlediği bir durumu, o hoşnut olmadığı için başarısız veya olumsuz olarak değerlendirmek doğru olmaz. Örneğin günü sonlandırırken ‘Bugün neyi iyi yaptım? Beni ne mutlu etti? Ne şaşırttı? Neyi daha iyi yapabilirim? Bunun için ne yapmalıyım?’ gibi soruları kendine yöneltmesi için fırsat vermek ve bu süreçte yargılamadan onları dinlemek önemli bir başlangıç olacaktır.
4. Geri bildirimlerde bulunalım: Yetişkinlerin verdiği geri bildirimler çocukların öz güven duygusu geliştirmesinde çok önemli bir rol oynar. Burada kullandığımız dilin ve üslubun yapıcı olması, yargı ifadelerinden uzak olması ve uygun zamanda, doğru bir ortamda verilmesi çok önemlidir. Burada geri bildirime ve dış onaya bağımlılık yaratmamak adına önce çocuğun kendini değerlendirmesi için fırsat yaratmaya, daha sonra görüşümüzü ve gözlemlerimizi somut olarak ifade etmeye ve ona yaptığı şeyi geliştirmek için inancımızı hissettirebilmeye özen gösterelim.
5. Duygularını ifade etmesi konusunda cesaretlendirelim: Duygularımızı tanımak ve doğru ifade edebilmek öz güven duygumuzu arttırıcı bir etmendir. Anne baba olarak önce bizlerin duygularımızı ifade ediyor olması, çocuklar için rol model teşkil edecektir. Belki akşam yemeğinde ‘Günün nasıl geçti? Neler yaptın? Ne hissettin?’ gibi soruların öncesinde kendi günümüzün nasıl geçtiğini, neler yaptığımızı, bizi nelerin şaşırttığını, nelerin üzdüğünü paylaşmamız, onun da bizimle ve diğer kişilerle duygularını paylaşması için kapı aralayabilir.
6. Çabalarını takdir edelim: Çocuğunuz oyun sırasında veya günlük aktivitelerinde bir şeyi başardığında 'Harikasın, aferin!' demek yerine 'Ne kadar uğraştın bunu yapabilmek için' gibi cümleler kurmak onu motive ederken başarısızlığa olan tahammülünü de artırır. Ondaki doğal merakı uyanık tutacak olanaklara açık olmak ve onun ilham alacağı kişilerle tanıştırmak, her ne yapılıyorsa yaptığı işte veya alanda gayret sonucunda kazanılan başarı öykülerini paylaşmak bunlardan bazıları olabilir.