MARDİN – 90’lı yıllarda İslami davadan Mardin’in Nusaybin ilçesinde tutuklanan Kadri Can’ın annesi Erzane Can İlke Haber Ajansına konuştu.
Oğlu Kadri Can’ın 8 Mart 1992 yılında tutuklandığını hatırlatan Erzane Can, oğlu evden alınırken baskına gelen polislerin namaz kılmasına bile izin vermediğini söyledi
Erzane Can daha sonra, “Oğlum götürülürken ben ona ‘Seni Allah’a emanet ediyorum’ dedim. Gelen polislerden birisi ‘Teyze oğlunu iki saate getireceğim’ dedi. Ama değil 2 saat, 22 yıldır oğlum suçsuz yere tutuluyor.” dedi.
Oğlunun evden alınıp ağır işkencelere maruz bırakıldığını vurgulayan Anne Can şunları söyledi: “Oğlum Kadri Can evden alındıktan sonra bir ay 10 gün gözaltın da işkence gördü. Bu işkencelere maruz kalanların bazılarında ağır hastalıkların çıktığı ve bazılarının gözünü, bazılarının konunun kestiği söyleniyordu. Bende oğlum cezaevine götürüldükten sonra onun yanına gittiğimde onu kontrol amaçlı koridorda üç kez yürüttüm, bir yerine bir şey yapmışlar mı diye.”
21 yılda 6 cezaevi değiştirdi
Oğlunun 6 cezaevi değiştirdiğini söyleyen Erzane Can; “Oğlum Tutuklandığında 18 yasındaydı, liseyi bitirmiş üniversite hazırlığı yapıyordu. Cezaevine konulduğunda birçok sürgün yaşadı. İlk tutuklamada Bingöl Cezaevine alındı orada üç yıl yattıktan sonra oradan Mardin Cezaevine getirildi. Burada 6-7 yıl kaldı. Buradan da sürgün ettiler ve Diyarbakır Cezaevine görürdüler, orda ise 5 yıl yattı. Tabi cezaevi sürgünleri durmadı. Diyarbakır Cezaevi’nden Siirt Cezaevine götürdüler. Orada iki buçuk yıl yattı. Son olarak bizden kilometrelerce uzak olan Ordu Cezaevine götürüldü. Ordu Cezaevi’nde yaklaşık iki yılını doldurdu. Ordu’ya sadece oğlumu görmeye sadece bir defa gidebildim.” İfadelerini kullandı.
Bir yıldır oğlumu göremiyorum
Çeşitli hastalıkları olduğunu söyleyen Can; “Oğlum cezaevine girdikten sonra ben iki yerimden ameliyat oldum. Bu yüzden uzak yolculuk yapamıyorum. Yolun uzunluğundan gece yola çıkıyor ve gece dönüyoruz. Eğer onları bırakmayacaklarsa bile isteğimiz odur ki bize yakın bir yere almalarıdır. Bir yıla aşkın ben oğlumu görmedim en son gidişimde yolun bozuk ve yorucu oluşundan dolayı oğlum sağlığımdan endişelenip artık gelme dedi. Biz oğlumun yakın bir yere sevk edilmesi için babası ameliyat esnasındaki kalp fotoğraflarını ve sağlık raporlarını davasına bakan mahkemeye verdik. Ama bir sonuç alamadık.” İfadelerine yer verdi.
Cezaevinde sarılık hastalığına yakalandı
Oğlunun cezaevinde sarılık hastalığına yakalandığını söyleyen Erzane: “Benim oğlum Bingöl Cezaevi’ndeyken sarılık hastalığına yakalandı. Ama bana hiçbir zaman kaldığı yerle veya farklı bir konuda herhangi bir sıkıntısını söylemezdi. Benim üzülmemem için sıkıntılarını benimle paylaşmazdı, bende onun üzülmemesi için hiçbir sıkıntımı onunla paylaşmıyordum. Bingöl’de iken benden kalitelisinden pekmez ve bal istedi ama hastalığından söz etmedi. Mardin’e gelene kadar... O görüşüne yeğeni de gelmişti ve benim anlamam için Türkçe bana bal ile pekmez getir dedi ve hayırdır bir hastalığın var mı diye sorunca da sarılık hastalığına yakalandığını söyledi. Bu Hasatlığa karşı 4 yıl tedavi gördü ve ben hastalığın geçtiğine inanmıyorum ve hala sürdüğüne inanıyorum.” Şeklinde devam etti.
Yıllar sonra yeğenlerini görünce gözlerinden yaş aktı
Cezaevinde uzun süre kaldığı için kendisinden sonra doğan yeğenlerini tanımadığını söyleyen Can: “Bir gün görüşüne giderken yeğenlerini de yanımda götürmüştüm. İçeri giderken onlara benden uzak durmalarını tembihledim ve içeri girdim. Oğlum; sen tek mi geldin diye sordu. Bende yok, gözünü gezdir bak oralara dedim oda gözünü gezdirdi ama tanıyamadı. Yeğenlerinden birisi amca deyinceye gözlerinden yaşlar geldi ve bu kadar uzun yılar geçti mi oysa ben dün girdim sanmıştım diye söylendi. Ben hayatımda ilk kez gözlerinden yaşlar geldiğine şahit olmuştum bana anne artık yeğenlerimi bile tanıyamıyorum dedi. O yakalandıktan sonra doğanlar bile evlendi.” Diyerek mağduriyetlerini dile getirdi.
Hz. Yusuf filmini izlediğimde çok duygulandığını söyleyen Erzane Can: “Hz. Yusuf filmini izlerken özellikle cezaevinde çektiği işkenceleri izleyince yıllarca çocuklarımıza yapılan işkenceler gözlerimizin önüne geliyor.” Diyerek oğlunun özlemini dile getirdi.
Çocuklarımızı görmek istiyoruz
Artık dünya gözü ile çocuklarını görmek istediğini söyleyen Can son olarak şunları söyledi: “Biz çocuklarımızın gençliğini görmedik daha çocuk yaşta cezaevine girdiler ve simdi ise saçları ağırmış. Biz hayatta iken onları görmek istiyoruz. Devlet içerisinde en iyisi Recep Tayip Erdoğan’dır. Benim ondan da şikâyetim var; biz diyoruz biz Müslümanız aynı kıbleye yönelip aynı kelimeyi şahadet getiriyoruz. Yirmi yıl cezaevinde kalan bir insanının annesi var babası var bu anne baba yaşıyor mu yaşamıyor mu hangi sıkıntılar içerisindeler ben bunları düşünmeyen birinin Müslüman olduğuna inanmak istemiyorum. Eğer Müslüman olsaydılar yirmi yıl bir insanı cezaevinde suçsuz bırakmazdı. Aileleri ne yapıyor ne yiyor ne içiyor çalışanları var mı yok mu diye düşünürdü. Biz hakkımızı Allah’ havale ediyoruz.” Diye kaydetti. ( Halil Akbalık/ Cihat Şayık - İLKHA)