Amerika’nın başını çektiği Haçlı koalisyonu, yıllardır Müslüman kanı döküp İslam beldelerini harabeye çeviriyor. Son on yıllık periyotta ABD ve Haçlı mahreçli vahşet, korkunç boyutlara ulaştı. Bu katliamların ortak noktası, hedefteki mazlumların Müslüman oluşudur. Batılıların direkt olarak yaptıkları katliamların yanı sıra, senaryosunu yazıp taşeronlarına havale ettiği katliamların neticesinde de yine yüz binler hayatını kaybetti.
ABD, ya ülkeleri fiili olarak işgal etti ya da dolaylı olarak kurduğu terör şebekeleri vasıtası ile bu katliamları işbirlikçilerinin de yardımı ile gerçekleştirdi.
Bütün bu katliam ve vahşetten en fazla çocuklar ve kadınlar etkilendi.
Son yıllarda her İslam beldesinde insansız hava araçları ile katliam yapmayı adet edinen iki eli kanlı ABD, bu yolla on binlerce Müslüman’ı katletti. Yine bu katliamlarda da binlerce kadın ve çocuk öldü. Adeta tüm İslam coğrafyası bu yolla havadan işgal edilmiş. Hiçbir hukuk ve kaide tanınmadan ve devletlerin bağımsızlıkları göz ardı edilerek, istenilen her ülkede herhangi bir hedefe saldırı düzenlenebiliyor. Bu terör saldırıların hedefi bazen düğün konvoyları, bazen tarlalarında çalışan köylüler, bazen de hiçbir şeyden haberi olmayıp evlerinde oturan aileler olabiliyor. Bazen bir aile tüm fertleriyle, havadan gelen bu vahşetin kurbanı olabiliyor.
En son, geçenlerde Afganistan’ın Pervan kentinde sivil Müslümanlar, ABD uçaklarının hedefi oldu ve 15 mazlum, bombalarla paramparça oldu. Katledilenlerden yedisi çocuktu. Her zaman olduğu gibi yine mazlum Müslüman çocukları haçlı bombaları ile katledildi. Minik bedenler Haçlı vahşetinin kurbanı oldu. Ümmet olamayışımızın bedelini yine çocuklarımız ödedi.
Bu katliamın ardından öldürülenlerin Taliban savaşçıları olduğu iddia edilmişti. Mücahitlerin sözcüsü ise, bölgede meydana gelen çatışmada NATO kuvvetleri ve işbirlikçi Karzai askerlerinin aldıkları darbeden sonra sivilleri bombardımana tutup katlettiklerini o zaman söylemişti. Yani Haçlılar, hem kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu sivilleri katlediyor, hem de bu silahsız mazlumlara “terörist” diyor.
Geçen sene, Amerikalı belgesel film yapımcısı ve araştırmacı-gazeteci Robert Greenwald, insansız uçak saldırılarını ele aldığı son çalışması ile bu zalim ve menfur saldırıların küçük kurbanlarını ele almıştı.
Pakistan ve Yemen’de insansız uçak saldırılarını yaşamış çocuklarla konuşan Greenwald, saldırıların çocuklar üzerinde derin etkiler bıraktığını belirtmişti. Bu iki ülkede birçok çocuğun ABD insansız hava araçları tarafından gerçekleştirilen saldırılarda öldüğünü belirten gazeteci, hayatını kaybeden çocukların bazılarının isimlerini ve görüntülerini ekrana taşımıştı. Saldırılardan kurtulan çocukların ise ciddi travmalar yaşadığını anlatan Greenwald, insansız uçakları gören ya da seslerini duyan çocukların çığlık atmaya başladığını söylüyordu. Yani katledilenlerin yanı sıra, yaşayan çocuklara da hayat zehir edilmiş. İslam ile savaşı, yeni bir konsept olarak benimseyen ABD öncülüğündeki küresel Haçlı şebekesi, Müslüman halk üzerinde tam bir terör estiriyor. Bu cürümlerine gerekçe olarak da hemen kirli ve meşum çıkınlarından o meşhur kelimeleri çıkarıveriyorlar:
“İslami terörle savaş ve halklara demokrasi getirme…”
Bu terör eylemleri Amerika için adeta bir hak olarak görülmektedir. Bu katliam dalgası her an her yerde birilerini yakalayabilir. Bir apartman yerle yeksan edilebilmektedir içinde kim olduğuna bakılmaksızın. Özür dilemek her zaman tenezzül edilen bir olay olmasa da, dilendiği zaman adeta büyük bir lütuf olarak görülüyor. Her şeye rağmen eğer tenezzül edilmişse, bir özür ile bütün mesele kapatılıyor. Çoğu zaman bu bile fazla görülüyor Müslüman mazlumların dökülen kanları ve parçalanmış bedenleri için. İşte terör devleti Amerika’nın gözünde dökülen Müslümanların kanının diyeti ancak bu kadardır.
Özellikle Pakistan, Afganistan, Somali ve Yemen’de 2002-2013 yılları arasında düzenlenen bu saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere on binlerce Müslüman katledildi.
Bal arılarının takılıp kaldığı, eşek arılarının ise delip geçtiği uluslararası hukuk sistemi; bu zulme karşı herhangi bir yaptırıma sahip değil. Hatta yaptırım bir yana bu sistem, çoğu zaman bu katliamların kurumsal çatısı oluyor.
Kimse yüzünü çevirip de bakmıyor bu mazlum ve Müslüman çocuklar niye öldü diye. Bu masum çocukların vahşice bombalarla paramparça edilmesi hangi konsept ile açıklanabilir? Dünya kör, dünya sağır… Müslümanlara gelince onların, bedenleri paramparça edilmiş bu çocuklardan çok daha önemli işleri var. Bazı coğrafyalarda ise birbirlerini boğazlamak ve tekfir etmekle meşguller.