Ünlü psikolog Erikson'un psikososyal gelişim kuramı sekiz evreden oluşmaktadır. Birinci evre; temel güvene karşı güvensizlik. Bu yazımda, bu evreden yola çıkarak güven duygusunun oluşumunu analiz etmeye çalışacağım.
Bu evrede bağlanma ve duygusal yakınlık önem taşımaktadır. Bağlanmanın temeli burada atılmaktadır. Aynı zamanda güvenin temeli de, bu evrede atılmaktadır. Güven için en önemli unsur tutarlılık ve kestirilebilirliktir. Annenin davranışları kestirilebilirse çocuk dünyaya güvenle bakar, fakat anne tutarsızsa ve davranışları kestirilebilir değilse, çocuk tedirgin olur, her şeyden korkan ve zarar görme endişesi içinde biri oluverir.
Bebekler dünyaya geldiklerinde isteklerini ağlayarak dile getirirler. Bu istekler karnının doyurulması, altının temizlenmesi ve ortam sıcaklığının ayarlanması gibi isteklerden oluşmaktadır. Bu isteklerin giderilmesi sürecinde vaktinde ve yeterince karşılanması güven duygusunun temelinin atıldığı evredir. Bu ihtiyaçların vaktinde ve yeterince karşılanmaması da güvensizlik duygusunun oluşmasına neden olur.
Bebekliğin ilk iki yılında anne kendisini ne kadar çocuğa bırakırsa, çocuk da kendisini anneye ancak o kadar bırakabilir. Bebeklerin hayatlarında anneleri en önemli kişi olarak yer alır. Bebekler her türlü ihtiyaçlarının giderilmesinde anneye bağımlıdır.
İnsanoğlu dünyaya diğer canlılara oranla daha savunmasız bir şekilde gelirler. Birkaç refleks dışında kendilerinin zararlara karşı korumak için doğuştan yeterli özellikleri yoktur. Bu da bebeği anneye bağımlı kılar, bebeğin bakımı korunması ve birey olarak sevgi ve kabul görmesi anne ve babanın sorumluluğundadır.
Çocuk, annesini dünya olarak görür ve anne ile arasında oluşacak bir güvensizlik, çocuğun dünyaya, yani; hayata da güven duymasını engeller. Anne ve baba ile kurulacak olan güven duygusu, yetişkinlikteki özgüvenin tohumudur. Kısacası temel güven duygusu psikolojik sağlığın ön koşuludur diyebiliriz.
Güven duygusunu oluşturan etmenlerin başında annenin bebeği emzirmesi gelir. Malumunuz anne sütünün fizyolojik faydaları saymakla bitmez. Burada daha çok anne sütünün ruhsal gelişimine odaklanmalıyız. Bebek anneden süt emerken aslında huzur emiyor. Anne bebeği emzirirken eli ile okşaması, göz teması kurması ve bebeği ile konuşması bebekte güven duygusu oluşturan birincil etmenlerdir. Bu durumun tam tersi olarak anne bebeği emzirirken sinirli, isteksiz, tahammülsüz ise bebekte güven duygusu yara alır.
Annenin bebeğine gülümsemesi, dokunması, sakin ve sabırlı oluşu bebekte şu algılamaları meydana getirir: Huzurluyum, güvendeyim, değerliyim ve sevilmeye layığım. Özellikle ilk iki yılda oluşacak güven bağı çocukta sonraki yıllarda da sevgi dolu başkalarına değer veren, kendi sahip olduklarını önemseyen ve gelişime açık bir çocuk olmasını sağlar.
Bebeğin önemli duygusal gıdalarına misal olarak, şunlar verilebilir: Bebek ile yumuşak bir ses tonu ile konuşmak, gözlerine bakarak gülümsemek, öpmek, sevgi ve şefkat ile çocuğa dokunmaktır.
Güven duygusu oluşum aşamasında bebekte oluşması gereken güven unsurlarını şöyle sıralayabiliriz:
* Bebek acıktığı zaman doyuruluyorsa, bu dünyanın yaşanılmaya değer yer olduğu izlenimini uyandırır.
* Bebek kucağa alınıp okşanmışsa ana kucağının sıcaklığını hissederek tensel temas yoluyla sevgiyi öğrenmiştir.
* Bebek ağlayışında annesini yanında bulmuşsa gerekli olduğu zaman annesinin onun yardımına koşacağını öğrenmiştir.
Sonuç olarak, anne ve babaların çocuğun kendini güvende hissetmesi için hem sözle hem de davranışlarıyla çocuklarına güven vermeleri, çocuğa gösterdikleri ilgi ve sevginin herhangi bir koşula bağlı olmadığını ona hissettirmeleri gerekmektedir ki, bebekte temel güven duygusu oluşsun.
Vesselam…