Coğrafi Keşiflerin Sonuncusu

Mirali YILDIRIM

Coğrafi keşifler; Batı Sömürgeciliğinin yapılandığı 16. yüzyıldaki korsanlık turlarıdır. Bakir zenginliklere ait yeni kıtalar, ırklar keşfettiler. Şimdi buldukları son ama en değerli hazine ise Kürt ve Kürdistan'dır. 

Hayırlı olsun mu? Temennimizdir ama nafile! O hayra götürebilecek basiret ümmette yok; niyet de Haçlı da yoktur.

Haçlı; geçmişte yaptıklarının postmodern şeklini Kürtlere uygulayacak.

Laurens'in ayakçısı ünlü mason Fransız Luis Masignon, mazide Müslümanlara yaptıklarını riyasız tanımlıyor:

“Onların herşeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için uygun bir hâle geldiler. İslamiyeti öğrenmeyi, yaşamayı; ..suç ve gericilik[irtica] olarak göstermeyi başardık. Artık misyonerlerin işi daha kolay! Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışı imkânı, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız.” Bunları yine yapacaklar.

Bizdeki; parti, dernek veya vakıf başkanlarından Haçlıya gidenlere bakın: “Bizlere sahip çıkmazsanız, İslam(cılar) hâkim olacak! Can, mal, namus(!?) güvenliğimiz yok! Demokrasi, hukuk, adalet yok! İslam'ın panzehiriyiz..” diye feryad ediyorlar.

Peki; böyle bir zihniyete sahip birilerinin eline Haçlının imkân ve kabiliyetleri, geçerse ne yapar?  Hamilerinin yaptıklarının beterini yapar. “müebbet, sürgün, katliam” ve kalanlarını da “köle” yapar.

Irak ve Suriye'de sözde kurtarılan tüm şehirlere uygulandı, uygulanıyor.

*Dün Kürt kimliğinin tanınmadığı Suriye'de; bu gün Esed'in de umut(!) bağladığı bir Kürdistan şekilleniyor. Batı'nın Muasır Medeniyet(!) Seviyesinin bir yerlerine(!)girmek isteyen bir zihniyet. Artık devlet de diyebilirsiniz. Kurdistana Rojava. Bunun sair devletlerde paralelleri de vardır.

Vakıa buyken, Müslüman devletler; Kürt sorununu hala masa yerine derin kanyonlara yuvarlıyor. Artık o kanyonlardaki serin nehirlerde; Batı'nın derin güçleri, rafting yapmakta. Ötelenip yuvarlanan her sorunla, oralarda buluşmakta, çareler(!?) sunmaktadır.

Hakkını yemeyelim; Demirel, daha 30 yıl öncesinde bile “Kürdistan kurulacak ise onu da biz kurarız..” demişti. Dünyanın küçüldüğü, küresel aktörlerin New Sykes Picot'lar(1916) ürettiği “bu acib asırda” Müslüman ülkeler Demirel'in gerisinde.

Atı alan, Üsküdar'ı geçtiği halde, Kürt ve Kürdistan kavramları Hala dışa açık kanayan yara.

Sormak lazım; “Ermeni, Yahudi, fılle, gawır..” hitaplarından dolayı “cana kıyan” mazlum halka ne yapıldı ki artık bu kavramlarla övünen bir azgın azınlık türedi? Ey ümmet! Nasıl başardık?

Bu halk; mühendisliklerin coğrafyasında Saideyn'den sonra yine “İslam, kardeşlik, cami, elifba, namaz..” dedi.

Nuh misal; “gizli açık, gece gündüz..” hep söyledi. Bu asil bir çıkıştı. İlgi-alaka hak ediyordu ama olmadı. Birilerinin aklından zoru vardı.

Cevap olarak; ayrımcılığın toplumu sarstığı 1990'larda, mazlum halkın “sessiz çoğunluğu dindarlar; muztazaflar, beraberlik elçileri..” çift taraflı zulme; Kürt ve Türk laiklerinin şiddetine maruz kaldı.

İslami camialar; bölgenin zor şartlarını unuttu; eleştiriyi seçip laik militarizmin iş ve cinayetlerini kolaylaştırdı.

Devlet gücünü elinde bulunduran Paraleller ise; birinci tehdit olarak yine İslam'ı ve Müslümanları saydı. “Suikastlara, faili meçhullere; …cami yolunda elifba dersi için müebbet cezalara” imza attılar. 

Rabbimiz; “kendini kınayan nefse andolsun!” diyor. Özeleştiri ve Hakk'ı gören gözler nerede?

Batı; cinayetlerini artık Kürt ve Kürdistan üzerinden uygulayacak hem de en masrafsız şekilde.

Luis Masignon'un dediklerinin ötesine sahip bir Kürt azınlık artık var ve etkin.

İran'ın, ABD'yle aynı hedefe kurşun sıkması; Suud'un Suudiamerikanlaşıp Körfez Beyliklerini kontrol etmesi; Türkiye'nin Amerika'ya stratejik ortak olup cephelere asker göndermesi.. ABD'nin Kürt ve Kürdistan'a olan aşkını değiştirmeyecektir.

Keşfettiği Rojava'daki yeni aktör; hepsinden daha bakir, antiislamcı, laik, faşist, mankurt, sosyalist, militarist,  suikastçı, katliamcı. Yani, anası gibi danası olmuş..

Batı; azınlıkları, çoğunlukların üstüne hâkim etme yani işi kan davasına dönüştürme hesabında. Şii azınlık iktidarında Sünni çoğunluk; Kürt azınlığın iktidarında Arap çoğunluk gibi. Irak ve Suriye'de uygulanan budur.

Yerel ve bölgesel aktörlerin hiç biri işi ADALET zemininde konuşamıyor. Hepsinin yaptığı mühendislik, özel menfaatlerini kurtarmak ve korumaktır ki bu da ters tepmekte.

Doğu'da “ulema ve dini kurumlar; tekke ve zaviyeler..” katlolurken Haçlı ülkelerine göçenlerde seküler diriliş başladı. Yıllardır Frengistanlara giden sığıntı Kürtler, orada şekillendi, elitini-entelini oluşturdu.

Batı, Kürtleri; din karşıtlığında bir kimliğe kavuşturmanın kararını almış hatta Kürdistan'ı bile kurmuştur.

Emperyalist Batı; çağdaş sömürge yolunda en değerli keşfini yapmış; “ballar balını buldum; kovanım yağma olsun!” diyor. Bizimkilerin(!); “dost, stratejik ortak..” gibi terimlere bağlı kalmalarının karşılığı; sadece “dost ve müttefik ülke(!)” klişesidir. Bunu, tarafeyn de biliyor.

Batı; dünya savaşları sonucunda müstemlekelerine sunduğu Milli Kahramanlar(!) ve Batı'nın gayri meşru çocukları olan -izm'ler sayesinde; laboratuvar ürünü yeni “çocuklarını” üretti. Artık bu seküler militarizmi kullanacaktır.

Seküler militarizmin verimli laboratuvarlarından bir de halihazırda Kürdistan'dır. Iyd/Cejn ise buradan çıkarıp heykelini dikecekleri mankurt milli kahraman'ın “gemiden veya dağdan ineceği” gündür. 

Allah muhafaza; O Gün; yeni yasak ve katliamların da miladı olacaktır. Selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.