Ak Parti hükümetleri yüklendikleri misyon ve hali hazırdaki icraatları ile veballi işler yürütmektedirler.
Bilindiği üzere şu anki gençlik yoz bir hayat sürdürüyor. Genellikle gençlerin elinde bir cep telefonu, kulağında ise kulaklık, ideal denilen kavramdan habersiz yaşıyorlar. Gelinen nokta herkesi endişelendiriyor.
Herkesin endişelenmesinden kastım şu: 1915 sabahında Çanakkale açıklarına demirleyen memleket işgalcileriyle, bu ülkenin Müslüman evlatlarını çatıştırıp, Konya liselerinden cepheye sürülenleri kıyımdan geçirebiliyorlardı. Çünkü bu duyarlılıkta gençler temin edebiliyorlardı.
2015'te demirleyecek gemilere karşı, bu telefoncu nesli savaştıramayacaklarından dolayı endişeleniyorlar. CHP zihniyetinin büyük oranda sorumlu olduğu bu laylaylomcu gençlik, yukarıda da belirtildiği üzere, ideal diye hiçbir endişe taşımamaktadır.
Ak Parti şu an bulunduğu konum itibariyle, bu gençlikten dolayı vebal altındadır. Laik hükümetlerin ısrarla genleriyle oynadıkları bu gençliği, “Ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik” haline getirmenin vebali altındadır.
Veya bu ülkenin genç kızlarını, “Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem” durumundan kurtarıp, “Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?” dedirtecek hale getirmenin vebali altındadır.
Kürt gençleri bir nebze korunmuştu laikçilerin şerrinden. Ancak Türkiye Cumhuriyetinin, Kürtleri ifsat icraatlarını beğenmeyen üst akıl, vaki boşluğun doldurulması görevini PKK'ye verdi. PKK hâlihazırdaki icraatlarıyla, üst akla çok sadık bir emir eri gibi hizmette kusur etmemektedir.
Belirtildiği üzere PKK kendisine biçilen görevi ifa etmektedir. Bu anlamda “Vebal” denilen kavramı tanımamaktadır bile. Ancak Ak Parti burada da vebal altındadır.
Saf, arı duru Kürt gençlerini, PKK'yi bir şırınga gibi kullanarak zehirleyen üst akla karşı, Ak Parti tedbir alma vebali altındadır.
El an gelinen “Çözüm Süreci” aşaması yine veballi bir iş. Çünkü sapla samanı karıştırıp, Kürtlerin HDP, dolayısıyla PKK'ye teslim edilmesi söz konusudur.
Kürtlerin İslami duruşları, Şeyh Said kıyamından sonra kıyımdan geçirildi. Sonraki süreçte kültürel kıyım sahneye kondu ve halen bu iş PKK eliyle yürütülmektedir. PKK eliyle yürütülen ifsadın ihyaya dönüşmesi için, bölgedeki İslami kurum ve kuruluşlar, çetin bir şekilde direnmekte ve bu uğurda en azizlerini feda etmektedirler.
Yasin'lerin balkonlardan atılma, arabayla ezilme, ateşle yakılmaları pahasına, bu milletin ifsadını engellemeye çalışan İslami camiayı görmezden gelip, siyasi mülahazalarla olaylara yaklaşma büyük bir vebaldir.
Bu camia dün görmezden gelindi. Milletin ifsadını engellemeye çalışıp bu uğurda şehid olan Şeyh Zeki'ler, İbrahim Hoca'lar; Türkiye'nin işkencehanelerinde can veren Abdusselam'lar; Derinler tarafından şehid edilen Molla Gıyaseddin'ler; yine Paralellerin kumpaslarına gelen Cevzet gibi nicelerini görmediniz, görmezden geldiniz.
Kısacası dünyanın öte ucundakileri gördünüz de, burnunuzun ucundakileri görmezden geldiniz.
Bunların hepsi vebaldir.
Şu an çözüm sürecinin yeni bir döneme girmesi hasebiyle, yine veballi bir dönüm noktası söz konusudur. Silahlar sussun, sussun da Kürtlere ne olursa olsun şeklindeki çözüm projelerinin çözümsüzlük olduğunun bilinmesinde fayda vardır.
Bölgede yaşayan mütedeyyin Kürtlerin en büyük derdi, neslin ifsadını engellemektir. Yani sizin deyiminizle “Dindar bir nesil” yetiştirmektir. Siz de görüyor ve biliyorsunuz ki, bu uğurda kıt imkânlarla büyük işler çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Tanrı bilmez, aile tanımaz bir güruhun getireceği çözüm projelerini yeter ki silahlar sussun diye okeylemek, Kürtlerin hem dünyaları hem de ahiretleri ile oynamaktır.
Bütün Kürt nüfusu göz önüne alındığında, vebalin ne kadar ağır olduğu ortadadır.