Resmî ziyaretini gerçekleştirmek Yunanistan’ın başkenti Atina’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. Başbakanlık binasında gerçekleşen toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Çipras açıklamalarda bulundu.
65 yıl aradan sonra resmî olarak Cumhurbaşkanı nezdinde böyle bir ziyareti gerçekleştirmenin memnuniyeti içerisinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihî bir gün yaşandığını ve ziyareti iki ülke diyalogunda önemli bir adım olarak gördüğünü söyledi.
Belirlenen hedef 10 milyar dolar iken, 2016 yılında ikili ticaret hacminin 2,6 milyar dolarda kaldığını; bunda da 2014’ten sonra yaşanan geri gidişin etkili olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun toparlanacağını temenni ettiğini dile getirdi.
İstanbul-Selanik hızlı tren hattı, İzmir-Selanik feribot hattı, İpsala-Kipi sınır kapısında ikinci köprü inşası gibi ulaştırma projelerine önem vermeyi hedeflediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016’da Türkiye’den Yunanistan’a giden 800 bin, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen 600 bin turist sayısının da bu konuda ciddi bir altyapının olduğuna işaret ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürel alandaki ilişkileri de geliştirmek istediklerini kaydederek, "Ortak kültürel mirasımızın aslına uygun bir şekilde korunarak gelecek nesillere aktarılması, aynı zamanda halklarımızın da kaynaşmasına, yeniden bir özgüven tesisine vesile olacaktır" dedi.
Türkiye’nin uzun yıllardır PKK, DHKP-C, DEAŞ ve FETÖ gibi eli kanlı çetelerle mücadele ettiğine, Yunanistan’ın da 17 Kasım terör örgütü dolayısıyla bu konuya yabancı olmadığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ın terörle mücadele konusunda Türkiye ile en rahat empati kurabilecek ülkelerin başında geldiğini belirtti. Son dönemde Yunan güvenlik birimlerinin attığı adımları takdirle karşıladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim için özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasimize kasteden, 251 insanımızı şehit eden FETÖ militanlarının adaletle yüzleşmesi büyük önem taşıyor" diye konuştu.
"Gecikmiş adalet, adalet değildir" diyerek, basın toplantısı vesilesiyle Yunan yargısına çağrıda bulunan ve 15 Temmuz darbe girişimine karışmış ve sonrasında Yunanistan’a kaçmış olanların Türkiye’ye iade edilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’de biliyorsunuz işkence, idam, böyle bir şey söz konusu değil, bunların Türkiye’ye iadesi de mümkündür. Çünkü bunlar bir darbe gerçekleştiren kişilerdir." diye ekledi.
Yaptıkları görüşmelerde azınlık sorunlarını ele alarak, Batı Trakya’daki Türk azınlığın durumunda uluslararası hukukun gerektirdiği iyileştirmelerin yapılmasını talep ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zamanlarda özellikle Yunanistan’da gündeme gelen Lozan Antlaşması’nın iyi anlaşılması gerektiğini, antlaşmanın sadece Türkiye ile Yunanistan arasında olmayıp 11 ülkenin katılımıyla gerçekleştiğini hatırlattı.
Lozan Antlaşması’nda sadece Ege konusunun olmadığına işaret ederek, "Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla biz nasıl teminat altına alacağız?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâlen Batı Trakya’da yaşayan Müslüman, Türk, Pomak azınlığın hukukunu korumanın Yunanistan’daki yönetimin görevi olduğunu vurguladı.
"Batı Trakya’daki Türk azınlığın inançlarını yaşaması noktasında da sıkıntılar var"
Yunanistan’da kişi başına millî gelirin 15 bin avro iken Batı Trakya’da 2 bin 200 avro olduğunu hatırlatarak, bu farkın Batı Trakya’daki Türk azınlığın hangi şartlar içinde yaşadığını göstermesi bakımından da önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, azınlığın özellikle inançlarını yaşaması noktasında da sıkıntıların olduğunu kaydetti.
Batı Trakya’da başmüftülük meselesinin hâlâ çözülemediğini ifade ederek başmüftünün, seçimle değil, Yunanistan makamlarınca yapılan atamayla geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı "Peki, Lozan ne diyor? Lozan seçim diyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oysa Türkiye’de patriğin San Sinod Meclisi tarafından seçildiğini vurguladı ve şunları ekledi: "Bakın San Sinod Meclisi patriği seçmekten düşmüştü ve ben o zaman sayın patriğe haber gönderdim, dedim ki ‘bize bazı isimler gönderin biz onları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapalım ve onları San Sinod Meclisi’ne böylece girmiş olsunlar ve sizdeki seçim gayrimeşru değil meşru olsun.’ Ve bize isimler geldi, 7’ydi ben bu çağrımı yaptığımda, 17’ye çıktı. Şu anda 17 tane san Sinod Meclisinin dini elemanları, dini görevleri var. Daha da ileri gideceğim, mesela patrik yurt dışına çıkmak istese Lozan’a göre Eyüp Kaymakamlığı’nın müsaadesiyle çıkabilirdi. Ama biz bunu bile bir kenara koyduk, ‘patriklik makamı farklıdır’ dedik önünü açtık."
"Lozan’ı hemen Ege’ye hasredip işi bitirmeyelim"
Batı Trakya’da başmüftünün atama usulüyle değil artık seçimle gelmesi yönünde, 15 yıldır Yunanistan başbakanlarına ve cumhurbaşkanlarına çağrıda bulunduğunu; ancak bir netice alınamadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bu da Lozan. Lozan’ı hemen Ege’ye hasredip işi bitirmeyelim" diye ekledi.
Açıklamasında, inanç hürriyeti konusu ile ilgili söylenenlere de değinerek, Atina’da Fethiye Camii meselesi çözülmezken, Türkiye’de bugüne kadar Hristiyanların kiliseleriyle ilgili bir sorunun yaşanmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, elverişsiz coğrafi şartlara rağmen Sümela Manastırı’nı restore ettiklerini ve bittikten sonra tüm Hristiyan dünyasının hizmetine sunacaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz inanç hürriyetinden korkmuyoruz ki, inancına güvenen inanç hürriyetinden korkmaz; bizim böyle bir derdimiz, böyle bir sıkıntımız yok. Ama Batı Trakya’da da bu sorunu diyoruz artık bir an önce aşalım. Artık bunlar bizim masamızın üzerinde durmasın, bunları masadan kaldıralım istiyoruz." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, Kıbrıs konusuna da değindi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben Kıbrıs meselesinde aktif rol oynamış bir siyasetçiyim ve bu işin en zirve yaptığı nokta Burgenstock’taki görüşmelerdir. O zaman Davos’taki bir görüşmede Kofi Annan benden rica etmiştir, demiştir ki; ‘Bu konuda ne düşünüyorsunuz?’ ‘Ben size soruyorum, gel şu işi beraber ele alalım’ dedim. Dedi ki, ‘Ben üç kere teşebbüs ettim başarılı olamadım, bir daha girmek istemiyorum.’ ‘Gel dördüncüsüne beraber girelim’ dedim. ‘Tamam’ dedi ve beni 1 hafta, 10 gün sonra aradı. Ben görüşmelerimi yaptım, ‘başlayabiliriz’ dedi ve başladık. Çok enteresandır, tabii Yunanistan garantör ülke, Türkiye de garantör ülke, İngiltere de garantör ülke. Ve çalışmalarımıza başladık önce dışişleri bakanlarımız hepsi çalışmaları yürüttükten sonra final çalışmasını da İsviçre-Burgenstock'ta yaptık. Kofi Annan, başbakanlar orada bir araya geldik. O zaman Karamanlis Yunanistan Başbakanıydı ve görüşmeler-çalışmalar bittikten sonra son ana geldiğimizde hatta Güney Kıbrıs tarafı masadan çekilmek istedi. Kofi Annan ‘Ben söz verdim, burada bu işi bitireceğiz’ dedi ve imzalar atıldı, ayrıldık. İş referandum safhasına geldi, işte bildiğiniz gibi yüzde 65-70 oranında Kuzey Kıbrıs’ta Türkler ‘evet’ dedi. Ama Güney bir o kadar tam ters, ‘hayır’ dedi. Ve oradan Avrupa Birliği’ne Güney Kıbrıs girdi. Yoksa o ana kadar Güney Kıbrıs’ın böyle bir şansı söz konusu değildi. Ve bize de orada söz verdiler, dediler ki ‘bu iş bu şekilde yürürse biz bunu bitireceğiz.’ O süreci de ben yaşadım."
Tarafların yakın dönemde Cenevre’de yine bir araya geldiğine; ancak Güney Kıbrıs’ın masadan çekildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz istiyoruz ki adil, kalıcı bir çözüme bu işi kavuşturalım. Ama Güney Kıbrıs’ın böyle bir derdi, böyle bir sorunu yok. Çünkü haklı olduğumuzu görüyorlar, her şey ortada. Bunu gördükleri için de bakıyorsunuz en kısa yoldan hep bazı kaçamak yollara başvurup diyorlar ki yine olmadı" ifadelerini kullandı.
Ege’deki meselelerin çözümü ile ilgili olarak Türkiye’nin görüşmelerin yapılıp yürütülmesinden kaçmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı: "Ama bütün mesele adil olalım, adil olmak suretiyle de işin üzerine gidelim. Bir de, çözüme odaklanalım ve bardağın boş tarafıyla uğraşmayalım, dolu tarafıyla uğraşalım, netice isteyelim. Eğer dolu tarafıyla uğraşmazsak, o zaman zaman kaybından başka hiçbir iş olmaz. Ama bizim artık zaman kaybına tahammülümüz yok, artık bu işi başarmamız lazım. Ve yeni bir dönem diyorsak, bu yeni dönemi de bizim bu şekilde özellikle de adanın gerçekleriyle ilgili olarak adımları atmamız lazım."
Açıklamalarında mülteci konusunu da ele alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 milyonu aşkın mülteciyi barındıran ve bugüne kadar 30 milyar dolar harcama yapan Türkiye’ye AB’nin 2016 yılı sonuna kadar mülteciler için vermeyi taahhüt ettiği 6 milyar avroluk desteği vermediğini, gelen tutarın 850-900 milyonda kaldığını hatırlattı.
"Kudüs kararı, uluslararası hukukun ayaklar altına alınmasıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının son bölümünde ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması ile ilgili kararı imzalaması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kararı, "bölge ve dünya barışı adına son derece talihsiz bir açıklama" olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Kudüs, semavi üç dinin kutsal bir mekânıdır; Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin. Yapılan açıklamalar her şeyden önce uluslararası hukukun açıkça ayaklar altına alınmasıdır. 1980 Birleşmiş Milletlerin bu konuda kararı var. Sadece Amerika ve İsrail’den başka o kararı reddeden yok, tüm dünya o kararı sahiplendi. Şimdi farklı bir yöntemle ‘ben yaptım oldu’ demek suretiyle bir açıklama yaptılar ve bu talihsiz adımla bölgeyi ciddi manada sıkıntıya sokacaklarına inanıyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olarak 13 Aralık’ta İstanbul’da tüm üye ülkelerle bir zirve yapacağız. Aynı zamanda Arap Ligi’nin bütün mensupları da orada beraber olacağız ve oradan bir sonuç bildirgesi çıkacak."
Çipras: 2018 yılında Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmalı
Yunanistan Başbakanı Çipras da dünyada ve bölgede gerginliklerin ve meydan okumaların yükseldiği bir dönemde, iki ülke arasındaki diyalog kanallarının daha da güçlendirilmesinin önemli olduğunu söyledi ve "Karşılıklı olarak saygı çerçevesinde tahriklerde, kışkırtmalarda bulunmadan konuşabilmeliyiz. Ve tabii aramızda bir güven ilişkisi oluşturabilmeliyiz." şeklinde konuştu.
Bunun zor olduğunu bildiğini, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin modernleşerek, 21. yüzyıla uygun bir düzeye çıkacağını ifade eden Çipras, "Ancak bu modernleşme sadece Lozan Antlaşması’na kat’i saygı çerçevesinde gerçekleştirilebilir. Bu antlaşmanın yeniden yapılandırılması, güncellenmesi söz konusu olamaz." dedi.
Yunanistan’ın uzun süredir ekonomik krizle ilgili bir maceranın içinde olduğunu; fakat 2018 yılının Yunanistan için son derece önemli bir yıl olacağını kaydeden Çipras, "2018 yılında Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması çağrısında bulunuyorum. Bu sebeple, 2018 yılında Yunanistan için mevcut olan bu olumlu atmosfer çerçevesinde iki ülke arasında da en iyi ortamın, en iyi havanın yakalanması için elimizden gelen çabayı sarf etmek durumunda olduğumuzu düşünüyorum." diye konuştu.
Toplantıda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı Trakya Türkleri ile ilgili konuda, başmüftünün seçilerek değil, atama usulüyle belirlenmesinin ciddi bir yara olduğunu ve konunun çözümüyle ilgili gerekli adımın atılacağına inandığını söyledi. Yunanistan Başbakanı Çipras’ın, Batı Trakya Türkleri konusunu "bizim konumuz, bizim meselemiz" şeklindeki değerlendirmesine atıfta bulunarak, bunun güzel bir düşünce olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim ona aykırı bir şey söylememiz mümkün değil. Ama müsaade ederlerse en azından ricada bulunmamız herhalde isabetli olur. Çünkü soydaşımızdır, onların hukukuyla da biz dostluğumuza güvenerek ilgilenmemiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Mülteci konusunda iki ülkenin bugüne kadarki iş birliğinde yeni bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konu teknik boyutu çok ileri derecede ve Dışişleri Bakanımız, Yunanistan Dışişleri Bakanı birlikte bu işi çalışmak suretiyle bu işin teknik boyutunu da aşmanın yollarını arayacaklar." cevabını verdi.
"Annan planı uygulanmış olsaydı bugün bu noktaya gelmeyecektik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Kıbrıs meselesinin çözümü ile ilgili değerlendirmelerine cevaben de şunları kaydetti: "Bunu çözmenin yollarını ararken de ben burada ciddi bir tecrübeye, deneyime sahibim, süreci de yakından hep takip ettim. Takip ettiğim bu süreçte de minderden kimlerin kaçtığını da çok iyi biliyorum ve bu konuyla ilgili de bütün belgeleri, bilgileri rahatlıkla verebilirim. Buna eğer hassas davranır, dikkat edersek çok şeyi aşarız diye düşünüyorum. Mesela ikide bir ‘asker bulundurma’ deniyor, tamam da Yunanistan asker bulundurmadı mı, bulundurmuyor mu? Aynı şekilde orada asker bulundurma olayı; Annan Planı eğer uygulanmış olsaydı bugün bu noktaya gelmemiş olacaktık. Bütün oradaki asker sayısı hepsi belli bir düzene oturtulmuştu. Ama oradaki referandumda kim ters hareket etti? Evet, Güney Kıbrıs ters hareket etti ve bugünlere geldik. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte bu işi daha iyi ele alır ve arkadaşlarımızın ortak çalışmaları, bizim ortak çalışmalarımız da bunu çözüme kavuştururuz."
İLKHA