Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Göç Filmleri Festivali kapanışında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hüznüyle sevinciyle göç hikâyelerinin etkili bir şekilde anlatılması noktasında sinema güçlü bir araçtır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Göç Filmleri Festivali’nin kapanış törenine video konferansla bağlanarak katılımcılara hitap etti.

Cumhurbaşkanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından “Göç ve Medeniyet” temasıyla düzenlenen festivalin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinden festivale katkı veren sinemacılara şahsı ve milleti adına teşekkürlerini sundu ve festivalin düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik etti.

“Her sene milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kalıyor”

Festivalin, sinema aracılığıyla göç ve sebepleri üzerine yeniden düşünmeye; göçün sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik boyutları hususunda farkındalık oluşturmaya katkı sağlamasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Göç meselesi, özellikle son dönemlerde küresel bir olgu olarak dünyanın gündeminde yer alıyor. Her sene milyonlarca insan savaş, istikrarsızlık, terör ve yoksulluk gibi sebeplerle evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci bulunuyor. İnsanlar, sadece daha iyi bir iş, daha yüksek bir hayat standardı için değil; çoğu zaman hayatta kalabilmek, karınlarını doyurabilmek için göç ediyor. Güvenli bir gelecek gayesiyle çıkılan bu yolculukların önemli bir kısmının, maalesef ölümle, felaketle sonuçlandığını görüyoruz. Geride bıraktığımız son sekiz sene içinde çoğu kadın ve çocuk 25 bin insan Akdeniz’in azgın sularında hayatını kaybetti. Avrupa'ya sığınan 10 bin Suriyeli çocuğun akıbeti bilinmiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler konusunda Türkiye’nin tarihinden ve kültüründen tevarüs ettiği değerlerle farklı bir duruş sergilediğinin altını çizerek, “Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir medeniyetin mensupları olarak kimseye ayrımcılık yapmadık. İmkânları bizden katbekat fazla ülkeler, mültecilere, sayıları onlarla ifade edilen kotalar koyarken; biz ırk, din, dil, etnik köken ayrımı yapmadan herkese kucak açtık. Kendi vatandaşlarımıza hangi imkânları sunuyorsak ülkemize sığınan mazlum ve mağdurlara da aynı hassasiyetle davrandık.” dedi.

“Coronavirus salgını göçmenlerin sıkıntılarını artırdı”

Mülteciler konusunda barınmadan sağlığa, eğitimden sosyal entegrasyona kadar hemen her alanda kapsamlı politikalar yürüttüklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak bu süreçte, Avrupa Birliği başta olmak üzere, lafa gelince demokrasi ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan ülkelerden herhangi bir destek alamadıklarını vurguladı.

Verilen sözlerin tutulması üzerine Türkiye’nin düzensiz göç yükünü tek başına omuzlamak zorunda bırakıldığını kaydeden Erdoğan, Avrupa'ya gidebilen göçmenlerin ırkçı, ayrımcı ve düşmanlaştırıcı politikaların kurbanı olduğunu da sözlerine ekledi.

Erdoğan, “Geçen yıl Türkiye-Yunanistan sınırında yaşanan insanlık dışı görüntüler, kimi batılı ülkelerin göçmenlere yönelik bakışını göstermesi açısından son derece ibretliktir. Koronavirüs salgını ise göçmenlerin sıkıntılarını artırmış, zaten kırılgan olan durumlarını daha da zorlaştırmıştır.” dedi.

“Göç; etnik kimliği, dini, dili, kültürü farklı insanların kucaklaşmasıdır”

Erdoğan, Suriye ve Afrika kaynaklı düzensiz insan hareketleri sebebiyle, mülteci ve göç konusunun güvenlik parantezine alınmak istense de bu meselenin pek çok boyutu olduğunu belirtti.

Farklı hayatları, farklı hikâyeleri bir araya getiren göç olgusunun, eskiden beri kültürel etkileşimin en etkili vasıtası olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır; etnik kimliği, dini, dili, kültürü farklı insanların kucaklaşmasıdır. Bu süreçte yaşananlar, dilimizde yeni kelimeler, ağzımızda yeni tatlar, hatırımızda yeni birliktelikler bırakır. Hüznüyle sevinciyle göç hikâyelerinin etkili bir şekilde anlatılması noktasında sinema güçlü bir araçtır. Göçün ihtiva ettiği zenginliğin ve çeşitliliğin, Uluslararası Göç Filmleri Festivali'ne de yansıdığını görmekten memnuniyet duyuyorum. Göçle ilgili ön yargılarımızı bir tarafa bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere ve toplumlara katkılarını görmemiz gerektiğine inanıyorum. Dünyanın dört bir yanından göç hikâyeleriyle festivale katılan değerli yönetmenlere, etkinliği destekleyen kurumlara ve sponsorlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Dünyanın ilk sınırsız erişimli film festivali olma özelliğini taşıyan Uluslararası Göç Filmleri Festivali'nin düzenlenmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”

İLKHA


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"