Devletin resmi sistemi ile halkın yaşadığı İslam inancı ve hayat şeklinin birbirleriyle sürekli çatıştığını belirten Siirt Üniversitesi İslami Bilimler Bölümü Başkanı Dr. Abdullah Ünalan, eğitim sisteminin; halkın örfüne, kültürüne ve inancına aykırı olması nedeniyle bir türlü oturmadığını, halkın da bunu içine bir türlü sindiremediğini kaydetti.
Cumhuriyet tarihi boyunca hiç oturmayan kurumların başında Mili Eğitim Bakanlığının geldiğini ifade eden Ünalan, "Eğitimin milli olması lazım. Milli, aynı zamanda dini anlamına da geliyor. Çünkü Kur'an, millet kelimesini din anlamında da kıllanıyor. 'Millet-i İbrahim' aynı zamanda İslam anlamına da geliyor. Türkiye nüfusunun yüzde doksanı Müslüman demek oluyor ki Milli eğitimin İslami bir format içerisinde düzenlenmesi gerekiyor. Programının, müfredatının, kitaplarının ve her şeyin milletin yapısına ve inancına uygun bir formatla düzenlenmesi gerekiyor ama Türkiye'de maalesef bunun aksi yapıldı. Cumhuriyet tarihi boyunca millete ters düşen bir eğitim sistemi uygulandı ki, halkla, milletle çatışıyor. Dolayısıyla halk ile devlet sistem olarak hâlâ barışmış değil. Bir türlü barışmıyorlar. Demokrasi oturmuyor çünkü halk bunu içine sindirmiyor, çünkü halkın örf ve âdetine, kültürüne, inancına aykırı." dedi.
"Türkiye, Batının sadece yozlaşmış fikirlerini ve kılık-kıyafetini aldı"
Türkiye, Batının sadece yozlaşmış fikirlerini, kılık-kıyafetini, oturuş ve kalkışını örnek aldığına dikkat çeken Ünalan, Batının ilim ve tekniğinin ise alınmadığına vurgu yaptı.
Millî Eğitim Bakanlığının ufacık çocuklara cinselliği oyun olarak sunduğu söyleyen Ünalan, "3-5 yaşındaki bir çocuğa nasıl öpüşme resimlerini çizerek bu kitaplara koyuyorsun ve okutabiliyorsun? Onların zihinlerine daha o yaşta cinselliği nasıl aşılayabiliyorsun, zihinlerine nasıl yerleştirebiliyorsun? O çocukları cinsellik duygusuyla nasıl yetiştirebiliyorsun? Bu dünyanın neresinde görülmüş? Bu ilk girişimleri değildi. Daha önce de ortaokullara cinsellikle ilgili dersler konulmaya çalışıldı. Bu durum bizim halkımızın inancına, örf ve âdetine, tarihine, kültürüne terstir. 'Ben Batılılaşacağım.' diyorsun ama yüzeysel olarak batılılaşıyorsun, düşünce olarak değil. Yüzeysel olarak batılılaşmanın dışında Batılılaşmıyorsun." ifadelerini kullandı.
"İnancımızdan uzaklaştığımız için doğru bir nesil yetiştiremiyoruz"
"Bu nasıl bir Millî Eğitim Bakanlığı ki toplumun ve halkın reddettiği bir takım fikir ve düşünceleri ortaokullara hatta ilkokullara kadar indirebiliyorsun?" sorusunu soran Ünalan, çocukların zihninde çatışmaya yol açtığını ve pedagojik olarak da çocukların iç dünyasını tahrip ettiğini söyledi.
Ünalan, "Düne kadar Türkiye'de toplu iğne dahi yapılmıyordu. Her şey dışardan ithal ediliyordu. Bir de 'Ben Batılılaşıyorum.' diyorlardı. Hangi konuda Batılılaştı? İslam'dan, tarihinden, kültüründen, örf ve âdetinden, töresinden uzaklaşarak ahlaksızlıkta Batılılaştı Türkiye. Millî Eğitim Bakanlığı, 3-5 yaşlarındaki çocukların ders kitaplarına, dondurma külahının içine kız ve erkek öpüşmesini oyun olarak sunuyor. İşte bu, nesli yok etmektir. Niye yok etmektir? Çünkü bu halk Müslüman. Günde beş defa ezan dinliyor. Babaları, anneleri namaz kılıyor, camiye gidiyorlar. Din ve İslam'ı konuşuyorlar. Devlette yoksa bile toplumda İslam var. Bu, çocukların zihninde çatışma meydana getiriyor. Bunun için doğru bir nesil yetiştiremiyoruz. Bakın neslimiz ne hale geldi, gençlerimiz ne hale geldi. Fuhuş sokaklara taştı. Siirt gibi muhafazakâr bir yerde bile sokaklar bozuldu. Sebep ne? Sen bunları çocuklara aşılıyorsan, özellikle Millî Eğitim Bakanlığı kanalı ile bunu yapıyorsan, sağlıklı bir nesil yetiştiremezsin. Şimdi o çocuklara, bu çirkin zihniyeti aşılarken, öğretmen de aynı zihniyetle yetişmiş ise o çocuklara nasıl sağlıklı bir bilgi ve kültür verilir? Dini bir kültür, tarihine uygun bir kültür nasıl verilebilir?" şeklinde konuştu.
"Müdür Bey bir ahlak, bir terbiye önerisinde bulunuyor, anormal bir şey söylemiyor"
HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, Kurtalan ilçesindeki bir okul müdürünün, uygunsuz giyinen öğrencilerini uyarması, gizli alınmış ses kaydını paylaşmasının ardından MEB, okul müdürünü açığa alarak inceleme ve soruşturma başlattığını hatırlatan Ünalan, bu durumun, Millî Eğitim Bakanlığının çarpık zihniyeti ve icraatlarından bir tanesi olduğunu söyledi.
Siirt'in Kurtalan ilçesindeki müdürün açığa alınmasının, Millî Eğitim Bakanlığının çarpık zihniyeti ve icraatından bir tanesi olduğuna dikkat çeken Ünalan, "O Müdür arkadaşımız ne yapmış? Daha önce o çocukları çağırıp defalarca demiş ki, 'Kılık-kıyafetiniz okul yönetmeliğine aykırıdır, bakın bu suçtur, bu yasaktır.' diye çocukları defalarca uyarmış fakat anlaşılan bir komplo kurulmuş. Çünkü o çocukların ses kayıtları dinlendiği zaman bir komplo olduğu anlaşılıyor. Çünkü çocukların o ifadeleri hazır bir şekilde kullanmaları beklenemez. Bir de müdür biraz sinirlenmiş anlaşılan. O ses tonuna karşı bir çocuğun o cümleleri kurup ifade etmesi beklenemez. Müdür bey de şunu diyor; 'Kızım okul yönetmeliğine uygun bir kıyafetle gel.' Bu, devletin söylediği bir şey değil mi? Bu Milli Eğitim Bakanlığının aldığı bir karar değil mi? Öğrenciler şu kıyafetle gelecek demiyor mu? Bir de Kurtalan muhafazakâr bir ilçe, halkımızın hepsi dindar. Ben eminim ki o kız çocuklarının annesi ve babası da namaz kılıyor. Eminim ki o kız çocuğunun annesi tesettürlüdür. Müdür Bey de bunu söylüyor; 'Kızım biraz edepli ve terbiyeli olun, bu sosyal yapının dokusuna da uygun giyinin.' Yani Müdür Bey bir ahlak, edep, terbiye önerisinde bulunuyor, anormal bir şey söylemiyor ki!" diye konuştu
Sen öğretmenleri itibarsızlaştırdın okullarda nasıl eğitim sağlanacak?
Ünalan, "HDP, PKK'nin siyasi koludur diye bağıracaksın, yeri göğü inleteceksin ama bir HDP milletvekilinin yani hükümetin ifadesiyle bir teröristin talebiyle haklı olan okul müdürünü görevden alacaksın, bu kabul edilebilir bir şey değildir, bu da ayrı bir çarpıklıktır." ifadelerini kullandı.
Ünalan, "Bu videoyu Siirt Milletvekiline gönderiyorlar, milletvekili de mal bulmuş mağribi gibi hani İslami bir şey varya ortada, hemen ses kaydını Millî Eğitim Bakanlığına gönderiyor, arkasından da sosyal medyada paylaşıyor. Ama Milli Eğitim Bakanı; Müdür Beyin arkasında duracağına, yönetmeliğe aykırı, çirkin bir kıyafetle okula gelen öğrencinin arkasında duruyor. Peki, bundan sonra okullarda nasıl eğitim sağlanacak? Sen öğretmenleri adeta paspas etmişsin, itibarsızlaştırmışsın, öğretmende zerre kadar bir itibar bırakmamışsın; öğretmeni, kendi öğrencisine 'oğlum-kızım nasılsın' diyemez hale getirmişsin. Böyle bir eğitim olabilir mi? Bu, hükümetin çarpık bir tutumudur. Sen PKK terör örgütü diye diye yeri göğü inleteceksin, yani 'HDP de bir terör örgütüdür' diyeceksin, ondan sonra okul müdürünü görevden alacaksın, bu nasıl bir çarpıklıktır?" diye sordu.
"Ferace; İslami tesettürün bir parçasıdır"
Kurtalan'ın bir köyünde, 5 vakit namazın kılındığı bir evde doğup büyüyen bir öğrencinin, feraceyi yani İslami bir kıyafeti hakaret olarak kabul ettiğini ifade eden Ünalan, neslin ne hale getirildiğine dikkat çekti.
Ünalan, "Ses kaydında dikkat çeken bir şey var. Kız öğrenci diyor ki "Müdür Bey ferace mi giyelim?" Evvela, Ferace; Allah ve Resulü'nün, hanımların ve genç kızların korunmaları için giymelerini emrettiği bir kıyafettir yani tesettürdür, İslami tesettürün bir parçasıdır. Bakın nesil ne hale getirildi? En çarpıcı noktalardan birisi budur. Yani Batının ahlaksız kılık kıyafetini onur olarak kabul ediyor, fakat İslami bir kıyafeti hakaret olarak kabul ediyor. Ferace giysen ne olur? Sen Müslümansın Müslüman bir ailenin çocuğusun, Müslüman bir kıyafet giymiş olursun. Bakın gençlerdeki algı ve zihniyet ne hale getirilmiş. Bunu kim yapıyor? Tabi ki Millî Eğitim Bakanlığı yapıyor." ifadelerini kullandı.
HDP'li milletvekili ve yöneticilerin hangisinin çocuğu dağda?
Cehaletin, sömürünün en uygun vasıtası olduğunu, cahil bırakılanların çok daha rahat ve kolay sömürülebileceğine dikkat çeken Ünalan, daha düne kadar Siirt Milletvekili Meral Beştaş'ın okulları boykot çağrısını hatırlattı
"Milletvekili Meral Beştaş'ın anlayışını Kürt halkına havale ediyoruz. Çünkü milletvekillerin çocuklarını nerelerde okuttukları, nasıl bir hayat yaşadıklarıyla ilgili fotoğraflar medyada yayınlandı. Hâlâ sosyal medyada var. Milletvekilleri çocuklarını Londra'da, Paris'te, Berlin'de paralı üniversitelerde, yıllık 150-200 milyar lirayla okutacaklar, Türkiye'de de kolejlerde okutacaklar, en pahalı ve en kaliteli üniversitelerde okutacaklar ama çıkıp boykot edecekler. 'Çocuklarınızı okula göndermeyin.' diyecekler. O zaman siz, Meclis'i boykot edin, senin ne işin var Meclis'te. Önce sen kendi çocuklarını al o okullardan… Diyarbakır'daki, Siirt'teki fakültelerde okut. Hatta okutma! Sonra gel halka 'Çocuklarınızı okutmayın.' yani cahil bırakın de. Niye böyle yapıyorlar? Çünkü cehalet sömürünün en uygun vasıtasıdır. Halk cahil olduğu zaman çok daha rahat ve kolay sömürülür. Şimdi bu çocuklar, bu gençler cahil bırakılmak isteniyor. Cahil olmayan birisinin dağda ne işi var? Sen çocuğunu dağa göndersene… Milletvekili ve yöneticilerin hangisinin çocuğu dağda? Kaç milletvekilinin oğlu-kızı dağda? Çıkıp açıklasınlar, 'Benim oğlum-kızım dağda.' diye. Şu hale bakın! Siirt Milletvekilinin sahip çıktığı anlayışa ve zihniyete bak! Tabi o da bu zihniyete sahip çıkacak. Çünkü başka türlü Kürt halkını da sömüremez." şeklinde konuştu.
"Peki, anne-baba olarak biz bu gençlere ne veriyoruz?"
Anne ve babaların da görevlerini yapmadığını, sürekli gençleri suçladığını ve eleştirdiğini dile getiren Ünalan, "Anne ve babalar da görevlerini yapmıyor. Biz bu gençleri suçluyoruz, eleştiriyoruz. Peki, anne-baba olarak biz bu gençlere ne veriyoruz? Biz evimizde hangi eğitimi veriyoruz? Çocuklarımızı evimizde nasıl yetiştiriyoruz? Hangi inancı veriyoruz? Hangi ahlakı aşılıyoruz? Kaç anne-baba akşam çocuklarını oturtup da 'Kızım-oğlum! Bugün ne yaptınız okulda.' diye soruyor. 'Kiminle gezip dolaştınız? Nereye gittiniz?' diye soruyor. Kaç anne-baba akşam çocuklarını oturtup onları dinliyor, onlarla oturup konuşuyor, sohbet ediyor, bir ahlaki ders veriyor?" diye sordu.
İLKHA