“Hakkı batılın tepesine fırlatırız o da dimağını parçalar. Bakarsın ki batıl yok oluvermiştir.”(Enbiya: 18) buyrulur. Ayet-i kerime, hak ile batılın asıl mücadele alanının zihinler olduğunu ifade buyurur. Burada Müslümanların biiznillah alabileceği çok mühim mesajlar vardır.
Ayette geçen “batılın dimağı” tabiri bize şu mesajları vermektedir.
- Batılın bir dimağı vardır ve bu, onun düşünce örgüsünü ve zihni yapısını ifade eder.
- Damga, dimağdan gelir. Buna göre batılın dimağı, damgalama metoduyla çalışır. Damgalama, basmakalıp ve önyargılı düşünce metodudur. Damgalı dimağ, hikmeti ve muhakemeyi değil daima evhamı, tereddüt ve endişeyi husule getirir. Bu nedenle çelişkilidir. Ekseriya kaba kuvvete dayalıdır.
Batıl dimağlar iki şekilde etkisiz hale getirilebilir.
- Âlimlerin, Davetçilerin ve Mürşitlerin eliyle batıl dimağın düşünce örgüsünün, zihin haritasının etkisiz hale getirilmesi
- Mücahitlerin eliyle batılın parmak uçlarının kesilmesi
Yukarıdaki ayette Allah (CC), bize batılın dimağının fiilen etkisiz hale getirilmesinden önce onun düşünce örgüsünün, zihni yapısının etkisiz hale getirilmesini buyuruyor. Bunun da olabilmesi için Müslümanların güçlü, doğru ve etkili bir söyleme sahip olması gerekir. Ayette geçen “kazf” büyük tesir gücüne sahip bir şeyi hızla fırlatmayı ifade eder ki bu bağlamda kazf, hem “füze” hem de “söz” manasına gelmektedir.
Müslümanların söz ve söylemlerinin güçlü ve sade olması gerekir. Böyle olduğu takdirde Müslümanlar hakkın gücüyle batılın dimağını parçalar. Buradan şu sonuca varmak mümkündür: Müslümanlar veciz, sade ve tesirli bir söyleme sahip olmalıdır. Batılın zihinsel alt yapısını çökertmeden onunla sahada mücadele etmeye kalkışmamak gerekir. Çünkü dimağı yerinde olan batıl bir yapı, damgalama kabiliyetine sahip olur. Batılın işi damgalama olduğu için evvela onun zihinsel manada dimağının yok edilmesi gerekir. Bu nedenle Allah (CC) “kâfirlerin parmak uçlarını kesin” (Enfal: 12) buyurur. Çünkü parmak uçları damgalamanın aracıdır. Parmaklar olmadan insanın damgası olamaz. Yani Allah (CC) öncelikle kâfirlerin parmak uçlarının kesilmesini emrederek onların damgalama kabiliyetinden, damga vurma gücünden mahrum olmasını istemiştir. Parmak ucu kesilen kimse hayattadır ama damgalama kabiliyetini yitirmiştir. Damgalama gücünü yitiren batıl yapının varlığından da söz edilemez. Buna göre İslami mücadele, “batılın damgalama gücünü yok etmektir” diyebiliriz. İslam, batılın damga(mühür) ve damgalama(fişleme, beyin yıkama) gücüne sahip olmasına razı olmaz. Damga vurma gücü İslam’ın olmalıdır. Bu mühür sadece İslam’ın parmaklarındadır. İmamet-Hilafet, Müslümanların hakkıdır. İslam, “kâfirlerin parmak uçlarını vurun” emriyle aslında kâfirlere de rahmet etmiş oluyor. Böylece onların batılla bir yerlere damga vurma, birilerini zulümle damgalama girişimlerine engel olmuş oluyor.
Dikkat edilecek olursa damgalama(fişleme, iftira, tutuklama) gücü darbecilerde olmasına rağmen Mısır İslami İntifadasında dimağı damgalama gücü Müslümanlardadır. Darbeciler, Müslümanları damgalayarak varlıklarını sürdürmeye çalışırken Müslümanlar, hakkı batılın dimağına fırlatarak onu beyinsiz bırakıyor. Geçen süre içinde Müslümanlar, Haktan aldıkları söz ve söylem gücüyle bu sürece damgalarını vurdular, batılın dimağını parçaladılar. Batılın istikrarlı ve tutarlı bir söylem geliştirememesi bunun en açık delilidir. Öte yandan baktığımızda Müslümanların çok güçlü, çok veciz ve bir o kadarda sade söylemleri var. Birilerinin iddia ettiği gibi slogan atmıyor, tersine dimağ parçalayan söylemler kullanarak damgalarını vuruyorlar. “Meşru yönetim” diyorlar. “Halkın iradesi” diyorlar. Ne istediklerini açık ve kararlı şekilde ifade ediyorlar. Demek ki Müslümanların somut, sade ve istikrarlı söylemler kullanmaları onlara damga vurma, dimağı parçalama gücü bahşediyor. Mısır İslami intifadası neyi, nasıl ve niçin yaptığını bilen ve bunu halka anlatabilen baliğ ve reşit bir intifadadır. Bu nedenle arkalarındaki büyük dış desteğe, içteki medya desteğine rağmen darbeciler kendilerini ifade etmekten, tezlerini kabul ettirmekten aciz kalıyor. Çok hararetli olmayan canlı tartışma programlarında bile ben bizzat şahit oldum, dilleri dönmüyor. Tezlerini savunamıyorlar. Soğuk terler döküyorlar, kem küm ediyorlar. Neden? Çünkü Hakkın söylemiyle dimağları parçalanmış durumdadır. Buna mukabil iftira, karalama ve karartma hamlelerine rağmen Müslümanlar kendilerini anlatabiliyor, çıktıkları her yerde damgalarını vuruyorlar. Neden? Çünkü Müslümanlar güçlü bir düşünce ve buna ifade edebilen sade, etkili ve beliğ bir söylem geliştirdiler.
Esasen dimağları parçalanmış olan Darbeciler, şimdi sadece parmak uçlarında damgalama gücüyle ayakta durmaya çalışıyorlar. Kâfir ve zalimlerin parmak uçları en nihayet kesilecek bunu da yitireceklerdir. Çünkü damga, artık Müslümanların elindedir. Bundan kimse kaçamayacak, kaçınılmaz bir şekilde batıl bunu görecektir.
Kalplerindeki imanla, ilim ve hikmetle dimağları parçalayan tebliğcilere ve cihatlarıyla batılın parmaklarını vuran mücahitlere selam olsun!