Bayramı memleketin olan Adıyaman’da geçirmek için gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz halk ile bayramlaşmaya devam ediyor. Adıyaman’da faaliyet yürüten Vahdet Der’in dernek binasında düzenlemiş olduğu bayramlaşma programına davetli olarak katılan Yavuz eğitim, ekonomi, Kürd meselesi üzerine partilerinin düşüncesini açıkladı.
Bayramların, mutluluk içerisinde girilmesi gereken günler olduğunu fakat yeryüzünde özelde İslam coğrafyasının yaşamış olduğu acıların, sevinçleri kursaklarda bıraktığını söyleyen Yavuz, "Kurban, Allah-u Teâlâ’nın şiarlarından bir tanesidir. Buna saygının gereği olarak bayramı idrak etmemiz gerekiyor. Allah-u Teâlâ bu vesile ile buruk geçirmeyeceğimiz bayramları bizlere nasip etsin." dedi.
"HÜDA PAR İslami faaliyetlerin yanında yer alır"
"Bizler HÜDA PAR olarak Allah'ın şiarları ile ilgili nerede bir etkinlik var ise yanında yer alırız. İmkânlarımız yok ise ya kalbimiz ya da duamızda onun yaygınlaşması için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz." ifadelerini kullanan Yavuz, daha sonra şöyle devam etti: "Bizler millet derken Hazreti İbrahim'in milletini kastediyoruz. Anadolu milleti veya Türkiye milleti diyoruz. Tek bir ırkı, Türk milleti veya Kürd milleti demiyoruz. Bu millet madem ki bayramlara bu kadar ehemmiyet veriyor, o halde bunun camilere, stadyumlara taşması lazım. Şehirlerin meydanlarında çok büyük organizasyonlar olması lazım ki bir trafikte tahammül sınırlarını zorlayan, birbirlerinden hızla uzaklaşan bu millet, özüne dönsün, dargınlıklar giderilsin."
"Bu yasa değişmeli"
Yeni anayasanın gerekliliğine işaret eden Yavuz, "Muhalefet görevimizi yerine getireceğiz. Bizim için şu anda en büyük ihtiyaç, Türkiye açısından darbe anayasasının değiştirilmesidir. Sayın cumhurbaşkanı 100 günlük eylem planı açıkladı. İçerisinde anayasaya dair hiçbir şey yoktu. Oysaki Türkiye'deki en önemli sorunlardan ve onların feci sonuçlarının temel kaynağı bu anayasadır. Darbe ürünü olan bu anayasa, askeri bir zihniyet ile ortaya konulmuştur. Müslüman milletin inanç ve değerleri ile barışık değildir. Dolayısı ile sorunlar buradan kaynaklanıyor. O açıdan Bizler bir HÜDA PAR olarak diyoruz ki; darbe ürünü olan bu anayasanın mutlak surette değiştirilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Darbe anayasasının değişmesi ile birlikte birçok şeyin de olumlu yönden değişeceğini vurgulayan Yavuz, "Darbe anayasasının değişmesi şunlara vesile olacaktır; siyasi ve ekonomik olarak kendi tasarınızı ve kendi temellerinizi ortaya koyabilirsiniz. Artık Türkiye göbekten bağlı olmuş olur. Kapitalist ekonomik teorisi ile o teorisyenler ile kavga etmek zorunda kalmayacaktır. Adam Smith denilen bir vatandaşın yalanları ile oluşturulan bir ekonomik sistemi idare etmeye çalışıyoruz. Hem de bu sistemi bize dayatan insanlarla bu sistem üzerinden kavga etmeye çalışıyoruz. Bu, kaybedecek kesin olan bir savaşa girmektir ve kaybediyoruz. Bayramdan hemen sonra çok ağır faturası millete çıkacak, doların yükselmesi ile beraber." ifadelerini kullandı.
"Böyle bir cinayet olamaz!"
Milyonlarca vatandaşın Kürdçe konuştuğunu ancak Kürdçenin, TBBM tutanaklarında bilinmeyen bir dil olarak geçtiğini hatırlatan Yavuz, "Böyle bir cinayet olamaz! Bu ne demektir? Bu, hem Allah'ın 'vardır' dediğine 'yok' dediğiniz için rahmetin sizin üzerinize inmesini engellemeye sebeptir. Türkiye’nin bundan kurtulması lazım. Hangi gerekçeyle olursa olsun bu ertelenemez. Bir dakika dahi ertelenmesi Türkiye'ye bedel ödetecektir ve hep beraber ağır bedeller ödüyoruz." diye konuştu.
"Bu, kaybedeceği belli olan bir savaştır"
Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntının da giderilmesi için milli ve yerli bir siteme geçilmesi gerektiğinin altını çizen Yavuz, "Öyle bir sistem ki yabancı sermayeye bağlı. Yabancı sermaye bir gecede parasını geri çektiği zaman sert geçişler yaşamaya başlıyor. Dövizde sert dalgalanmalar meydana geliyor. Böylelikle fakirler daha fazla fakirleşiyor, döviz üzerinden yatırımını yapan zengin yatırımcılar daha da zengin oluyor. Bu, kaybedeceği belli olan bir savaştır. Madem ki kendi sistemimizi buna hazır hale getirmemişiz, kendi ayaklarımızın üzerinde durmaktan uzak bir durumda isek önce bunun çaresine bakmamız gerekiyor. Türkiye'deki gelir dağılımındaki dengesizliğin sebebi tam olarak budur. Çünkü kapitalizm, kapitalist ekonomi yalan söylüyor. Diyor ki; ekonomi sınırlı imkânlar ile sınırsız imkânlar karşılama sanatıdır. Oysa biz de diyoruz ki; Allah'ın nimetleri sınırsızdır. Saymakla bitiremezsiniz. O halde burada bir sorun vardır. Sorunun adı gelir dağılımındaki dengesizliktir. Yeryüzünün bir noktasında bir lokma ekmeğe muhtaç birisi var ise kesin olarak diğer bir noktasında gereksiz bir tüketim çılgınlığı, israf, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet vardır." değerlendirmesinde bulundu.
"Eğitimde dünya gerçekleri anlatılmalı"
Anayasanın değişmesiyle eğitimdeki kalite ile birlikte birçok şeyin değişeceğini dile getiren Yavuz, "Düşünün. Böyle bir değişiklik ile hem Milli Eğitim'de müfredat değişecek hem zihniyet hem de anlayış değişecektir. Parça parça sınav sisteminin değişmesine gerek yoktur. Değişmesi gereken sınav sistemi değil eğitim sisteminin bütünüdür. Bu memleketteki eğitim sistemi, yerli bir eğitim sistemi olmadığı için, o millete değil başka milletlere benzeyen çıkarcı, popülist, fikirlerinde değişkenlik olan, istikrarlı nesiller yerine kısa yoldan zengin olmaya çalışan, gününü gün etmeye çalışan, marka tutkunu, ileriye yönelik çok çok büyük hedefleri ve idealleri olamayan bir nesil yetişiyor.Paris'in eğitim şartlarına göre hazırlanmış olan bir sistem Adıyaman'ı doyurmuyor. Adıyaman'ın gençliğine ve nesillerine hitap etmiyor, etmez de. Bu ciddi bir haksızlık olur. Adıyaman'ın şartları göz önünde bulundurularak Paris'e uygun bir eğitim olabilir mi? Biz buna da karşıyız, yanlış olur. Artık bizim eğitim sistemimizde, okullarımızda çocuklarımızın kimi sevip sevmeyeceğinden ziyade bilimin öğretilmesi gerekiyor. Dünya gerçeklerinin öğretilmesi gerekiyor. Kimi sevip kimi sevmeyeceklerini, ebeveynlerinin veya alternatif olarak kendi eğitim sistemlerinin ortaya koymuş oldukları kurumların şekillendirmesi lazım. Eğer böyle bir anlayış olursa, yerli bir tasarım olursa mevcut bütün sorunlarımız Allah'ın izniyle yavaş yavaş minimize olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Nesillerimizi kaybediyoruz"
"Nesillerimizi kaybediyoruz. Her geçen gün maalesef kötülük artıyor, suç oranları artıyor." diyen Yavuz, "Eğer bizim çocuklarımız anne ve babalarını 10 dakika dinleme tenezzülünde bulunmayıp internet üzerinde 10 saat kalkmıyor ise bir sorun vardır demektir. Ciddi bir sorun ile karşı karşıyayız demektir. Küresel güç, bugün bizim çocuklarımıza nasıl düşüneceklerinin, neyi nasıl giyeceklerinin, neler yiyeceklerinin kararını veriyor. Kültür emperyalizmi, işgalin bir önceki adımıdır. Artık bu yavaş yavaş gerçekleşiyor. Hükümetin açıklamış olduğu programda buna teklif yeri vermemiş olması çok büyük bir eksiliktir. Bu hakikatleri çıplak bir şekilde korkmadan, küfür etmeden, tekfir etmeden, hakaret etmeden, yanlışı ortaya koyarak, doğruların da yanında yer alarak söylemeye muktedir bir gücün olması lazım. Biz buna talibiz ve bunları dile getiriyoruz." şekline konuştu.
İLKHA