15 Temmuz ABD destekli FETÖ’nün darbe girişimin yıl dönümü dolayısıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Ergüt Güre basın açıklaması yaparak, Diyarbakır’da darbe gecesi darbe toplantısının yapıldığı evi tespit ettiklerini belirtti.
Adliye binası toplantı salonunda basın açıklaması yapan Güre, 15 Temmuz darbe girişimiyle yaşananları anlattı.
Cumhurbaşkanının vatandaşları darbeye karşı direnme amacıyla sokağa ve meydanlara çağırdığını belirten Güre, Türkiye halkının, kurum, kuruluş ve vatandaşlarıyla beraber darbeye direndiğini söyledi.
Yargının da direnen bu kurumlardan bir tanesi olduğunu belirten, Güre, “Yargı tarihinde maalesef geçmişi darbeye destek olmuş kara bir tarihi olan bir yargı 15 Temmuz’da bu kara tarihine beyaz bir sayfa açmıştır. Ve Türkiye Cumhuriyetindeki tüm başsavcılıklar ortak bir iradeyle darbeye karşı darbe soruşturmalarını darbenin ilk saatlerinde başlatmışlardır. Bu doğrultuda Diyarbakır Başsavcılığı olarak, biz de, ben ve 14 arkadaşımla beraber, o gece darbeye karşı bu darbe teşebbüssüne idrak edenlerle ilgili olarak adli soruşturma başlattık. Başlatılan soruşturma kapsamında da bu eyleme iştirak eden herkesin gözaltına alınma talimatını hiç tereddüt etmeden verdik. Ve bu doğrultuda başta adli süreçte o gece itibariyle ilgili birimlere gerekli koordinasyonun sağlanması için girişimler de bulunduk.” dedi.
“Diyarbakır’da darbe gecesi darbe toplantısının yapıldığı evi soruşturmalar kapsamında tespit ettik”
Darbe teşebbüssüne Diyarbakır’dan destek veren hava kuvvetleri unsurlarından 6 tane uçağın kaçırıldığı ve tespit edildiğini söyleyen Güre, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Hava üssüne operasyon gerçekleştirip darbeci unsurların tespitine yönelik gözaltı işlemleri başlattık. Bu işlemlerin devamında da Kolordu Komutanlığı, Jandarma Bölge Komutanlığı, Jandarma Komutanlığı ve diğer askeri unsurların da kontrol edilmesi ve darbeye karışan unsurların olup olmadığının tespiti için talimatlar verdik. Bu talimatlar doğrultusunda istatistiki verilere ve rakamlara ulaşıldı.
FETÖ ve darbe soruşturmaları kapsamında yaklaşık olarak 470 yakın FETÖ/PDY terör örgütünün imam, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı gibi üst düzey görevlisini tespit ettik. Diyarbakır’da darbe gecesi darbe toplantısının yapıldığı evi soruşturmalar kapsamında tespit ettik. Bunların önemli bir kısmı tespit edilerek işlem yapıldı. Kimlikleri tespit edilip henüz yakalanamayan kişiler mevcut. Onlarla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Bizim darbeye direndiğimiz saatlerde Diyarbakır’da bir darbe evi varmış ve orda Diyarbakır’ın FETÖ’nün asker imamları toplanmışlar bu toplantı sonucunda kendisine bağlı askeri unsurları talimatlar vermek için görüşmeler yapılmış, tüm bu görüşmeler tespit edilmiştir.”
Diyarbakır’da sorumlu olan ve ulusal anlamda üst düzeye geldiklerini söyleyen Güre, “Bu görüşmeler içerisinde emir ve talimat alan asker, sivil tüm şahıslar önemli alanda tespit edilip işlem görmüştür. Diyarbakır devlet katında ne kadar önemli ise örgüt katında da o kadar önemliymiş. Bu soruşturmalarda onu anladık. Örgüt içerisinde Diyarbakır sorumluları olarak çeşitli tarihlerde görev yapan kişilerin daha sonra örgütün ulusal anlamdaki kadrolarında üst düzeylere geldiğini tespit ettik. Bunların hepsi isim isim tespit edilmiş durumdadır. Tarih, dönem tespit edilmiş durumdadır. Bizim kamuoyunda yanlış bir algı olarak yayılan şu hususu düzeltme adına paylaşmak istiyoruz. Ağırlıklı olarak mağdur edebiyatı yapılmaktadır, bu soruşturmalar ve kovuşturmalar yönünden bu kesinlikle yanlıştır. Ve gerçeği yansıtmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlettir.” ifadelerini kullandı.
“Diyarbakır’da 897 kişi tutuklanmıştır”
Diyarbakır özelinde 15 Temmuz 2016 tarihinden an itibariyle FETÖ/PDY soruşturmalarında 5 bin 477 şüpheli hakkında işlem yapıldığını ifade eden Güre, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu 5 bin 477 kişiden 897 kişi tutuklanmıştır. Bin 219 kişi adli kontrol kararına maruz kalmıştır. 583 kişi serbest bırakılmış geri kalanlarıyla ilgili de çeşitli tasarruflarda bulunulmuştur. Bu rakamlar bile toptancı bir zihniyetle soruşturma ve kovuşturma işlemlerin yapılmadığını titizlikle insanların mağdur olmaması için delil değerlendirmelerinin yapıldığını göstermektedir. Biz, insanların bu örgütten kurtulması için hukuki olarak lehlerine toplanan delileri toplamak için değerlendirmek, aleyhine delil bulduklarımız hakkında en sert tedbirleri almaktan çekinmeyeceğiz ve çekinmemeye devam edeceğiz. Vatandaşlarımıza bu işe bulaşmış, işlem görmüş insanların veya işlem görememiş insanlara çağrımız var: Bu işten dönsünler. Bu yol karanlık bir yol, ihanet bir yol. Şereflice bu ülkede yaşamak istiyorlarsa adli mekânlara gelip etkin pişmanlık hükümlerinden yararlansınlar.”
“PKK yönünde şu ana kadar bir yıldır 4 bin 43 hakkında işlem yapılmıştır”
Ayrıca bir yılda 937 PKK’linin tutuklandığını belirten Güre, “PKK yönünde şu ana kadar bir yıldır 4 bin 43 hakkında işlem yapılmıştır. Bunu FETÖ/PDY ile karşılaştırdığımızda birbirine çok uzak bir rakam olmadığını göreceksiniz. 937 tutuklama yapılmıştır. Bin 401 kişi hakkında adli kontrol verilmiş, kalanlarla ilgili çeşitli tasarruflarda bulunulmuş. Hangi örgüt olursa olsun mücadele kararlığıyla beraber toptancı bir anlayışın olmadığını bütün kamuoyunun bilmesini istiyoruz. Ülke bir ihanet ile karşılaştı. Bu ihaneti bu devlet son derece başarılı bir şekilde tüm kurum kuruluşlar ve halkıyla koordineli bir şekilde karşılamıştır. Şu an bu ihaneti yapanlar devletin yargı organlarında hesap vermektedir. Büyük devlet olmak bunu gerektiriyordu.” şeklinde konuştu
“Diyarbakır’daki FETÖ’nün üst yapılanmasının buluştuğu yeri bulduk”
Diyarbakır’daki FETÖ’nün üst yapılanmasının buluştuğu yeri bulduklarını sözlerine ekleyen Güre, “ Oradaki delileri elde ettik. Kendilerine bağlı olan o gece temas kurdukları darbe talimatı verdikleri darbeye iştirak edecek kendilerine bağlı unsurlara temas kurduklarını tespit ettik. İşlemlerin bir kısmı tespit edilen işlem gördü ve tespit edilmeyenlerle ilgili devam etmekte. Bundan 4 ay önce ulaşabildik bu delile. İlk başta etkin pişmanlık yasasında yararlanan yok denecek kadar azdı. Elde edilen deliler zora soktuğu için ve girişimler sonucu çözülmeye başladılar. Ve çok önemli deliler elde ettik. Bu darbe evi de bunların sonucu ulaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.
“FETÖ’cüler yıllarca bu ülke insanına yaptığı kumpaslarla bir iş yapılmadı”
Güre, “FETÖ’cüler yıllarca bu ülke insanın yaptığı kumpaslarla bir iş yapılmadı. Öyle bir şeye tenessül edilmedi. Edilmeyecek zaten. Kimseye iftira atmadık, haksız yere uyduruk sahte deliler ürütmedik. Bu devletin bunlara ihtiyacı yok. Ortada somut bir suç işlenmiş ve suçüstü yapılmış darbe teşebbüssü var. Dolayısıyla birçok delil zaten ortadaydı. Darbe evinde darbe toplantısı yapıldığı tespit ettiğimiz evdeki unsurlar FETÖ’nün yetkilileri sivil ama onların hükmettikleri ve talimat verdikleri asker kişiler. Yaklaşık 30 üzerinde artabiliyor etkin pişmanlıktan yararlanıyor, pişman oluyor onun beyanlarıyla halka büyüyor. 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsüyle ilgi olarak Diyarbakır ayağını yöneten darbeci evde bulunanların ve onların temas kurdukları sayısıdır.” dedi.
Semih Terzi Diyarbakır’dan Ankara’ya gitti
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Diyarbakır’da yaşanan süreci anlatan Güre, darbeci Semih Terzi’nin Diyarbakır’dan Ankara’ya gittiğini belirterek şunları söyledi:
“Arkadaşlarımızla büyük bir kaygı içerisindeydik o ara bir şey yapılması gerekiyordu. Yeni geldiğim için hiçbir kurum amirinin telefonu bende yoktu. Arkadaşlarıma dedim, vali başta olmak üzere bütün paşaları, protokol yetkilileri kimde hangi telefon varsa sırasıyla aradık. Hava üssü paşaları, alay komutanı, kolordu telefonları açmadı. Sadece jandarma bölge paşası Mustafa paşa telefonu açtı. Ve kendisiyle bir görüşme yaptım. Kendisinin Silvan’da olduğunu söyledi. Ben de kendisine ne olduğunu sordum o da anlamaya çalıştığını söyledi. Ben de kendisine darbeye karşı soruşturma başlattığımı söyledim. Ve kendisine tek bir soru sordum nerde duruyorsunuz dedim. Kendisi de ‘emrimde 8 bin kişi var. Benim emrimdeki herhangi askerimiz darbe yönünde mermi sıkarsa kafasına sıkarım’ dedi ben de teşekkür ettim.
Emniyet müdürünü ve sayın valimizi aradım, soruşturma başlattığımı söyledim. Toplanmamız gerektiğini bir kriz masası oluşturmamız gerektiğini kendisine paylaştım. Valiye bulunduğu yer neresi ise oraya geleceğimi söyledim. Kendisi de konutunda olduğunu söyledi. Biz de 5 arkadaşla vali beyin konutuna geçtik. Orada soruşturma başlattığımızı ve bütün darbecileri gözaltına alacağımızı söyledim. Tavrımızın bu olduğunu açık açık dile getirdik. Ondan sonra adliyeye geçtik. Benim odada verdiğim talimat doğrultusunda bütün darbecilerin gözaltına alınması için talimat verdim. Kolluğa verdik, o süre zarfında 6 uçağın bilgisi geldi. Ankara’da bombalayan uçakların olduğunu o an için böyle değerlendirdik. Bilgisi gelince biz de hava üssüne girmeye orada bulunmaya karar verdik.
Bunun için kuvvete ihtiyaç vardı. Mustafa Paşa burada olmadığına göre kolordu komutanını aradık kendisine ulaştık, önce o bizi davet etti. Arkadaşlarımla yaptığımız değerlendirmede oraya gitmenin doğru olmayacağını düşündük. Kendisini adliye davet ettim. Önce tereddüt etti gelmekte daha sonra geleceğini söyledi. Bir süre sonra da geldi. Kendisiyle konuşma yaptık hava üssüne gireceğimizi söyledik. Bu arada Ankara kriz merkezi oluşturulmuş, oradaki yetkilerle görüştük. Sıkıyönetim komutanı olarak listede görünen kolordu komutanıyla görüşeceğimi söyledim. Ankara kriz merkezinde bize ‘şu an için elinizde tutabiliyorsanız tutun, gereğini yaparız’ görüşü gelince biz de o an için kontrol altında ihtiyacı duyduk. Çağırdığımız kişi darbenin sıkıyönetimi komutanıydı. O listede olan herkes içerideydi alınmıştı.”
Sıkıyönetim komutanı Semih Terzi’nin gitmesine engel olmadığını belirten Güre, son olarak şunları söyledi:
“Biz gittiğimizde Semih Terzi gitmişti. Semih terzinin gitmesini engellememiş, Semih Terzi buradan gitmiş, uçaklar buradan kalkmış, Semih Terzi Silopi’den Diyarbakır’da getirilmiş, bunların delilleri dava dosyasında Ankara’ya gönderdik. O gün uçak isteniyor bir personel için Semih Terzi görevlendiriliyor, buraya geliyor, buradan Ankara’ya gönderiliyor. Garnizon komutanı müdahale etmiyor. Bu şartlar altında kendisi çağırdık arkadaşlarımla beraber çağırdık emniyet müdürü de ordaydı. Kendisinin de darbe listesinde olduğunu, göz altı talimatımızın şimdilik askıya alınmasını önceliğimiz hava üssüne el koymamız olduğunu kendisine izah ettim ve uçakların kalkmaya devam etmemesi için bir an evvel hava üssü komutanlığına girmemiz gerekiyordu. Kendisi hava üssü komutanlığına girmememiz için her türlü bahaneyi öne sürdü. Girilmesi ayrı sorunlar çıkacağı gibi söz ve eylemlerde bulundu. Biz de ısrarla girileceğini girmemiz gerektiğini söyledik. Bu bize tam 5 saat kaybettirdi. Biz ancak saat 08.00’de girebildik oraya. Aynı gece Semih Terzi hava üssüne gelip gitti.
Aynı üste 6 tane hava uçağının kaçırıldığını tespit ettik. Bütün bunlar 7’nci kolordu komutanlığı ve Garnizon komutanlığı bünyesinde oluşmuştur. 23.00’te darbe soruşturma talimatı verdikten 9 saat sonra hava üssüne girebildik. Biz hava üssünde bulunurken Semih Terzi’nin beraberinde 2 özel kuvvetlilerin hava üssünde kaldığını, sonra öğrendiğimiz, unsurlularının bizim bilgimiz ve talimatımız dışında 7’inci kolordu komutanlığı talimatı doğrultusunda hava üssünden arabayla içeri girerek kolordunun içine alındılar. O unsurları bize teslim etmesi gerekirken kendi yetkisi altındaki birimlere çekilmesi sağlandığı daha sonra tespit edildi. O uçakların tamamının oradan kaldırılması halinde Ankara’da korkunç bir tablo ortaya çıkacaktı ve ilk hedefimiz bu uçakların kalkmamasını sağlamaktı. Bu hedefimiz bize 5 saat kaybettirdi. Girdikten sonra uçakları uçamaz hale getirdik tüm subay ve personelleri gözaltına aldık.”
İLKHA