Darbecilik kurumsallaşmış bir yapıdır. En kalıcı kurumlar, en uzun ömürlü kanunlar, en katı ve sürekli zulümler darbelerin mirasıdır.
MGK, Anayasa Mahkemesi, Devlet Planlama Teşkilatı gibi farklı işlevlerdeki kurumlar, 1960 ihtilali ile vücut buldu.
12 Eylül Anayasası, bir türlü değiştirilemiyor.
12 Eylül’de başlayan işkence süreci 2004’e kadar Türkiye’nin her noktasında alelade bir vaka haline geldi.
Kararlarını hiçbir şekilde sorumlu tutulmayacakları, sorguya çekilmeyecekleri mutlak güvencesiyle veren darbecilerin 32 yıl sonra bile olsa mahkemeye verilmeleri simgesel bile olsa önemli bir olaydır.
Ancak umut edilen, darbecilerin yanında darbeci zihniyetin de sorgulanmasıdır.
Darbeci zihniyet, Atatürkçülüğün arkasına sığındı; 1960 ihtilali sürecinin hazırlanmasında öğrenciler kullanıldı. 28 Nisan 1960’taki gösterilerde ölen beş öğrenci bizzat Anıtkabir’e gömüldü. Dönemin CHP gazetesi Ulus, onlar için “Atatürk, yol gösteriyor yanında; güle güle gidin hürriyet bekçileri. Yaşamın en güzeli Atatürk için yaşamak, ölümlerin en güzeli Atatürk için ölmektir” diye yazdı. Oğulları demokrat geçinen Çetin Altan “Bu darbe Atatürk’ün manevi direktifi ile yapıldı” bile dedi.
Darbeci zihniyet, laikliğin arkasına sığındı; 1908’den beri, bütün ihtilallerin resmi gerekçesi laikliğin korunmasıdır. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980... Son dönemin üç büyük ihtilali Cuma günü yapıldı ve o gün şehir merkezlerinde halkın Cuma namazı kılmasına izin verilmedi.
Darbeci zihniyet, ırkçılığın arkasına sığındı; bütün darbeler “Ordumuz Yüce Türk Milleti adına yönetime el koymuştur” ilanıyla duyuruldu. 60 ihtilalinden sonra Kürtçenin yasaklanması tasarlandı. Kürtlerin bugünkü sosyalizm felaketi o günlerde örgütlendi. 12 Eylül 1980’de Kürt köylerinde masum köylüler kar içinde çırılçıplak süründürüldü. Aynı dönemde devlet dairelerine ‘Türkçeden başka dil konuşmak yasaktır’ levhası asıldı. Dağlara dev harflerle“Ne Mutlu Türküm Diyene!” sloganı kazındı.
Darbeci zihniyet okumuş azınlığın çoğunluğa hükmetmesi despotizmini getirdi; 1960 ihtilalinden sonra ünlü yazar Y. Kadir Karaosmanoğlu, seçimle gelen Menderes hükümeti için “Okuma yazma bilmeyen bir vatandaşın oyuyla bir profesörün oyu eşittir iddiası huzursuzluğa yol açtı, sayı kalitenin yerini aldı” diye yazdı.
Darbeci zihniyet, Kur’an-ı Kerim eğitimine düşmandır: Her darbeden sonra Kur’an eğitimine karşı savaş başlatıldı. 12 Mart 1971 darbecilerinin ilk icraatı, Kur’an-ı Kerim Kurslarının kapatılmasıdır. 28 Şubat sonrasında başlatılan korkunç süreç de hala dipdiri akıllardadır.
Darbeci zihniyet, dış destekle hayat buldu: Her darbeden sonra Batı’nın sadece resmi kurumları değil “demokrat” basını da darbecileri alkışladı. 60 ihtilalinden sonra İngiliz gazetesi The Guardin “İnkılap böyle olmalıdır. Üç gün öncesine göre Türkiye’de hürriyet var. Türkler iç rahatlığıyla şimdi başlarını dik tutuyorlar” diye yazarken Times gazetesi “Menderes, Türk halkı üzerinde baskı kurmuş ve Türkiye’de bir iç harp tehlikesi yaratmıştı” diye yazdı.
Darbeci zihniyet, Masonik bir yapı içinde örgütlenen basın üzerinden kendisini halka kabul ettirmeye çalıştı: Her darbeden sonra medya neredeyse ittifak halinde, darbecilerin sesine dönüştü.
Darbeci zihniyet, sivil toplum düşmanıdır: Her darbeden sonra partiler, dernekler, vakıflar... Ne kadar sivil toplum kuruluşu varsa hepsi yasa dışı sayıldı, izin alınarak yapılan etkinlikleri terör faaliyeti gibi yargılanma konusu edildi. Sivil toplumun öncüleri, terör örgütlerinin liderleri oldukları gerekçesiyle ağır cezalara çarptırıldı.
Darbeci zihniyet, kendisi için gizli mirasçılar oluşturdu: Darbelerden yıllar sonra bile onların zihniyetini eksiksiz temsil eden ve bunu uygulamalarına yansıtan valiler, kolluk kuvveti amirler, yargıçlar zuhur etti. Hem de öyle bir iki tane değil.
Her dönemde darbenin rengi, en belirgin renklerden biri olarak kendisini gösterdi. Devlet uygulamalarında darbeci zihniyetin ağırlığının yol açtığı sorunlar hep gündemde kaldı.
Darbecilik, bir zihniyet olarak sorgulanmayacaksa yaşlı darbeciler gider, genç darbeciler ve darbeci zihniyetli siviller yetişmeye devam eder.