Darbelere karşı ümmet bilinci temelli insan yetiştirmemiz gerekiyor

AK Parti eski milletvekili Metin Külünk, "Bir daha darbenin yaşanmaması için ümmet bilinci temelli, adalet esaslı, İslam dini temelli ittifaklar üzerinden yeniden varoluşa sahip çıkacak insan yetiştirmemiz gerekiyor." dedi.

AK Parti eski milletvekili Metin Külünk, 15 Temmuz darbe girişimin yıldönümünde İLKHA'ya o gece yaşadıklarını ve bir daha darbelerin yaşanmaması için alınması gereken önlemleri anlattı.

15 Temmuz 2016 akşamı bir nişan töreninden  döndüğü esnada darbe girişimi olduğunu damadından öğrendiğini belirten Külünk, ancak darbe yapılacağı ihtimaline vermediğini, harp okulu öğrencileriyle polis arasında yaşan bir sürtüşme olduğunu zannettiğini söyledi.

Külünk, "O gün saat 16.00 sıralarında Kara Havacılık Okulu'na birileri gidiyor. Oradaki hareketliliği görüyor. Buradaki hareketlilik üzerine askeri savcının harekete geçme olasılığı ortaya çıkıyor. Bu ihtimal sonrasında Genelkurmaydaki işgalci unsurlar koridorlarda hemen bir araya gelip Whatsapp’tan saat 20.30'da hareket talimatı veriliyor. Tabi bunlardan hep sonradan haberdar oluyoruz. Aradan 5 dakika geçti köprüden aradılar. Damadım, 'baba köprü kesilmiş' dedi. O kapattı Ankara’dan önemli bir yerde görev yapan bir kardeşimiz arayarak ‘ağabey kaybol’ dedi. Nereye kaybolacağım, ne var dedim. 'Darbe' dedi. Ben hemen İstanbul Emniyet'i aradım. Köprüdeki garipliği sorunca, biz oraya gidiyoruz, dediler. Ardından tekrar Ankara'yı aradım ve Fethullahçı darbe olduğunu öğrendim."

Darbenin, Allah'ın izniyle hedefine ulaşamayacağına kanaat ederek psikolojisini kontrol altında tuttuğunu ve ailesini arayarak helallik dilediğini söyleyen Külünk, daha sonra AK Parti İstanbul İl Başkanının aradığını ifade etti.

"Tereddüt ettiğim şey insanların sokağa çıkmamasıydı"

İl Başkanının parti binasında olduğunu öğrenince oraya gittiği anlatan Külünk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Baktım il binasını çevirmişler. Sağ olsun yardımcım o gece sabaha kadar beni yalnız bırakmadı. Arabayı park edip içeri girmek istedim, giremezsin, dediler. Milletvekili olduğumu söyledim, giremezsin, dediler. Üsteğmen geldi. Hayırdır, dedim. Buranın güvenliğini sağlıyoruz, dediler. Burası parti binası, biz koruruz. O arada arkama baktım 9-10 kişi var. O an tek tereddüt ettiğim şey insanların sokağa çıkmamasıydı. Sonrasında psikolojik savaş başladı ve ben üstünlüğü karşı tarafa vermeden arka tarafın insanlarla dolmasını bekledim. Bir müddet sonra insanlar gelmeye başlayınca biz yüklenmeye başladık. Bir denedik, olmadı. Benim planım, diplomatik yollarla işi halletmekti. Son çare artık yarıp geçecektik. Çünkü bu tip durumlarda mesele zayiat vermeden süreci yönetmektir. Arkada 4-5 bin kişi olunca daldım. Dalar dalmaz hat yarıldı. Arkamdan yardımcım geldi ve binaya çıktım. İl başkanımızın odasına gidip kucaklaştık. 23.40'ta, sokağa çıkın, çağrısı yaptık. Avrupa Yakası'ndakiler il binasına Anadolu Yakası'ndakiler cumhurbaşkanının konutunun olduğu yer olan Kısıklı'ya gitsinler dedik."

Daha sonra İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın aradığını ve birinci ordu komutanıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne doğru gittiğini ve 'köprüdekileri ikna edebilirsek ederiz, yoksa halkı sokağa çağıracağız' dediğini aktaran Külünk, "Uzun süre görüşüyorlar, ikna edemiyorlar. Emniyet Müdürümüzün korumasının biri şehit oluyor, biri gazi olup sakat kaldı. Biz binayı alıp sokak çağrısı yapınca aşağıya indim. Binanın bir yanında asker duruyordu. Üsteğmenin 'vurun!' talimatı olduğunu ama vatandaşımıza kurşun sıkamam, dedi. Seni alnından öpüyorum, dedim. Seni ve askerlerini kalabalığın arasından ben çıkaracağım, çıkın gidin, dedim. Askerler arkadan çıkıp gittiler. İl binasını teslim aldık." diye konuştu.

"Türkiye’nin içerisinde her kanattan insan devşirdiler"

"17-25 Aralık başarılamayınca ümmet coğrafyasını çökertmek için TSK'nın içerisine sızdırdıkları unsurlar üzerinden 15 Temmuz'da bir silahlı kalkışma alternatifi olduğunu gördük." diyen Külünk, bunun için herhangi bir kripto ya da gizli bilgi ihtiyacı olmadığını söyledi.

Külünk, "İslam dünyasında ümmet hep kendi ayakları üzerinde var olmaya çalıştı. Türkiye’de ikinci Dünya Savaşından sonra özellikle 1939 Türk, Fransız, İngiliz ittifakı ile tamamen batı yörüngesi ile batının yörüngesine sokulduktan sonra, Türkiye’de bağımsızlık temelli tüm hareketler hep baskı altına alındı. Türkiye’yi Batı yörüngesinde tutmak isteyenler hep farklı yöntemler kullandılar. Türkiye’yi Batı'nın yörüngesinde kontrol altında tutup etkisizleştirmek isteyenler Türkiye’nin içerisinde her kanattan insan devşirdiler.  Hedef; Türkiye’de bir daha ümmet için ümit haline gelmesin, Türkiye insanlık için bir daha ümit haline gelmesin. Çünkü Batı uygarlığıyla İslam medeniyeti arasında en ciddi liderlik etme kabiliyeti olan ülke Türkiye’dir." dedi.

17-25 Aralık'ta başarılı olsalardı 15 Temmuz'a ihtiyaç kalmayacaktı

Dünyanın 170 ülkesinde egemen haline getirilmek istenen FETÖ’nün 40 yıldır Türkiye’de beslenip büyütülerek sızdırıldığını belirten Külünk "Bu örgüt 17-25 Aralık'ta başarılı olsaydı 15 Temmuz’a ihtiyaç kalmayacaktı. MİT krizinde başarılı olsalardı 15 Temmuz’a ihtiyaç kalmayacaktı. Gezi olaylarında başarılı olsalardı yine ihtiyaç kalmayacaktı. Çünkü bu örgüt tarzları itibariyle hep dört ayak üzerine düşmeye alışmış. Yani her şeyi onlara 'altın tepside sun' olacak ki onlar da Türkiye’yi hainlere teslim etsinler." diye konuştu.

"O gece bu kalkışmanın olabileceğini birçok insan tarafından bilindiğine eminim"

Külünk, "15 Temmuz’dan 3 gün önce Ankara’da devlette çok önemli bir yerde görev yapan bir ağabeyimizle sohbet ederken darbe olacağını söyledik. Yakın zamanda bu örgütün medyadaki kalemi açıkça Genelkurmay Başkanımızı açıkça tehdit ederek, 'Darbe yapacaksan yap' dedi. Bu silahlı kalkışmanın olabilme ihtimalinin yüzde yüz olabileceğini görebilenlerdeniz. Ama darbenin zamanını bu örgütün üst düzey, orta düzey yöneticileri ve işbirlikçileri biliyordu. O gece bu kalkışmanın olabileceğini birçok insan tarafından bilindiğine eminim." dedi.

"Onlar bir oyun kurdu ama Allah sözünü söz söyledi ve oyunu bozdu"

Külünk, şunları söyledi: "15 Temmuz gecesi bu örgütün elemanlarından bir kısmı halkla beraber sokaklardaydı. Çünkü bu kalkışmanın hedefe ulaşacağını bekliyorlardı ve o tankın üzerine çıkıp işgal ve darbeyi desteklediklerini ilan edeceklerdi. Yani halka silah doğrultan, 250 kardeşimizi şehit eden ve 3 binin üzerinde yaralı bırakan örgütün elemanlarıyla kol kola girmeye hazır insanlar vardı. Başarıya ulaşamadıklarında sanki darbeye karşıymış gibi davrandılar. Onlar bir oyun kurdu ama Allah sözünü söz söyledi ve oyunu bozdu. FETÖ nitelik ve nicelik olarak bir örgüt ama bu örgütün etrafında onlar ve onlarla beraber aynı hedefe giden yapılar var"

Külünk, Bir daha darbenin yaşanmaması için milli bağımsızlığa sahip çıkmamız gerekir. Maveraünnehir'de İslam ile buluştuğu andan itibaren yeryüzüne adalet esaslı mizan verme, o çocuksu bulduğu Anadolu’daki büyük ideallerimize sahip çıkarak insan kaynağımızı bu temelde yetiştirmemiz gerekiyor. Ümmet bilinci temelli, adalet esaslı, hak esaslı olarak bu coğrafyada Türklerin, Kürtlerin, Arapların iman ve İslam dini temelli ittifaklar üzerinden yeniden varoluşa sahip çıkacak insan yetiştirmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

İLKHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"