Başta Diyarbakır olmak üzere bölgede öncülük ettiği İslami çalışmalarla özellikle 1980 ve 90'lı yıllarda gençlerin gönlünde taht kuran Muhammed Sudan Hoca'nın vefatının üzerinden 8 yıl geçti.
Kur’an'ı kendine ahlak edinen, ömrünü İslami hizmetlere adamış, hilmiyle müsemma bir dava adamı olan Sudan Hoca, Türkiye'deki İslami mücadelenin mümtaz öncülerinden biri olarak biliniyor.
Vefatının yıldönümünde İLKHA'ya konuşan Sudan Hocanın dava arkadaşlarından Fırat Nart, onun, tüm servetini elinin tersiyle iterek kendini İslami davaya adadığını ifade etti.
Nart, "Gün oldu cebimize harçlık koydu, gün oldu bir baba şefkati gibi bizi sardı. Çok iyi bir eğitimciydi. Bazen bir hata yaptığımızda hatamıza karşılık şeytan ve Hazreti Âdem mücadelesini günümüze kadar getirir ve yaptığımız hatanın bir daha yapılmamasıyla ilgili tembihleriyle serpiştirir o şekilde hatamızı anlatırdı. Muhammed abinin direkt kızdığını ve bağırdığını hiç görmedim. Hatta bu konuda Şehid Rehber (Hüseyin Velioğlu) kendisine bazı konularda sert davranmasını ve yeri geldiğinde kızmasını istediğinde, 'Ağabey ben kızamam, kızma işini başkasına ver' şeklinde diyalogların yaşandığı biliniyor." dedi.
"Muhammed Sudan Hoca cami çalışmaları içerisinde ciddi bir katkısı var"
Merhum Sudan Hocanın, şefkatli ve merhametli bir şahsiyet olduğunu, bu vasıflarından ötürü tüm cemaat mensuplarının, onu kendine çok yakın hissettiğini söyleyen Nart, "Herkes tüm sorun, problem ve ihtiyaçlarını rahatlıkla ona anlatabiliyordu. Muhammed Hoca aynı zamanda çok iyi bir dinleyiciydi. Kişiyi dinleyince rahatlatır, nasihat eder ve deşarj olmuş şekilde evine ya da işine gönderirdi." ifadelerini kullandı.
Muhammed Sudan Hocanın, cami çalışmaları içerisinde büyük ve ciddi katkılarının olduğuna dikkat çeken Nart, "Özellikle Diyarbakır ve Batman'da katkıları olmuştur. Onun yol göstermesiyle ve kılavuzluğuyla cami hizmetleri yerine getirilmiştir. Gençliğin verdiği toyluk ve başına buyruk hareket etme nedeniyle ciddi hatalarımız oluyordu. Abi, hikmetle ve güzel öğütlerle anlatırdı." diye konuştu.
Nart, Sudan Hocanın gecesini gündüzüne katarak İslami dava için çalıştığını belirterek bu nedenle ailesine dahi istediği zamanı ayıramadığını dile getirdi.
"Yeni elbise giymekten utanırdı"
Nart, "Abiyi, hayasından ve hilminden dolayı Hazreti Osman gibi tarif ediyorduk. Yeni bir elbise aldığında giymeye utanıyordu. Bazen arkadaşlara 'sen birkaç gün giy sonra ben giyeyim' derdi. Çok alçak gönüllü bir insandı. Hepimizin abisi olmasına rağmen giydiği kıyafetlerle, oturması ve kalkmasıyla bizlerden bir farkı yoktu. Bayram günlerinde bile ailesine vakit ayıramıyordu. Bayramın birinci günü hemen hemen bütün arkadaşlar Muhammed abinin yanında olurdu." dedi.
"Muhammed abiden kırılan ve sıkılana rastlamadım"
Muhammed Hocanın, çok iyi bir eğitimci ve idareci olduğuna dikkat çeken Nart, "Abiye bir iş verildiği zaman kesinlikle müdahale etmezdi. Beklerdi, cami adına çok ciddi bir zarar oluşmayacaksa dokunmazdı. Hatayı kendin görmen, yaptığın hatadan ders alman için yaptığın hatayı yapmana da müsaade ederdi. Müdahaleci değildi ama çok güzel bir ufuk verebiliyordu. Gün oluyordu cebimize para bırakıyordu. Aç olduğumuz zaman kendisine söylerdik evden, lokantadan bize yemek getirirdi. Muhammed abiden kırılan ve sıkılana rastlamadım. Bütün meselelerin çözüldüğü, bütün sıkıntılarının bir şekilde bertaraf edildiği, deşarj olunduğu, ufuk alındığı ve yol gösterici olarak kabul edildiği bir abimizdi." ifadelerini kullandı.
Nart, şöyle konuştu:
"Onu kaybetmemizle değerimizi kaybettik; yeri doldurulamaz abilerden biridir. Mutlaka her insan kendine göre bir iz bırakır ama Muhammed abinin İslami davaya bıraktığı iz, hakikaten anlatılmayacak derecededir. İslami davayla tanışan insanları sürekli öne verir kendini geri planda bırakırdı. Abinin yanında rahattık. Bir insan birinin yanında rahat olunca sorunlarını, problemlerini ve çalışmalarını çok rahat yapıyor. Hata yaptığımızda bağırıp çağırmadığını bildiğimiz için rahattık ve bundan dolayı daha verimli çalışıyorduk. Cezaevinde yaklaşık 2 yıl aynı odada beraber kaldık. Cezaevinde bile sorunlarımızla ve sıkıntılarımızla ilgileniyordu. Beraber ders alır ve müzakere ederdik. Allah-u Teala Muhammed abi gibi insanların sayısını artırsın, bize onun ahlakını nasip etsin." (İLKHA)