Davanın bastonu kadınlar, modern dünya kadına ne vaat etti? Orta Çağ’dan beri kadınları insan yerine koymadan onları sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan geri durmadılar. Onlara gayri insani muamelede bulunuldu. Oysaki Allah, kadını en güzel bir şekilde yaratmış. Ve ona kendi merhametinden vermişti. Beşeri sistemlerde kadının ne kadar aşağılandığını ve sömürüldüğünü tarih boyunca görmek mümkündür. “Size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık; bu Rabbinizin büyük bir imtihanı idi.” Günümüz kapitalist ve emperyalist düzenlerinin kadına bakışı çağlar öncesindeki firavunun zihniyetiyle nasıl da birebir örtüşmekte.
Bugünün sistemleri kadınlara özgürlük adına erkekleri kişiliksizleştirerek etkisiz ve vasıfsız hale getirip kadınları ön plana çıkarmışlardır. Tıpkı firavunun erkekleri öldürüp kadınları sağ bırakması gibi. Evet, kadınlar vitrine çıkarılarak eşitlik ve özgürlük vaatleri ile sömürülmekte. Bir araba lastiği reklamında dahi kadının zarafeti kullanılıyor. Özgürlük teraneleriyle evlerinden alınarak ofislerde, mağazalarda vitrin süsü muamelesi yapılıyor. Kendisine karşı şefkat ve sadakati olan eşine dahi tahammülü olmayan kadınlarımız; işyerine giderken giymek zorunda olduğu alımlı elbiseler ve kozmetik ürünlerine harcadığı maaş uğruna, yeri geldiğinde en kaba patronuna tahammül etmek ve kibar davranmak zorunda bırakılmıştır.
Sahte özgürlük peşinde gezinen kadın kendi yuvasından ayrılmakla neler kaybettiğinin farkında dahi değildir. Kadınlara her alanda iş imkânı sağlandığı için erkeler iş bulmakta güçlük çekmekteler. Bütün bunlar olurken asıl darbeyi yine kadınlar yemekte. Olan yine kadınlara olmaktadır. Bu işten tek kazançlı çıkan günümüz firavunları olan emperyalist ve kapitalist sistemin organ ve temsilcileridir. Tüm bunları dile getirmekteki asıl amacım günümüz dünyasındaki kadının konumuna dikkat çekmek isteğimdir. Bir yandan küfrün dayattığı ve bir sermayeye dönüşen kadın modeli öte yandan geleneksel toplumun her şeyden uzak tutuğu ve evine hapsedilen, gerçek değerinin üzeri çizilen, Rabbinin kendisine yüklediği misyondan bihaber silik kadın modeli. Bu kadın tiplerinden ayrı bir kadın portresi vardır ki günümüze kadar süregelen kadın sömürüsünü ve yozlaşmış aile yapısına inat İslam’ın öngördüğü kadın modelini ortaya koymaktadır.
PKK zihniyetinin ve onun siyasi uzantılarının kadına bakış açısı de emperyalizm ve kapitalizm ile birebir örtüşmekte. Hatta onlardan da daha kan emiciler. Bakmayın eşbaşkan, keleş başkan ayaklarına. Vitrinlerin süsleri sadece kadınlar. Tüm bu çirkefin içinde çiçekler büyüten mümine kadınlarımız asaleti ve dik duruşları ile küfrün suratına tokat gibi haykırıyor kadın olmanın ne olduğunu. Şehit ve mahkûm kardeşlerimizin eşlerinden, analarından, bacılarından bahsediyorum. Hür davanın hür kadınları…
O iffet, izzet, asalet timsali kadınların omuzlarında yükseliyor bu sancak. Hangisini yazayım ki… Kadim şehitlerimizin analarını mı? Oğlunun hasreti ile yana yakıla son nefesini veren Rana teyzemiz gibilerini mi? On altı yaşında yürek parçalayıcı bir şekilde katledilen civanımız Yasin’in annesini mi? Baba hasretinden kanser olan Mehdi’nin annesini mi? Acıları sofralarına katık yapan bu mücahide kadınların elemlerine harfler kifayetsiz. Hür davanın kadınları gölgenin ardındaki ışık gibiler. Tanklara taş atmayı dava kadınlığı gibi gören köhnemiş zihniyetleri utandıracak kadar güçlüdür mümin kadınlar.
Bunu bildikleri için sinsice planlar kuruluyor kadınlık üzerinde. İslam çok kez kadın üzerinden vuruluyor. Düşman belli ve yapılması gerekenler de belli. Bu davanın bastonları olan kadınlarımız her vurulduklarında sabır ve takva ile yeniden doğrulmaya devam edecek. Küfrün belini yıkacak ve can evinden vuracak nesiller yetiştirecek. Bunun için daha çok çalışmalı, daha çok takvaya sarılmalıyız. Hanelerimize sızıntı yapması muhtemel tüm gedikleri İslami yaşam tarzı ile kapatmalıyız. Küfür her yerden cephe genişletip duruyor. Bizler bu cephelerle savaşmakla birlikte kendi cephelerimizi açmalıyız. Her yönden kendini geliştiren, vaktinin ve elindeki sermayelerin kıymetini bilen ve sahiplenen bireyler olmalıyız ki kendi cihat cephemizi oluşturabilelim. Ahde vefayı ve davanın ağırlığını bilen kadınlarız. Bildiklerimizi, donanımlarımızı, amellerimizi azımsayarak daha fazlasını avuçlama bilincine varmak gerek vesselâm.